Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Washington, D.C.

        Mafya babası gibi gitti

        Kimilerine göre televizyon tarihinin en iyi dizisi “The Sopranos”un televizyon tarihine geçen finalinde Journey’nin "Don’t Stop Believin" şarkısı çalar. Finalde altı sezon boyunca takip ettiğimiz mafya ailesi Soprano’ların başına ne geldiğini öğrenemeyiz, ama bir şekilde bu şarkı duruma çok uygundur… Ne olacağı sadece kendi hayal gücümüze kalmıştır.

        Dün, Donald Trump son kez Amerikan Başkanı olarak Andrews Askeri Üssü’nden uçağa binerken fonda bu şarkı çalıyordu. Miting meydanlarında ya da böylesi özel durumlarda hangi şarkıların çalınacağının listesi bizzat Trump tarafından belirlenirmiş. Bilindik şarkıları seçiyor belli ki, ayrıca biraz da demode biri. Ama Journey’nin bu şarkısıyla Amerikan siyasetine veda ederken ister istemez mafya lideri Tony Soprano’nun sonunu düşündüm… Trump’ın geleceği de bizim hayal gücümüze mi kaldı artık: İnanmaya devam edelim en iyisi.

        Eski avukatı Michael Cohen onun için “Mafya lideri gibi konuşur,” demişti. “İşi bitir, hallediver,” gibi kendisini zan altında bırakmayacak kısa cümlelerle emirlerini verir, karşısındakinin anlamasını istermiş. New York yeraltı dünyasına aşina olanlar bu dili de konuştuğundan ne dediğini anlar, Trump’ın emirlerini yerine getirirmiş.

        Vedasında “Hareketimiz daha yeni başlıyor,” derken ne demek istiyor, kime mesaj veriyordu acaba Trump?

        REKLAM

        Zavallı Laura Braningan

        80’lerde Türkiye çocuk olanlar bilir, devletin televizyonu adeta tek bir yabancı şarkının çalınmasına izin vermiş gibiydi. Laura Branigan’ın “Self Control” şarkısını bir kuşak böyle ezberledi, belki de Türkiye’de başka hiçbir ülkede olmadığı kadar meşhur oldu.

        Genç yaşında hayatını kaybeden Branigan bir süredir “Gloria” şarkısı ve Trump ailesiyle anılıyor ne yazık ki. Menajeri bu konuda çok öfkeli, zira 6 Ocak ayaklanmasından hemen önce kuliste çekilen video’da Trump ailesi bu şarkıya eşlik ederek dans ediyordu.

        “Gloria” bir kez daha çaldı dün, Trump veda ederken.

        Kıyafetlerin dili

        Kadın siyasetçiler ya da siyasetteki kadınların sıkıştırıldığı bir “magazin” alanı vardır. Saçları, hangi kıyafeti giydikleri sözlerinden ya da eylemlerinden daha fazla haber olur. Artık Oscar kırmızı halısında film yıldızı kadınlara sadece “Bugün kimi giyiyorsun­?” sorusu sorulmaz oldu.

        Ama dünkü yemin töreninde kadınların kıyafetlerinin politik bir altmetni vardı. Adeta kendi aralarında haberleşmiş gibi Kamala Harris, Michelle Obama, Hillary Clinton, Laura Bush ve Jill Biden’ın maviden mora çalan kıyafetleri Joe Biden’ın birleştirici mesajıyla uyum içindeydi. ABD’de kırmızı Cumhuriyetçiler’in, mavi Demokratlar’ın rengi. Mor ikisinin de birleşimi…

        Kamala Harris’in mor kıyafeti New York’tan iki siyah moda tasarımcısı hazırladı. Jill Biden genç bir kadın tasarımcının Markarian adlı markasını tercih etti. Adlarını yeni duyuran modacıların kıyafetinin taşınması Michelle Obama’nın Jason Wu giymesiyle başladı. Ama Melania Trump daha geleneksel ve Avrupa markalarını tercih etti. Amerika’nın first lady’si olmasına rağmen Avrupa markalarını giymesi epey tartışıldı dört sene boyunca. Eşi Donald ise sadece Brioni marka takım giyer. Törendeki erkekler, Başkan ve İkinci Beyefendi, en bilinen ve geleneksel Amerikan markası Ralph Lauren takım giydiler.

        Melania Trump ise cenaze kıyafetini andıran bir Chanel’le veda etti Washington’a.

        Güne damgasını vuran kıyafetse bir kadına değil, bir erkeğe aitti. Bernie Sanders bu soğuk havada temsil ettiği Vermont'a uygun kalın bir parka ve eski kazaklardan dönüştürülen yün eldivenlerle, koltuğunun altında taşıdığı dosyayla bu tarihi törene geçerken-şöyle-bir-uğradım mesajı verdi. Bernie'nin sandalyede oturan hali çoktan İnternet'te 'meme' rekoru kırdı.

        REKLAM

        Ya şarkıcılar

        Dünkü törende her tercih bir sembol, her sembolün de bir açıklaması vardı. Beyaz Saray’a giderken Başkan’a mezun olduğu University of Delaware’in bandosu eşlik etti. Hemen ardındansa Kamala Harris’in mezun olduğu, ülkenin en prestijli siyah üniversitelerinden Howard’ın orkestrası. Yemin törenindeki assolistse Jennifer Lopez’di.

        Aslında şarkıcılı yemin JFK yıllarına ve Frank Sinatra’ya dayanıyor. Barack Obama için de Beyoncé sahne almıştı.

        Tarihi bir yemin töreninde sahne alacak diva’nın da ülkenin çeşitliliğini yansıtması gerekirdi kuşkusuz. Bu yüzden Puerto Rico kökenli Bronx’lu Jennifer Lopez eldeki en uygun isimdi, ama tabii JLo şarkıcılığıyla değil daha çok sahne şovuyla biliniyor. “This Land is Your Land” yorumu da biraz cılız kaldı. Amerika’nın “Memleketim” şarkısına denk gelen bu parçanın Nuri Sesigüzel yorumu da var gerçi; ilk dinlediğimde şaka sanmıştım, maalesef değilmiş.

        Milli marşı söyleyen Lady Gaga ise bütün kostümleri, makyajları, abartılı varlığının yanı sıra ne kadar kuvvetli bir yorumcu olduğunu da gösterdi.

        Tabii bu yıldızlar geçidi sahneye çıkartacak tek bir şarkıcı bile bulamayan Donald Trump’ın yemin töreninden belirgin bir şekilde ayrıldı.

        Şehre demokrasi geldi

        Sivil vatandaştan daha çok askerin olduğu şehirdeki yemin töreni gerçek üstüydü. Ama saat 12:00 gibi, Joe Biden yeminini edip Başkan olduktan sonra havadaki ağırlık da anında kalktı adeta. Çok az mekan kapılarını açtı, az sayıda insan kendilerini sokağa atıp buz gibi havaya aldırmadan birkaç barın önünde küçük kutlamalar yaptı. Yine de Amerikan demokrasisinde Başkan’ın tamamen boşaltılmış yoldan Beyaz Saray’a kortej eşliğinde gitmesi acıklıydı.

        REKLAM

        Bir ara Biden’ın arabadan inip yürüyüp yürümeyeceği bile merak edildi. Beş-altı adımlık alt tarafı neredeyse, ama bu bile milli dert oldu. Amerika bu tedbirleri o kadar abarttı ki kimsenin aklında dahi protesto etmek dahi geçmesin.

        Tartışılan konulardan biri 78 yaşındaki Biden’ın bu soğukta nasıl konuşma yapacağıydı. Ama ısıtılmış podyumda hiç teklemeden birleştirici konuşmasını yaptı, gece de sanal baloda Lincoln Anıtı’ndan canlı yayına katıldı.

        Eksi üç-dört civarındaki baloda dış mekanda sahneye çıkan ilk isim Amerika’nın “patronu” Bruce Springsteen’di. İlk cümlesi de havanın soğukluğuna göndermeydi. COVID-19’a yakalanan ilk ünlü Tom Hanks gecenin sunucusuydu, “Amerika’nın aile babası” imajına uygun olarak. Her yerde biten John Legend buradan da eksik olmadı.

        Ama balodan akılda kalan Justin Timberlake ve Ant Clemons’ın Memphis’de birlikte kaydettikleri “Better Days”şarkısıydı. Önceden kaydedilmiş kayıt anında TT oldu; gerçekten daha iyi günlere ihtiyacı var ülkenin.

        AIDS kuşağı ve 68 ruhu

        “Rent” müzikalini bilmeyenin, müzikalin en meşhur şarkısı “Seasons of Love” her çaldığında gözü yaşarmayanın LGBT+ kartı iptal edilir. 1980’ler New York’unda yaşayan bohemlerin AIDS’le mücadelesini anlatan bu müzikalin yaratıcısı eserinin Broadway’de perde açtığını göremeden öldü. Ama “Rent” tarih yazdı. Başkanlık balosunda bir başka virüsün, COVID-19’un vurduğu Broadway oyuncuları tarafından bu şarkının seçilmesi sadece müzikal tarihindeki yerinden değil.

        Çok değil, daha 1980’lerin ortasında insanlar AIDS’den patır patır ölürken bir başka Amerikan başkanı parmağını bile kıpırdatmamıştı. Ronald Reagan’dan Joe Biden’a geçen onlarca seneden sonra AIDS krizinin marşı denebilecek bu şarkının seçilmesi zamanın nasıl değiştiğinin de işaretiydi.

        Broadway oyuncuları orada durmadı tabii, bir başka çok bilinen müzikal şarkısını daha seslendirdiler: Serbest aşkın ve özgürlüğün müzikali “Hair”den “Let the Sunshine In”le 1968’in özgürlükçü ruhuna selam gönderdiler. Joe Biden’ın ilk adımlarından biri LGBT+ ilişkilerinden sorumlu bir büyükelçi atamak olacak, Amerika’nın bu davaya bağlılığını göstermek için. Bu iki şarkı da yeni yönetimin kararlılığının ilk işaretiydi. Her türlü ilerlemenin önüne set çekildiği dört seneden sonra hakikaten de ülkeye güneş doğmuş gibiydi.

        Bu arada LGBT+ göndermesi demişken, daha önce adeti olduğu üzere Trump’ın vedasında da “YMCA” duyuldu yine.

        REKLAM

        Gönüllerin başkanı

        Sanal balonun sunucularından biri “Scandal” dizisinde Washington’ın en güçlü kadını Olivia Pope rolünü oynayan Kerry Washington’dı. Geçit töreninin sunucusuysa aynı dizide Başkan Fitz rolündeki Tony Goldwyn’di.

        Meşhur MGM stüdyosunun kurucularından Samuel Goldwyn’in torunu olan Goldwyn milyarder, Demokrat Parti’nin bağışçılarından biri. Bütün bunların ötesindeyse gönüllerin başkanı. Başkan Fitz’in özel kalem müdürü eşcinsel bir erkekti, metresiyse siyah bir kadın olan Olivia Pope. Gerçek Washinton siyasetini bırakıp yine bu rezil dizinin kurgu dünyasına yeniden dalmak istedim.

        Biden skandalla mı göreve başlıyor, soruları ister istemez soruldu.

        Diğer Yazılar