Habertürk
    Takipde Kalın!
      Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
        Sesli Dinle
        0:00 / 0:00

        Kendisine yönelik beklentiyle yarattığı hayal kırıklığı arasındaki değişimin bu kadar hızlı olduğu bir başka siyasetçi daha var mı Muharrem İnce’den başka? Seçimi kaybettiği gece ona gerçekten inanmış insanları yüzüstü bıraktı, ortadan kaybolarak umuda ihanet etti ve seçimden önce bol bol atıp tuttuğu, sahip çıkacağını söylediği meydanı boş bıraktı. O günden beri de Muharrem İnce diye birisi yok Türk siyasetinde.Ama sosyal medyada var. Seçmendeki karşılılığı Kanye West’in Amerikan başkanlığı adaylığından farksız ama bir süredir kurduğu troll hesapları ordusuyla kendisine alan açıyor. Örgütlü ve kalabalık İnce’nin sosyal medya ordusu. Sosyal medya anketlerinde onun adını birinci çıkarıyor, eleştirene düzenli saldırıya geçiyor, hayatı ve siyaseti sanal dünyadan ibaret sananlarıysa kandırabiliyor. Normal şartlarda görmezden gelinmesi gereken bir karakter olmasına rağmen bugün benim bile aklımı işgal edebiliyor. Ama ben onu siyasi bir aktör değil bir bot hesap olarak değerlendiriyorum.

        KENDİSİNİ HİÇ GELİŞTİRMEMİŞ

        Muharrem İnce rüzgarı olduğu kesin, ama bu rüzgarı estirenlerin troll hesaplar olduğunu gazeteci Nevşin Mengü belgesiyle—yani IP adresleri ve hesap isimleriyle—ortaya çıkardı. İnce bu duruma çok bozulmuş ve önceki gün Mengü’ye telefon ederek tacize varacak bir üslupla çıkışmış. İnce’nin özellikle kadın gazetecilere yönelik üslubu sıkıntılı. İzlemenizi tavsiye ederim, Mengü onun çok güzel taklidini yapıyor.

        REKLAM

        Halbuki Kılıçdaroğlu’nun adaylığı henüz netleşmemişken ben bile İnce’nin dışına itildiği siyaset sahnesinde olgunlaşmış bir alternatif olarak dönebileceğini kendi kendime düşünüyordum. Deprem olduktan sonra hemen bölgeye varması, elindeki telefonla durumu bildirmesi epey faydalıydı. Yalova depremini yaşadığı için Güneydoğu’daki depremde de nasıl davranılması ve hangi temel ihtiyaçların sağlanması gerektiğini biliyordu. Bu tecrübelerini televizyonda Fatih Altaylı’ya da anlattı.

        O programı izlemenizi tavsiye ederim. İlk birkaç dakikasında mükemmel bir Muharrem İnce var. Dersine çalışmış, konusuna hakim, net ve doğrudan konuşan, özlediğimiz türde bir siyasetçi. Ama elinde cephene beş dakika içinde bitiyor ve benim Cumhurbaşkanlığı adaylığı sırasında onu Şener Şen’in abartılı hikayeler anlatan “Ziya” karakterine benzetmeme neden olan karakterine hemen bürünüveriyor.

        Bir siyasetçinin büyük bir seçim yenilgisinden sonra bir taş üstüne taş koymayıp, hala işi sadece laf salatasıyla götürebileceğini düşünmesi İnce’nin en büyük engeli. Bilgiye değil üsluba fazla güvenmesiydi. Aradan geçen beş sene içinde kendisini bilgi anlamında geliştirmediği gibi pek çok kişiyi tavlamasına rağmen seçimi kazanamamasında kendi payı da olduğunu düşünmüyor.

        Piyasada bir ürün tutmadıysa onu geliştirip yeniden sunmak bir seçenek olabilir, ama aynı ürünü aynı şekilde, üstelik aynı ambalajla pazarlamanın sonucu bellidir. Seçmenlerin tamamı sandığımız kadar aptal değil, dahası herkesi aynı anda kandıramazsınız.

        Beş sene, özellikle genç nüfusun etkisiyle, Türkiye’de çok uzun ve insanın değişimine fırsat tanıyan bir süre. Seçmenin tercihleri de değişti, gelişti. Artık konusuna hakim siyasetçiler daha fazla kabul görüyor. İYİ Parti’de Bilge Yılmaz’ın ya da Ankara’dan Mansur Yavaş’ın yıldızının parlaması gibi. Bu isimler laf kalabalığı yapmıyor ve sadece bildikleri konuda konuşuyor. Hakim oldukları konunun dışına çıkmadıkları için de söyledikleri havada kalmıyor.

        REKLAM

        Her şey bir yana, büyük bir kavga, uzlaşma, restleşme ve tedirginlikten sonra Kemal Kılıçdaroğlu’nun etrafında kenetlenmiş muhalefette değişim umudunun önünde bir engel olabilecek İnce’ye teknik olarak bile yer yok. Seçimin kazanılmasına engel olursa kendi mahallesinden dışlanır. Birkaç bin twitter hesabıyla kendisine bakanlık açmaya çalışıyorsa bu da krizden fırsat sağlamak olacaktır; bunu da ne seçmen ne de masadaki partiler razı olacaktır. Bu durumda da bir bot hesabı olarak İnce’nin ömrünü sürdürmesinin tek bir seçeneği kalıyor: siyaseti troll’lemek.

        CENAZEDEKİ EL SIKIŞMA

        Troll ordusuyla kendine siyasi alan açmadan önce Muharrem İnce sık sık kimi köşe yazarlarını arar ve onların kendisi hakkında yazı yazmasını sağlardı. Mustafa Sarıgül’ün de TikTok öncesi benimsediği bu yöntemin izini sürmek çok kolay. Hangi köşe yazarı önemli bir tartışmada Muharrem İnce’nin görüşüne yer veriyor ya da onu işaret ediyorsa belli ki ondan telefon almış. Özellikle muhalif gibi görünüp son aşamada iktidara hizmet eden Ahmet Hakan’ın geçmiş yıllardaki yazılarından bu PR çalışmasının izini sürmek mümkün.

        Muharrem İnce’nin varlığı, tıpkı Fatih Portakal ya da benzer başka YouTube karakterleri gibi iktidarın hoşuna gider. Bu kullanışlı muhalif türü sadece slogan atarak ve gündelik konulara abartılı tepkiler alarak muhalif mahallenin gazını alıyor. Ama aynı zamanda beyinlerin uyuşmasına, kafalarının karışmasına da yol açıyor.

        Bir-iki puanın bile önemli olduğu için partilerin marjinal / aşırı uçtaki partilerle bile ittifaktan çekinmediği bir dönemde rakip seçmeninin yüzde bir veya ikisinin kafasını karıştıracak bir figürden daha kıymetlisi ne olabilir?

        Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanlığı kampanyası da bu hafta değil, kısa süre önce Deniz Baykal’ın cenazesinde başladı. O gün diğer bütün liderleri es geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan gidip İnce’nin elini sıktı ve yanında saf tuttu. İnce’nin sosyal medya ordusu bir zahmet görüntüyü bol bol dolaştırsa da görmeyen kalmasa.

        Diğer Yazılar