İçi boş
Kinder, Nutella gibi bağımlılık yapan ürünlerin üreticisi Ferrero firması her yıl Noel ya da Paskalya gibi özel mevsimlerde Ferrero Rocher çikolatasının özel bir yorumunu piyasaya sürüyor Amerika’da. (Başka ülkelerde de var mı, bilmiyorum.) “Yorum” kelimesini özellikle kullanıyorum, çünkü etikette “özel bir yorum” diye bahsediliyor koca beyzbol topundan daha büyük Grand Ferrero Rocher’e.
Genellikle havalimanı hediyesi olarak bilinen bu çikolata içi fındık ve Nutella’yı andıran bir ganache dolu, dışı da fındıklı çikolata kaplı küçük küçük toplardan oluşuyor. Her bir top yaldızlı folyoya sarılı, altında kağıttan eteği var. Böylece lüks çağrışımı yapıyor, ama lüksten anladığınız ‘Duty Free’ ise. Bu çikolatanın müşterisiyseniz market rafında gördüğünüz bu dev boyutunun da ilginizi çekmemesi olanaksız.
YATAKTAKİ FANTEZİM
Bir oturuşta sayısına bakmaksızın koca bir Ferero Rocher kutusunu bitirebilirim. Grand Ferrero için de ne hayaller kurdum. Aklımdan geçen içinden bir volkan gibi akan ganache, bol bol fındık, dev bir kabuktu. Bunu yemenin epey zor olacağını biliyordum ama belki özel bir günde insanı kendinden geçirmesi için üretilmiştir diye düşündüm. Bu ihtimal beni cezbetti.
Bu koca çikolatayı kimseye görünmeden yatağın içinde yüzüme bulaştıra bulaştıra, üzerime döke döke büyük bir heyecan ve hazla yemenin hayalini defalarca kurdum. Bu çikolata topunu bir elma gibi tutup ısırarak yiyeceğim, çatlayan kabul üzerime döküldükçe küçük parçalara ayrılan kalıntıları parmaklarıma yapıştırarak ağzıma atacağım, bir yandan da dudaklarıma bulaşan ganache’ı dilimle sıyıracaktım. Çikolatayla seksin bir arada anılması boşuna değil, rafta duran seri üretim bir çikolata bile bende böyle fanteziler uyandırıyordu. Aklımdan günlerce çıkmadı.
Grand Ferrero’nun cazibesine öylesine kapılmıştım ki anlık rüyadan beni bir başka ihtimal uyandırdı. Belki bu koca topun içinden volkan gibi taşan bir çikolata ve onlarca fındık çıkmayacaktı. Belki küçük başka toplar olabilirdi. Bu durumda kabuk da çikolata değil, plastik olabilirdi. Normalde dikdörtgen ambalajda satılan çikolatayı bu sefer bir topun içinde sunmaya karar vermiş olabilirlerdi. Noël bize ihtiyacımız olmayan ürünleri satma mevsimi ne de olsa.
Bu ikinci ihtimalin daha gerçek olabilmesi üzerine Grand Ferrero’yu satın almadım. Markette her gittiğimde baktım ama elim gitmedi. Aslında o an alıp deneyebilir, aradığım sorunun yanıtını da öğrenebilirdim. Fiyatı da 4 dolar mıydı neydi; bütçemde delik açacak ya da hayal kırıklığına uğrarsam sokağa attığım için üzüleceğim bir miktar değil. Ama direndim. Çünkü hayal kırıklığına uğramak istemiyordum. Hayal kırıklığına uğrama ihtimalimin çok kuvvetli olduğunu hissettiğim için de yanıtı bilmemeyi tercih ettim.
“Sürüp gitsin bu rüya uyandırmayın,” misali.
Bir de göz göre göre aldatılmayı kendime yediremedim. Global bir gıda imparatorunun bu fiyata benim hayalimdeki gibi bir çikolata satması imkansızdı, zaten topun ağırlığından da beni kandıracakları belliydi. Uzaktan yakından, sağından solundan, neresinden bakarsanız bakın Grand Ferrero bir pazarlama taktiğiydi.
Satın almadan, denemeden de yanıtını öğrenmenin yolları var elbette. YouTube’da bu çikolata için bir sürü “unboxing video” var, işi gücü olmayan birtakım zavallılar 10-15 dakika boyunca ambalajından başlayıp çikolatayı ayrıntılarıyla inceliyor. Google’a sorulacak basit bir soru da merakımı giderebilirdi.
BÜYÜK İFŞA
Ama bir kere zehirlenmiştim; gıda imparatoru bir kere aklıma bu çikolatayı sokmuştu. 24 Aralık gecesi Noël yemeğinden hemen önce 10 yaşındaki küçük kuzenimle süpermarkette son dakika alışveriş yaparken yine karşıma çıktı Grand Fererro Rocher. Özel bir akşamın büyüsüyle, yanımda arkadaşım dediğim bir çocukla ortak heyecanlanarak o koca topu aldık ve heyecanla eve gittik.
Eve geldik, masaya oturduk, heyecanla çikolatayı açtık. Plastik bir kabuk değil, pürüzlü bir yüzeyi olan çikolataydı. İlk aşamada hayal kırıklığına uğramadık. Sonra hemen içine daldık…
İçi boştu.
İçi o kadar boştu ki dışının fındıklı çikolata olması bile anlamını kaybetti. Ne tatmak istedik, ne bakmak. Ben bile bile aldatıldığımız için kızdım.
Kendi kendimize “Kandırdılar bizi, yalancılar, aldattılar,” diye gülüp eğlenirken evdeki en aklı başındaki kişi “İçinin boş olduğunu bilmiyor muydunuz?” dedi. “Hayır,” dedim. Ambalajı okudu, dev puntolarla olmasa bile küçük etikette “Ferrero Rocher çikolatasının bu yorumu” diye başlayan tarifte “hollow” (içi boş) kelimesi açık açık yazılıydı. Sadece okumamız yeterdi halbuki.
Aslında içinin boş olduğundan emindik, ama dolu olduğuna inanmak istemiştik. Grand Ferrero da kendisinin içinin boş olduğunu açık açık söylüyordu zaten, ama biz okumamayı, bakmamayı, görmemeyi, bilmemeyi tercih ettik. Sonunda da bedelini ödedik. Şimdi normal Ferrero Rocher’i bile özlemiyorum.
Bu arada, Muharrem İnce’nin Cumhurbaşkanı adaylığı da kesinleşmiş.