Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin

        Hafızasız bir toplumuz, tamam, o kadar da değiliz. Daha bir-iki ay önce Saray’a gidenler onlar değil miydi? Yılmaz Erdoğan, Şahan Gökbakar ve diğerleri sinema biletlerinden daha fazla para almak için Cumhurbaşkanı’nı heyet olarak ziyaret etmişti. Ocak ayının sonun itibariyle hiçbiri muhalif değildi, hatta Yılmaz Erdoğan en son “akil adam” olarak görev yapıyordu. Şimdi o da diğerleri gibi “Ekrem Abi”ci olmuş.

        Hele hele hayatı boyunca siyasi mizah yapmayan, siyasi tavır almayan Cem Yılmaz nasıl bir anda muhalefetin sözcüsü oluverdi?

        Mevla’yı bulup uhrevi paylaşımlar yapınca Acun’dan jürilik kapan Gökhan Özoğuz şimdi “Seviyorum Ekrem’i size ne” diye haykırıyor. Gerçi o çoktandır muhalif; jürilikten ayrıldığından beri. Tıpkı Kabe PR’ı tutmayan Gülben gibi.

        Yoksa herkesin kafası mı karıştı? Muhalif mahallenin organik olarak doğan ve epey de tutan yeni sloganı “Her Şey Çok Güzel Olacak” iktidara sevgisini hiç gizlemeyen Mazhar Alanson’un başrolünde oynadığı bir filmin adı. Filmden çıkan “Benim Hala Umudum Var” şarkısını sosyal medyada paylaşanlar çok kısa süre önce onu linç ediyordu. Peki eşinin bir dönem AK Parti’de siyasete bile karıştığını unuttuk mu; ikisinin de en sevdiği arkadaşları arasında Barlas ailesi yer alıyor.

        Gerçi yakında Mehmet Barlas da Ekrem Abi’ci olursa, şaşırmam.

        ZORAKİ KAHRAMAN

        İptal edilen bir seçim durup dururken bir kahraman yarattı çünkü. Cem Yılmaz Erdoğan kadar hesapçı birini daha bilmiyorum, o bile gemiyi terk etmeye başladıysa muhalefet umutlanmakta haklı belki de. Belki sahiden de rüzgar dönüyordur, Yılmaz Özdil’in dediği gibi seçimi iptal ettirenler aslında iktidarı kaybetmiştir.

        Epey kabarık Ekrem Abi’ci ünlülerin arasında hakikaten de YSK’nın meşruiyeti tartışmalı kararına samimiyetle öfke duyanlar var. En zor zamanlarda seslerini yükseltmekten korkmayanlar bugün de seçimin tekrarına isyan ediyor, Ekrem İmamoğlu’nu haklı olarak destekliyor. Tarık Akan yaşasa ön saflarda olurdu. Zorunlu sürgündeki Memet Ali Alabora’nın içi kıpır kıpırdır, eminim.

        Ekrem İmamoğlu muhalif mahalleye hakikaten de bir şeylerin başarılabileceğine dair umut verdi. İnsanları mutlu etti bir kere, nefes aldırdı, yüzlerini güldürdü. Muharrem İnce’den farkı da bu oldu: Biri daha hiçbir başarısı olmadan mangalda kül bırakmıyordu, diğeri 25 sene sonra İstanbul’u aldı, hala ölçülü, sakin. Bu da karşılık buluyor birçoklarında.

        YSK’nın seçim kararının iktidarı memnun ettiğini de düşünmüyorum. Aslında ilk geceden Cumhurbaşkanı Erdoğan sonucu kabullenmişti, bu yönde de açıklama yaptı. Yaratılan mağduriyetin bir kahraman yaratabileceğini en iyi o biliyor çünkü. Dahası, yerel seçimler öncesi Ankara’da Mansur Yavaş’ın son anda olmadık iddialarla hedef alınması da onu büyüttü, başka şehirlerde de etkisini gösterdi.

        Ekrem İmamoğlu seçimi az farkla kazanan bir belediye başkanıydı, şimdi hakikaten toplumsal bir figür, kitleleri peşinden sürükleyebilecek bir lider adayına dönüşmedi mi? YSK eliyle ona bu payeyi hediye etti; krizi fırsata dönüştürmek onun elinde, göreceğiz.

        Bu çekim alanının aralarında ünlülerin de olduğu insanları etkilememesi imkansız. Daha evvel politik olarak nötr gibi görünen insanları da çıkış yapmaya, destek vermeye, en azından mağdurun yanında durmaya, haksızlığa karşı çıkmaya itmiş olabilir.

        BEYAZ TÜRKLERİ KÜSTÜREN İŞ YAPAMIYOR

        Öte yandan, daha bir buçuk ay önce Saray’da gülücükler dağıtıp bugün Ekrem Abi’ci olmanın elinde hesap makinesiyle matematiğini yapmış olanları da görmemek imkansız.

        Cem Yılmaz Erdoğan’ın veya verdiği ürünlerle Türkiye’ye kalıcı hasar bırakan Şahan’ın bir anda muhalif damarı kabarmadı, ama yaklaşan popülarite kaybı tehlikesini gördüler.

        Beğenin beğenmeyin, bu ülkede Beyaz Türkleri kaybederek kitap, albüm satılmıyor, televizyon programı, dizi tutmuyor. Pek çok kişi artık D&R’lardan alışveriş yapmamaya başladı mesela. Çok güzel bile olsa sırf atv’de yayınlandığı için dizileri izlemiyorlar.

        Okan Bayülgen yaptığı saçma bir açıklamayla Gezi döneminde bir gecede bitti, Sezen Aksu ne yaparsa yapsın açılıma verdiği desteğin yarattığı hasarı toparlayamadı. Sinema tarihinden Hülya Koçyiğit’in adı silindi, Orhan Baba’ya “Yazıklar olsun” diyorlar Baltalimanı-Bebek arasında görenler. İktidara övgüler düzen Ahmet Altan’ın sıkı muhalif olmasıyla romanlarının satışı arasında hiç mi bağ yoktu?

        Çoktandır Cem Yılmaz Erdoğan da yavaş ama istikrarlı bir şekilde izleyici kaybediyor, hele hele paraya öncelik tanıyan son kavgaları, sinema salonlarından filmlerini çekmeleri de epey tepkiye neden oldu. Ekrem Abi’nin kara kaşına ya da siyasetine bayıldıkları için değil bu son çıkış; izleyici kaybına giden yol kamuoyu rüzgarını yakalamaktan geçiyor. Birkaç günde bir anda büyük sanatçı olarak anılır oldular bile. Yakında sanatçı duruşları üzerine makaleler de çıkmaya başlar.

        En çok şaşıran da Saray oldu bu duruma. Ne bekliyorlardı ki?

        Diğer Yazılar