Omicron belasını dünyanın başına Afrika mı açtı
Geçenlerde, laf arasında Omicron varyantıyla ilgili konu açıldığında ayrıntıları bilmeyen birinin ilk tepkisi “Yine mi Afrika,” oldu. Batı’dan bakıldığında tıpkı Ebola ve AIDS gibi haberlere göre “çok daha bulaşıcı, çok daha tehlikeli” bu virüs kıtanın dünyaya yeni bir hediyesi. Oysa Güney Afrika ilk kez Botswana’da dört kişide rastlanan bu varyantı kendi gelişmiş laboratuvarlarında tespit edip dünyaya duyuracak kadar bilim konusunda ileri bir ülke. Ama Avrupa Birliği’nde ya da Kuzey Amerika’da olmadığı için başarısının bedelini ödüyor şimdi, Batı ülkeleri aynı anda uçuşları kapattı. Dahası, New York Times gibi ciddi gazeteler bile panik havasında yaptıkları haberlerle tam olarak adını söylemeseler bile Omicron’un adeta “Afrika varyantı” olduğunu ima ettiler.
Dün Güney Afrika Dışişleri Bakanlığı haklı olarak yeni varyantı tespit ettikleri için cezalandırıldıklarını söyleyip isyan ediyordu. Batı hiçbir zaman suçu kabul etmez, hep sorumluluğu başkalarının üzerine atar. ABD Başkanı Joe Biden da Güney Afrika’nın daha geçenlerde bağış yapılacak aşı dozlarını kabul etmediğini söyledi. Benzer şekilde bu pandemide daha da zenginleşen Pfizer de ABD’nin uçuş yasağı koyduğu yedi Afrika ülkesinden beşinin aşıları istemediğini açıkladı. Yaratılmak istenen algı belli: Biz elimizden geleni yaptık, Afrika kabul etmedi ve şimdi dünyanın başına Omicron belasını açtılar.
İŞİN ASLI ŞU
Güney Afrika’nın elinde daha beş ay yetecek kadar aşı var, daha fazlasını da istemiyorlar. Çünkü aşı olsa da aşıyı koruyabilecekleri soğutucular yok. Ülkede özellikle beyaz nüfus arasında aşı kuşkuculuğu hakim, ama kırsal kesimde de – başka Afrika ülkelerinde olduğu gibi – insanların bazen otobüse binip aşı merkezine gidecek paraları yok. İmkanı olanların aşı olmak için saatlerce kuyruk bekleyecek kadar bol vakti yok. İnsanlar işlerini güçlerini düşünüyor, işinden olmaktan korkuyor.
İronik olan ABD’de de özellikle siyah kesimin aşı karşıtlığı tartışılırken insanların çok basit bir sebepten, sadece işten izin alamama, iki kere aşı olmaya gidecek vakit bulamama, ikinci dozdan sonra hastalanıp işe gidememe gibi problemlerden çekindiği için aşılanmadığı üzerinde hiç durulmuyor.
Batı ülkeleri Afrika’nın öz kaynaklarından biraz daha az çalsaydı, devlet başkalarını da dev şirketler rüşvete alıştırmasaydı da ülkeler kendi kendilerine yetebilip altyapılarını geliştirebilseydi. Zira Afrika’nın aşılamada geri kalmasının nedenlerinden biri de lojistik sorunlar. Aşı olsa yol yok; gidip insanları aşılayabilecek, Batı şehirlerinde her sokak başında duran aşı otobüsleri gibi sistemleri kurabilecek altyapı yok. Altyapı olsa herkesi hızlıca aşılayabilecek yeteri kadar sağlık personeli yok.
Afrika’ya aşı bağışlamayı vaat eden dağıtım ağı Covax bu senenin ortalarında 2021 için 200 milyon doz temin edebileceğini açıkladı. Bu da Afrika kıtasının nüfusunun sadece yüzde yedisine denk geliyor. Biden aşı bağışladık ama istemiyorlar diyor ama ABD’nin çıkacak birkaç milyon doz aşısı virüsün yayılma hızını değiştirebilecek kadar etkili değil. Dahası, ABD’nin hala dolapta sakladığı ve ülkede onay almayan yüzlerce milyon Astra Zeneca aşısı var. Bazı ülkeler “Madem siz kullanmıyorsunuz, bize verin,” dedi kimse oralı olmadı. Bir de, evet, hiç kimse soğutucu bağışlamaktan bahsetmiyor.
GERÇEK SORUMLU
Elimizde mükemmel bir neden-sonuç problemi var: Aşıyı kabul etmeyen ülkeler mi sorumlu, yüz milyonlarca dozun üzerinde oturan ve bütün aşıları kendilerine saklayan Batı ülkeleri mi, işin bu noktaya varılacağının bilinmesine rağmen ısrarla aşının formülünü fakir ülkelerle paylaşmayan yeni ultra-zengin çift Özlem Hanım ve Uğur Bey mi, Afrika’nın bazı ülkelerine tarihi geçmek üzere olan aşıyı bağışlayan zengin ülkeler mi, aşılamaya ABD’den altı ay sonra başlayabilen ve ancak nüfusun çeyreğinden azına iğne vurabilen Güney Afrika mı? Yoksa yüzyıllar boyunca Afrika’yı sömüren, doğal kaynaklarını çalan, gelişmesini engelleyen ve şimdi de suçlayan sömürgeciler mi? Omicron varyantının çıkışı öyle bir, bir buçuk senelik bir hikaye değil. Yüzlerce yıllık bir çarpıklığın ürünü.