"Atatürk" mü "Gazi M. Kemal" mi tartışmasında kim haklı
Özellikle CHP’nin liberal kanadı, Cihangir’e yakın olan kesim bir süredir Canan Kaftancıoğlu’nu kültleştirdi. Onlara sorarsanız yerel seçimlerdeki başarının tek başına mimarı CHP’nin İstanbul İl Başkanı. Kürtlerle kurulan ittifakın, Ekrem İmamoğlu’nun seçilmesinin bir numaralı sorumlusu da o. Karşı taraf “Domuz yiyor,” diye boş yere vurdukça, kendi mahallesi de Kaftancıoğlu’na yönelik övgülerde sınır tanımıyor.
Defalarca söyledim, tekrar söyleyeceğim. Yerel seçimleri CHP kazanmadı, AK Parti kaybetti. Arka arkaya yanlış adaylar, yanlış stratejiler, sonunda da İstanbul’da seçimin iptali gibi olmaması gereken bir hamleyle Ekrem İmamoğlu’nu yarattılar. Vurmaya devam ederek de onu büyütmeye devam ediyorlar.
DEMİRTAŞ’IN HAKKI
Kürtlerle kurulan ittifak da “gamechanger” bir hamle oldu, ama bunun da arkasında Kaftancıoğlu yok. Hapisteki Selahattin Demirtaş’ın tek bir tweet’i yetti. Geçmiş seçimlerdeki oy oranlarının ve son seferki kaymaları hesaplayarak bile bu çıkarımı yapmak mümkün. Her şey bir yana, son derece antipatik bir siyasetçi olan Kaftancıoğlu hangi mahalleye nasıl açılım yapabilir? Doğanın kanununa aykırı.
CHP’liler hala İzmirli teyzeler benzeri seçmenlerinden korktukları için Demirtaş’a hak ettiği payeyi vermek istemiyorlar, o yüzden de Kaftancıoğlu’nu olmadık şekilde yüceltiyorlar. CHP’nin daha geleneksel kanadı da Kaftancıoğlu’nu kabullenemiyor, ama medyada ondan yöne estirilen rüzgara karşı seslerini yükseltemeyecek kadar cılızlar. Parti bu hesaplaşmayı kendi içinde yapmalı. Açıkçası ne yaparlarsa da yapsınlar, beni ilgilendirmiyor.
Beni ilgilendiren kısmı Kaftancıoğlu’nun da kendi kült’üne fazlasıyla inanmış olması.
Geçtiğimiz günlerde Serpil Yılmaz bir toplantıda Kaftancıoğlu’nun Atatürk’ten “Gazi Mustafa Kemal” diye bahsettiğini, bu durumun da tartışmalara neden olduğunu yazdı. (Şeffaflık adına not: Şimdi Sözcü’de yazan Yılmaz daha önce Habertürk yazarıydı.)
Bir gazeteci böyle bir yazıyı nasıl yazması gerekiyorsa Yılmaz da öyle yazdı:
Kaftancıoğlu’nun sözlerini aktardı.
“Gazi Mustafa Kemal” demekle “Atatürk” arasındaki nüansı işin uzmanı tarihçiye sordu.
Kaftancıoğlu’na gösterilen tepkiyi yazdı.
Tepki gösterenlere nedenini sorup görüşlerine yer verdi.
GAZETECİLİK DERSİ VERMEDEN ÖNCE
Bunu yazmaya bile utanıyorum, ama konu gazetecilik tartışmasına geldi: Yılmaz’ın yazısında 5N1K var, analitik habercilik var, her tarafa eşit mesafe var.
Kaftancıoğlu tercih etmiyormuş Atatürk demeyi. Zaten Kaftancıoğlu da buna itiraz edemiyor, ama kendisine tapınılmaya alışık olduğundan Yılmaz’a ve gazeteciliğine saldırıyor. Söyledikleri laf salatasından ibaret, ikna etmekten yoksun. Dahası üslup olarak çirkin, antipatik.
Gazeteci olmayanların başkalarına gazetecilik öğretmeye kalkmalarına oldum olası kuşkuyla bakarım. Kaftancıoğlu da istisna değil, ama hiç değilse tepeden bakmadan önce “-de” ayırmayı bilseydi: “Atatürk hayatta olsaydı önce sizleri ve klavye Atatürkçülerini sopayla kovardı”(böyle referanslarda onların hakkı:))” Atatürk sopayla kovar mıydı bilmiyorum, ama dil devrimini boşuna yapmadığını biliyorum. Ayrıntılar önemlidir, Atatürk’ün mirasçısı CHP yöneticisinin imla hatası yapma lüksü bile yok.