Özdemir Erdoğan #MeToo sınavını geçebilir mi
Özdemir Erdoğan zaman zaman gündeme gelir Türkiye’de. Her gündeme geldiğinde de kendisini Türkiye’deki sanat dünyasının ahlaki pusulası olarak konumlandırır, kendi kendine verdiği bu payeye dayanarak söz alır. İstikrarlı bir şekilde gericidir; hem sanatsal açıdan, hem de hayatı yorumlayış biçimi bakımından. Bir ara Samanyolu TV’den saçıyordu bu sahte ahlaki vaazlarını.
Oysa adı “Keman Öğretmeni” gibi irkiltici bir şarkıyla ünlenmiş birinin başkalarının ahlakını yargılarken biraz daha dikkatli olmasını beklerdim. Ne de olsa cam evlerde yaşayanlar taş atmamalı.
HER ZAMAN YAŞLIYDI
“Keman Öğretmeni” Özdemir Erdoğan’ın 1987 tarihli “İkinci Bahar” albümünde yer alıyor. Herhalde hepimiz bu albüm çıktığında onu 80 yaşında falan zannediyoruz, oysa 47 yaşındaymış. Şarkı Sezen Aksu’nun gerçi; daha gencecik bir kadınken “Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler” diyebilmiş bir yaşlı ruhtu o zamanlar. “İkinci Bahar” ise hepimizin belleğinde Özdemir Erdoğan’la özdeş. Zaten Özdemir Erdoğan da görüntüsü, hissiyatı ve şarkılarıyla hep yaşlı.
Yaşlılık onun şarkılarını leitmotif’i olabilir, zira neredeyse bütün şarkılarının anlatıcısı elini kalp ilacına uzatmak üzereymiş gibi bir hal içinde. “Küçük Bir Aşk Masalı”nda “Olmaz küçücüksün / Yüreğin genç umut dolu” diyor mesela. “Olmaz, dayanmaz yorulmuş kalbim sevdalardan / Olmaz silinmez o yıllar aramızdan” diye devam ediyor.
Yaş konusu önemli, zira “Keman Öğretmeni” şarkısının belkemiği ve ana meselesi. Uyduruk ve gülünesi bir şarkı. Hayatınızda hiç Özdemir Erdoğan şarkısı dinlemediyseniz bile bir yerde buna -en azından parodi olarak- denk gelmişsinizdir, diye düşünüyorum. Türk pop’unun romantik klasikleri arasına konumlandıranlar var. O yazmamış olsa bile onunla özdeş; sahiplenmiş, kendi şarkısı yapmış. Bugüne kadar şarkıyı dışladığını, şarkıyla kendisi arasına mesafe koyduğunu, günah çıkardığını görmedim. Halbuki Çetin Alp bütün ömrünü “Opera”dan utanmakla geçirmişti örneğin. “Keman Öğretmeni” hala Özdemir Erdoğan için caiz demek ki.
Ben bu şarkıya yıllarca “Tacizci Kemancı” diye isim taktım. Zaman zaman bu yorumumun başkaları tarafından kabul görmediğine şaşırdım. Ama, ne yalan söyleyeyim, en azından son 15 yıldır da bu şarkıyı hatırladığımı veya mevzusunun geçtiğini hatırlamıyorum. Tabii bu sürede dünyada ve hayatı yaşayış şeklimizde çok şey değişti. #MeToo hareketi doğdu mesela. En öküzümüz bile kadınlara nasıl hitap edilmesi gerektiğini konusunda birkaç bir şey öğrenmiştir herhalde.
“Keman Öğretmeni” bugün #MeToo testini geçer mi, merak ediyorum. Gerçi bana göre hiçbir zaman, daha çocukken duyduğumda hoş görülür bir tarafı yoktu. Ama özellikle günümüz dünyasında ameliyat masasına yatırılmayı iyice hak ediyor. Özellikle de Özdemir Erdoğan hala ve inatla kendisinin hepimizden daha ahlaklı olduğunu iddia ettiği için.
FLÖRT DEĞİL TACİZ
Öğrencisine aşık olan bir keman öğretmeninin hikayesi şarkı. Otoriter bir akort talimatının ardından “Bizimkiler”deki Sabri Bey misali “La si do la fa” diye nota tekrarlarıyla devam ediyor. Şaka değil, hiç dinlemeyen birinin gülmekten gözünden yaşlar gelebilir bu kısımlarda.
Birkaç saniye içinde bu sahte otoriter öğretmen-öğrenci ilişkisi yerle bir oluyor, zira “Keman Öğretmeni” kendinden geçerek -iç sesini duyuyoruz- “Nedir bu duyduğum heyecan / Bambaşka bir duyguyla coşuyor şu an içim” diyerek heyecanlanıyor. Tam yine kalp ilacı diyecekken bombayı patlatıyor keman öğretmeni: “Aşık mı oluyorum / 20 yaş farka rağmen.”
Albümün 1987’de çıktığını, Erdoğan’ın o sene 47 yaşında olduğuna bakarak yaş farkından öğrencinin 27 olduğunu kolayca çıkarabilir. Şarkının İtalyanca orijinalinde yaş farkı 30, bu arada. İtalyancadan Türkçeye uyarlamada yapılan tek değişiklik bu. Şarkının kendi içindeki mantığa da bu büyük yaş farkı daha uygun. Çok göze batmasın diye Türkçede yaş farkı azaltılmış ama bu haliyle bile yeteri kadar rahatsız edici: Bir erkeğin 20 yaş küçük bir öğrencisine düpedüz asılabilme, bunu da hiç utanmadan söyleyebilme arsızlığı.
İtalyan ya da Türk fark etmiyor, erkeklerdeki bu bilinçaltı asıl sorun. Yaş farkı değil, niyet sakıncalı. “Seninle birlikte göz göre / Geldiğimiz anlarda / Bir garip oluyorum” sözlerini dinlerken zihnimizde azgın bir amca görüntüsü belirmemesi mümkün mü? Bu dizede kalp ilacından o meşhur mavi hapa geçiliyor artık.
“Sana ders vermek için / Günleri sayıyorum” en problemli kısım belki de. Ailesinin düzenli olarak güvenip ona emanet ettiği öğrencisini kendi fantezilerine alet ediyor keman öğretmeni. Aralarında apaçık bir güç dengesizliği var; öğretmen doğal olarak bir otorite figürü ve baskın, konumunu kötüye kullanıyor. Genç kadınsa… Adı üstünde genç ve savunmasız.
Aslında şarkı bu eşitsizliği, ortada bir çarpıklık olduğunu son dizesinde de itiraf ediyor. “Çünkü ben de sizi seviyorum,” diyor genç; ilan-ı aşk olsa bile “siz” demesi bu ilişkinin genç kadın tarafından bile olağan dışı bir tarafı olduğunun itirafı adeta. Keman öğrencisi de, pek çok genç kadın gibi makas alan amcalardan, sarkıntılık yapan otorite figürlerinden hoşlanmıyor aslında. Bu davranış biçiminin adı da zamparalık, çapkınlık, flört değil düpedüz tacizdir. Özdemir Amca önce bu şarkının hesabını versin.
*
Not: Yazının bir önceki halinde 1940 doğumlu Özdemir Erdoğan’ın yaşı yanlış hesaplanmıştır.