Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Rüzgar Obama’nın ikinci döneminde dönmeye başladı, Donald Trump’ın dört yıllık başkanlığı boyunca da Amerikan medyasındaki Türkiye algısı tam anlamıyla olumsuzdu. Halbuki 2010’ların başında yükselen ekonomisiyle Ortadoğu’da model ülke olarak hemen her gün övülüyordu Türkiye. Bir yandan Türk Hava Yolları, öte yandan Türk dizileri derken yabancı basında her gün Türkiye haberleri çıkıyordu. Zenginlerin yaşam kültürü dergisi Monocle dergisi bile dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nu öven bir yazı yayımlamıştı.

        Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Obama arasındaki özel ilişki bozulduktan sonra basındaki Türkiye algısı da değişti. İki ülke önce İran konusunda ayrı düştüler, 2013’teki Gezi olayları sonrasındaysa ABD’de Türkiye hakkında olumlu söz söyleyeni bulmak mümkün olmadı. Trump’la Erdoğan ilişkileri sıfırdan başlattı, iki lider birbirini sevdi. Ama Amerikan basını ne Trump’ı sevdi, ne de Erdoğan’ın Trump üzerindeki etkisini.

        Şimdi Biden dönemindeyiz, iki taraf da beyaz bir sayfa açmaya hazırlıklı olduğunu gösterdi. Ve bu yeni hava Amerikan basınına da yansıdı. Dün New York Times’ın Türkiye muhabiri Carlotta Gall’ın Afrin’den yazdığı izlenimler tesadüf mü, bu yeni dönemin başlangıcının ilk işareti mi?

        REKLAM

        BÖLGEDE İSTİKRARIN GARANTİSİ

        Doğrusu, uzun zamandır Amerikan basınında Türkiye övgüsü okumuyordum. O yüzden Türkiye’nin Suriye sınırındaki faaliyetlerini inceleyen habere de önce kuşkuyla yaklaştım. Ama tıpkı 2010’ların başındaki “Model ülke Türkiye” haberleri gibi bir tonu var.

        Haberin özeti Türk askerinin Suriye’ye müdahalesinin zamanında çok eleştirildiği ama bugün milyonlarca Suriyeli’nin Esad’ın katliamından kurtulmasının tek garantisinin Türkiye olduğu. Türk yetkililerin denetiminde bölgeye giden Call’ın yazdığına göre Afrin’de Türk telefon operatörleri ve Türk lirası kullanılıyor, sokaklarda güvenliği Türk askeri sağlıyor, elektrik Türkiye’den temin ediliyor, 500 Suriyeli şirketle iki ülke arasında ticaret sağlanıyor. Türkiye’nin Afrin’deki varlığı ayrıca hastanelerin ve okulların işleyişini de sağlıyor. Okullarda Türkçe öğretiliyor.

        Türk askerinin bölgedeki varlığı bazı bölgelerdeki ticari hareketliliği azaltmış, ama milyonlarca insanın güvenliğinin de garantisi olmuş. New York Times’ın tabirine göre Türk askeri Afrin’de güvenliği bir NATO kuvveti gibi sağlıyor, şehrin çarşısının etrafına “yeşil bölge” kuruyor.

        Tabii ki haber Türkiye’nin bölgedeki varlığının ana iki nedenini de söylüyor. İlki, sınırda bir Kürt devletinin oluşmasını engellemek. Diğeri de daha fazla Suriyelinin Türkiye’ye gelmesinin önüne geçmek. Buna ek olarak Afrin ve İdlib’de Esad’a karşı mücadele edecek Suriyeli muhaliflerin de desteklenmesi söz konusu.

        Ancak haberin en önemli unsuru Amerika’nın çok tepkisini çeken ve hemen herkesin eleştirdiği Türkiye’nin müdahalesinin Suriye’de işe yaradığını göstermek. Trump’ın aniden bölgeden çekilmesi çok eleştirilmişti Amerikan siyasetinde. Endişelerden biri bölgede Rusya’ya alan açılmasıydı. Ancak NYT’nin haberinin de vurguladığı gibi Türkiye bölgeye girerek Rusya’yı da karşısına aldı—Amerika’nın en çok işine gelen durum bu olsa gerek.

        REKLAM

        Tek bir haber Amerikan-Türk ilişkilerinin düzeldiği anlamına gelmez. Ama New York Times’da Biden yönetiminin ilk ayında çıkan bu övgü dolu haber yakın gelecek hakkında fikir verir. Sıradan bir gazetede çıkan sıradan bir haber değil bu; ülkeyi yönetenlerin okuduğu bir “devlet gazetesi”nin özel yer verdiği bir haber. Belli ki Türkiye’ye kredi açılmış.

        İKİ ÖNEMLİ SONUÇ

        İlişkilerin normalleşmesi hepimizin lehine. Ancak hem iktidar cenahındaki kimi fanatik seslerden hem de Türkiye-Amerika ilişkilerinin bozulmasını isteyen FETÖ benzeri çevrelerden çok fazla çatlak ses yükseliyor. Daha Biden göreve başlamadan “Amerikan emperyalizmi geri dönüyor, Biden tam bir Türk düşmanı, işler çok kötü olacak,” gibi bilmeden yapılan analizlerle adeta Ankara gaza getirilmeye çalışılıyordu. Bu sesler hala bastırılmış değil. Bir yandan da “İlişkilerin düzelmesi imkansız,” diye Washington’a çağrı yapanlar var: Enes Kanter ve Cengiz Çandar ittifakı.

        Buna paralel olarak kimi muhalif çevrelerde de eski ezberlere dayanarak Biden yönetiminin AK Parti’yi alaşağı edeceği, edebileceği yanılgısı var gizliden gizliye. Bu yarım akıllı hayalden bir an önce vazgeçmek iyi olur; ABD’nin ne böyle bir gücü var, ne de Biden yönetiminin böyle bir niyeti.

        ABD’nin de Türkiye’yle iyi ilişkiler işine gelecek. Sırf pragmatik nedenlerle, Türkiye’nin bölgede Rusya’yı karşısına alması, yeniden ABD’yle ittifak yapması için olsa bile. Ama Biden’ın hem dünya hem de Amerikan kamuoyuna yaptığı önemli bir taahhüdü Türkiye göz ardı edemez: ABD’nin dünya çapında insan hakları ve demokrasiye olan bağlılığı. Buna LGBT+ hakları da dahil. Biden yönetimi sık sık bu konuda Türkiye’yi uyarmaya devam edecek; bunu yapmak Amerikan kamuoyuna karşı da sorumluluğu. İyi ilişkilerin devamı için Türkiye’nin bu çağrılara karşılık vermesi, demokratik adımlar atması şart. Sadece stratejik ortaklıkla ilerleyemez iki ülkenin ilişkisi. Yürümediğini Gezi sonrasında gördük. Neredeyse tamamen Obama ekibinden oluşan Biden’ın dışişleri o yıllardan ders alarak dünya sahnesine çıkıyor. Türkiye geçmişten tecrübe sahibi olsa gerek.

        Diğer Yazılar