Ankara-Atina hattı
TÜRKİYE ile Yunanistan arasındaki gerilim çıtası tehlikeli bir sekilde yükseliyor. Doğu Akdeniz’deki doğalgaz kaynaklarının paylaşımı konusunda yaşanan restleşme bir yanda, kıta sahanlığı, tartışmalı adaların statüsü gibi meselelerde her gün bir yenisi yaşanan krizlerse diğer yanda... Hepsinden de önemlisi artık başlı başına bir gerilim kaynağına dönüşmeye başlayan ve hukuki oldukları düşünülmekle birlikte aslında askeri nitelikte olan meseleler var tabii. Atina, 15 Temmuz’dan sonra kaçan 8 FETÖ’cü askeri teslim etmeye yanaşmazken Türkiye de sınırı geçen 2 Yunan askerini elinde tutuyor. İki taraf da şimdilik topu mahkemelere atmış gibi görünüyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçen yıl aralık ayında Atina’ya tarihi bir ziyaret gerçekleştirmişti. Ziyaretin ilişkileri olumlu bir seyre sevk etmesi umulmuştu. Neylersin ki bu ziyaret de komşular arasındaki krizleri daha sürdürülebilir seviyeye çekemedi. Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos’un Lozan meselesini Erdoğan’la kameralar önünde tartışma acemiliği, krizleri çözmesini umduğum ziyaretin kendisinin de bir soruna dönüşmesine neden oldu.
Bugün gözlenen durum ise aralık ayından çok daha vahim bir kriz seviyesine işaret ediyor. Türkiye’nin sınırı geçen 2 Yunan askerini tutuklaması, Ege’nin diğer yakasındaki basın ve muhalefetin savaş tamtamları çalmasına, Türkiye temsilcilikleri önünde protestoların yapılmasına yol açtı. Atina’daki tansiyon Ankara’ya kıyasla çok daha yüksek. İki ülke orduları birbirlerinin attıkları adımları anbean kolluyor. Yunan ordusunun “misilleme” çılgınlığında bulunup bulunmayacağı şimdilik sadece merak konusu. Atina yönetimi zor durumda ama ne yapacağını da bilemiyor. İktidarın çaresizliğini eleştiren Yunan muhalifler de ne yapılması gerektiği konusunda bir öneri üretemiyor.
BAKANLAR NEDEN GÖRÜŞMÜYOR?
Bu askeri krizlerin nasıl çözüleceği meselesini kestirmek hiç kolay değil. Şurası kesin ki Atina’nın eskiden olduğu gibi FETÖ’cü askerleri teslim etmemek için hukuk devleti argümanına sığınması artık kullanışlı bir yol değil. Çünkü bu tavırda ısrar, aynı argümanı Türkiye’nin de meşru hakkı olarak kabullenmesi anlamına geliyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, “FETÖ’cüleri istediğimizde ‘Bizde hukuk var’ diyenlerin bizdeki mahkemelerin kararlarından rahatsız olmamaları gerekir” demesi boşuna değil. Ankara aynı argümanı kullanmaya devam edecek.
Aslında bu kriz artık mahkemelerden ve dışişlerinin ötesinde savunma bakanlıklarını, genelkurmayları ilgilendiriyor. Her an yüz yüze olanlar da çatışma riski bulunanlar da onlar. Hal böyleyken tansiyonun düşmesi için savunma bakanlarının görüşmeleri gerekiyor belki de... Ancak krizin aciliyetine rağmen iki ülkenin savunma bakanları arasında bugüne kadar neredeyse hiçbir temas olmadı. Oysa bir temasın olmasıyla krizin çözümüne dair yeni bir umut kapısı açılabilir, çatışma ihtimali hızla düşürülebilir. Daha da önemlisi, kötü niyetli hevesler kursaklarda kalır.
ABD 6. Filo’sunun Rum kesimi ve Yunan adalarına son günlerde yaptığı ziyaretler mesela. Bunları dikkatli okumak lazım. Belli ki iki ülke arasındaki krizlerden nemalanmak isteyen üçüncü ülkeler fırsat kolluyor.
İKİ ÜLKEDE SEÇİMLERİ ETKİLER
Yaz aylarında Ege’de yaşanacak bir askeri gerilimin turizme olası yansımalarını da geç olmadan gözden geçirmek gerekmez mi? İki ülkede de 2019’da önemli seçimler var. Askeri gerilimler, Ege’nin iki yakasında milliyetçi duyguları zirveye çıkarıp oyların rengini belirler hale getirebilir. Milliyetçilik konusunda sicili parlak olmayan “komünist” Başbakan Aleksis Çipras’ın partisinin böyle bir düellodan yara almadan çıkma ihtimali çok düşük.
Meseleyi sadece oya veya turizme indirgemek de hata aslında. Kavgacı milliyetçiliğin Ege’nin iki yakasında belirleyici rolü kaptığı bir senaryo, Türkiye ve Yunanistan halkları arasındaki dostluğa ve ortak çıkarlara büyük zarar verir. Dostluktan yana olanların bu rolü kaptırmamaları gerekir.
- Habertürk Gazetesi en cesur yüzücümüzdü6 yıl önce
- Türkiye yeni dünya hayalinin öncüsü6 yıl önce
- Türkiye sandığa giderken dünya6 yıl önce
- Washington'dan Kandil'e yeni yaklaşım6 yıl önce
- Geciktikçe önemi artan görüşme6 yıl önce
- Kudüs, neyin, kimin kurbanı?6 yıl önce
- İran kararıyla yaklaşan fırtına6 yıl önce
- Vaatlerdeki Türkiye6 yıl önce
- Hwasong-15 ICBM barışı6 yıl önce
- Seçime giderken hariciye dosyaları6 yıl önce