Hwasong-15 ICBM barışı
NE oldu da Güney Kore şimdi Kuzey’deki kardeşiyle anlaşmanın en çıkar yol olduğuna kanaat getirdi? Sahi ne oldu da daha dün acımasız bir diktatör olmakla suçlanan Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un bir anda rasyonel ve uzlaşmacı bir lider olarak görülür hale geliverdi.
Sorunun cevabı son 1 yılda yaşanan gelişmelerde. Çok değil daha 10 ay önce ABD Başkanı Donald Trump, Kuzey Kore’yi nükleer programı nedeniyle “yakarak yok etmek”le yani Japonya’dakine benzer bir saldırıyla tehdit ediyordu. Hatta aynı Trump bir ara söz savaşını “Ordumuz hazır, şarjör de dolu” deme seviyesizliğine bile vardırmıştı.
Kuzey Kore Lideri Kim Jong-un ise hasmının bu tehditlerine, askeri gücünü somut olarak gösterme vaadiyle son vermişti. ABD’nin Guam Adası’nı nükleer bombayla vurabileceğini açıklamıştı, Kuzey Kore’nin genç olduğu kadar hayli renkli bir karaktere de sahip olan lideri.
Bu açık tehdidin ardından Trump’ın ilk yaptığı iş, aslında kendisinden hiç hazzetmediği Çin Lideri Şi Cinping’den araya girerek yardımcı olmasını istemek oldu. Neyse ki Cinping de araya girdi ve Guam’a doğrudan bir saldırı böylece engellendi. Ama Çin’in yarım gönüllü arabuluculuğu da Kim’i tam ikna edememiş olacak ki son 10 yılda 5 nükleer bomba denemiş olan Kuzey Kore ordusu, 2017’nin kasım ayında Amerikalı askeri uzmanları afallatan bir askeri deneme yaptı.
Kuzey Kore ordusu tarafından başkent Pyongyang yakınındaki üsten atılmak suretiyle bir balistik füze denemesi gerçekleştirildi. Denemenin detayları ortaya çıktıkça bilindik pek çok askeri denge de altüst oluverdi. Kuzey Kore ordusunun fırlattığı Hwasong-15 ICBM adındaki balistik füze 55 dakika boyunca 4 bin 500 kilometre irtifada yaklaşık bin kilometre seyredip Japon denizine, yani ABD’nin önemli müttefiki Japonya’nın kontrolündeki bölgeye düşmüştü. Bu Kuzey Kore için büyük bir zaferdi. Zira ürettiği füze onca süre uçarken ABD ordusu elindeki THAAD ve Patriot gibi etkin olduğu farz edilen hava savunma sistemlerini çalıştırıp Hwasong-15 ICBM’yi havada imha etmeyi başaramamıştı. ABD istihbaratı da füzeyi atıldıktan sonra fark edebilmişti. Japonya ve Güney Kore’deki Amerikan savunma sistemleri, Kim’in füzesini öylece izlemek durumunda kalmışlardı.
KRAL ÇIPLAK
Yapılan deneme teknik açıdan analiz edildiğinde vaziyetin sadece ABD açısından değil bölgedeki ve dünyadaki pek çok ABD müttefiki için de parlak olmadığı çıktı ortaya. Askeri uzmanların söylediklerine göre, 4 bin 500 kilometre irtifada bin kilometreyi 55 dakikada gidebilmiş olması Hwasong-15 ICBM’nin olası bir savaş halindeki gerçek menzilinin 10 ila 13 bin kilometre dolaylarında olabileceği sonucunu çıkarıyordu ortaya.
Bunun pratikteki anlamı çok daha açıktı: Ambargo yaptırımları canına tak ederse Kuzey Kore, ABD ve müttefiki olan pek çok ülkeyi rahatlıkla nükleer füzeyle vurabilir, yüz binlerce belki de milyonlarca cana mal olacak böyle bir saldırı yapabilirdi. En iyi ihtimalle denemelerin devamı bile ABD hava savunma sanayiine ağır darbeler indirebilirdi.
Hatırlarsanız vaktiyle İngiltere merkezli bir dedektör krizi yaşanmıştı.
Bir İngiliz şirketi Irak, Suudi Arabistan, Gürcistan, Nijer ordularına milyonlarca dolara araçlardaki bombaları tespit ettiği öne sürülen teçhizat satmıştı. Oysa şirketin bomba dedektörü diye sattığı cihaz aslında piyasada 20 dolara satılan golf topu arayıcısından başka bir şey değildi.
İşte Kuzey Kore’nin son füze denemesiyle ortaya çıkanlar da ABD savunma sanayii açısından bu skandaldan çok farklı sayılmazdı. Dolayısıyla Kuzey Kore’nin geçen yıl sonunda yaptığı askeri deneme de kendini askeri anlamda dünyanın biricik kralı sanan ABD’nin çıplak olduğunu ilan etmekten farksızdı diyebiliriz.
Bunları anlattıktan sonra başta sorduğumuz soruya daha net cevap verebiliriz. Kuvvetle muhtemel Güney Kore, Kuzey’deki kardeşiyle 65 yıl aradan sonra ilk kez barış için tokalaşırken ABD’yi bu tarihi ana köstek olmaktan alıkoyan şey de Hwasong-15 ICBM’in ortaya çıkardığı bu gerçeklerdi.
- Habertürk Gazetesi en cesur yüzücümüzdü6 yıl önce
- Türkiye yeni dünya hayalinin öncüsü6 yıl önce
- Türkiye sandığa giderken dünya6 yıl önce
- Washington'dan Kandil'e yeni yaklaşım6 yıl önce
- Geciktikçe önemi artan görüşme6 yıl önce
- Kudüs, neyin, kimin kurbanı?6 yıl önce
- İran kararıyla yaklaşan fırtına6 yıl önce
- Vaatlerdeki Türkiye6 yıl önce
- Seçime giderken hariciye dosyaları6 yıl önce
- O Zuckerberg buraya da gelecek mi?6 yıl önce