Psikolojik köpük
YILLAR önce yine Fenerbahçe ile Trabzonspor rekabetinin yoğun olduğu dönemlerde “psikolojik köpük”ten bahsetmiştim.
Son maçtan önce yaşanan demeç düelloları arasına bu kez Başkan İbrahim Hacıosmanoğlu’nun maçın hakemi Bülent Yıldırım’ı araması olayıyla karşılaştık. Hatta Başkan daha da ileri gitti ve “hakemin kasti hata yapması durumunda takımı sahadan çekerim” dedi. Neyse ki korkulan olmadı da Başkan takımı sahadan çekmedi! Ama hala “takımı sahadan çekerim” salvoları devam ediyor.
Tamam, hakemler bunca baskı altında olmalarına rağmen ciddi bir hata yapmadan maçı tamamladılar da peki sahada oynanan futbola ne demeli? En az 15 yıldır yakından tanıdığım Ersun Yanal’ın bugüne kadar oynattığı en kötü, en kısır futbolunu gördük. Başkan, hafta boyunca hakemlerle uğraşırken sanırım takımın performansını arttıracak çalışmaları ihmal etmiş.
İşte tam da burada benim ‘psikolojik köpük’ ve ‘psikolojik köpürtme’ adını koyduğum olayla karşı karşıyayız. “Köpük etkisi” pazarlama da kullanılan bir satış tekniği. Bir örnekle açıklarsam 3 bin liralık bir maliyeti olan ürünü 3 bin 500 liraya satmaya çalışan bir esnafa göre aynı ürüne birkaç katı fiyat etiketi koyan, buna rağmen, müşteriye karşı gayet tok, kendine güvenen, ürününü abarttıkça abartan esnaf bu sayede müşterisini daha çabuk ikna edebiliyor...
Ekonomi tarihinde de paranın da bir mal gibi alınıp satıldığı dünyada, kağıtlar alına satıla köpük artıyordu, patlayınca da kapitalizm krize giriyordu...
Ama köpüğün âlâsı da futbolda var... Yıllar önce kaleme alınan aşağıdaki satırları okuyunca şaşıracaksınız. Çünkü yıllardır aynı film başka aktörlerle vizyona sokuluyor:
“Başkan takımına güveninden bahseden konuşmasında ‘yeter ki hakemler bizim önümüze geçmesin’ diyordu. Bu demeçler, sarı laciverte boyanmış spor sayfaları ile çıkan amiral gazeteleri başta olmak üzere medya da geniş yer buluyor, aynı renklere gönül vermiş yorumcular tarafından spor programlarının ana konusu haline getiriliyordu. Fıstığı ile ünlü bir başka ilimizin takımı ile yapılan maçın ardından gazeteler “hakeme rağmen yendi” feryatları ile çıkıyordu. Bugün lider olan takımın camiasıyla, medyasıyla meydana getirdiği köpük, hamsinin memleketinde 7’den 70’e herkesin vücut kimyasını bozmuşa benziyor. Öte yandan medyası olmayan, spor yorumcu sayısı bir elin parmaklarından daha az olan bir ilin yaratılan bu balonu patlatacak ve köpüğü alacak potansiyeli de olmadığı da açık. Görünen o ki, şampiyonluk mücadelesinde son bir aya girilirken hakemlerin her hareketi, yöneticilerin her demeci ile daha da büyüyecek bir köpük ile karşı karşıyayız.”
Başkan Hacıosmanoğlu da hem diğer kulüp başkanları gibi taraftarın önüne hakemi atarak suni köpüğü oluşturdu. Birkaç gündür bu kez “hakem hatalarıyla 13 puan kaybettik” salvoları başladı. Yani “her şeyi doğru, iyi bir kadro, iyi bir teknik direktör ve dolu tribünler önünde çatır çatır futbol oynuyoruz ama ah şu hakemler yok mu” demeye getiriyor. Süper bir “psikolojik köpürtme” örneği... Halbuki Hacıosmanoğlu bu köpürtme yerine takımını ve camiasını maçlara daha iyi hazırlasaydı bu suni köpüğü altında boğulmadan patlatabilirdi.
- Yönetilebilir Türk futbolu9 yıl önce
- Merhaba futbol!9 yıl önce
- Hani Türk futbolu batıyordu?9 yıl önce
- İddaa oyunu ve korsan bahis9 yıl önce
- Tenisin Las Vegas'ı9 yıl önce
- Hasan Doğan, yazgı ve 'sessiz çığlık'9 yıl önce
- Federer Türkiye'de doğsaydı!9 yıl önce
- Komünizm Amerika'da, Federer Türkiye'de doğsaydı (2)9 yıl önce
- Komünizm Amerika'da Federer Türkiye'de doğsaydı!9 yıl önce
- Türk sporu dama çıkabilecek mi?9 yıl önce