Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Las Vegas’ın kuruluş öyküsünü iyi kötü hepimiz biliriz. ABD’nin Mojave Çölü üzerinde kurulu, kumar ve eğlence yerleriyle bilinen bir kent. Amerikalı gangster olan Bugsy Siegel burayı şehrin nüfusunu ve ekonomisini bugünkü seviyesine çıkaran kişi olmuştur. Siegel, bunu yaparken kumarı kullanmıştır.

Kamuoyunda “Federer”in korta çıktığı Garanti Koza Arena’nın kuruluş hikayesi de biraz Las Vegas’ı andırıyor. Ama burada bahsettiğimiz ‘kumar’ değil ‘tenis’. Dünyanın en büyük tenis kompleksini buraya yapmak olsa olsa bir kumardır. Zaten yazının başlığını “bu muhteşem tesisi nasıl tarif edersiniz” diye sorduğum Koza WOS Tesis Müdürü Elif Hergünvarım koydu. İstanbul’un bir hayli dışında ve daha yeni yeni devasa binaların, devasa alışveriş merkezlerinin bulunduğu Esenyurt’a böyle bir tesisi kazandıran Garanti Koza Yönetim Kurulu Başkanı bir zamanlar tıpkı Siegel gibi bir vizyon çizmiş ülkenin ekonomisine, tenisin büyüme trendine güvenmiş ayrıca yaptığı konutlara tenis ile değer kazandırabileceğini öngörmüş Şükrü İlkel’i kutluyorum. Bu kadar zorluklara rağmen her zaman ülkemizde tenis ekonomisinin futbol ve basketboldan sonra gelen üçüncü branş olduğunu yazar söylerim.

Garanti Koza Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Gavin Hooper’ı dinlediğimde “işte vizyon bu” dedim: Koza WOS’un vizyonu, ailelerin, çocukların ve profesyonel sporcuların, aktif hayat tarzlarına uygun bir ortam yaratmaktır. Koza WOS tesisi 3 ayrı bölümden oluşuyor:

Spor organizasyonları ve etkinliklerinin düzenlediği 8000 seyirci kapasiteli arena ve 60 kort, 15 farklı spor branşında eğitim veren akademi, üyelerin ihtiyaçlarına cevap veren sağlık ve fitness kulübü. Bence en önemlisi de Koza WOS’un misyonu: “Her yaştaki tenisçilerin potansiyellerine ulaşması için gereken ideal antrenman ortamı yaratmaktır.” Tenis’in Las Vegas’ının doğduğu Esenyurt’a yolunuz düşerse mutlaka Garanti Koza’ya uğrayarak, Şükrü İlkel’in boşuna Agassi, Sharapova gibi dünyanın en önemli tenisçilerini yetiştiren dünyanın en başarılı IMC Nick Bollieteri’nin tenis akademisinden “daha büyüğüz ve daha iyisini yapacağız” demediğini görürsünüz!

DEVRİM SAĞIROĞLU

Devrim abiyi aktif gazetecilik dönemlerinde değil ama sonrasında yakından tanıma fırsatım oldu. O gerçek bir spor gazetecisiydi, her konuşmamda entelektüel donanımına hayran olduğum birisiydi. Ama O’nu benim gibi sonradan değil yaklaşık 50 yıldır tanıyan bir zamanlar TRT’nin ünlü spor spikeri Abidin Aydoğdu daha iyi anlatırdı: “Dev bir spor adamı, bilge bir kişilik, güvenilir düşünce sistematiği, ahlaklı davranışların fazilet örneği.

1971’den bu yana spor camiasının içinde uzun seneler, Milliyet, Hürriyet, Fotomaç gibi gazetelerin Ankara Sorumlu Müdürü. Yaşayan bir ansiklopedi. Bütün bu sıfatları Devrim Sağıroğlu’na verirken asla abartılı davranmıyorum. Sporun felsefesini uygulanış şekillerini, mevcut bozuklukları bir kuyumcu terazisi kadar hassas tartan bir insan. Biz böyle bir insandan gerektiği gibi yararlanabildik mi? Şüphesiz hayır...

Bundan hepimiz sorumluyuz. Futbolun dışındaki sporlarda en az futbol kadar bilgili ve söz sahibi. Ülkemizde kıt olan insan kaynaklarını kullanmayarak büyük zarar verdiğimiz ortada. Bir atletizm kurdu. Şimdiye kadar yapılan bütün olimpiyatlarda kimin ne koştuğunu, ne kadar yükseğe çıktığını, ne kadar kaldırdığını, ne kadar yüzdüğünü Devrim Sağıroğlu gibi kimse bilemez. Ne kadar acı ve utanç vericidir ki bu dev adam hiçbir kuruluş tarafından bir kere olimpiyatlara, dünya veya Avrupa futbol şampiyonasına gönderilmedi. Katıldığım şampiyonalarda benim mihmandarım hep o oldu. Maç anlattığım yerlerden hep onu aradım. Görüşlerinden yararlandım. Spor yazarlarını takip ettiğimde aslında Devrim Sağıroğlu için üzülüyorum. İşin bir teselli kısmı var. İnanılmaz da gülüyorum. İster istemez yazılarda alt ve üst kültür kendini gösteriyor. O arkadaşları okuduktan sonra onlar için tek bir şey söyleyebilirim. Devrim Sağıroğlu’nun yanında Mançurya’da bir kasaba adı bile değiller. Bu muhteşem adam benim hayattaki en yakın arkadaşım. Onunla gurur duyuyorum. Oğlumun ona benzemesini hayal ediyorum. Allah sana uzun ömür versin. Dünyalar kadar saygı duyduğum Filiz Sağıroğlu ile birlikte.”

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar