Vaatlerdeki Türkiye
İKTİDARIN nazarında 24 Haziran aşılması gereken son engel. Önceki gün Sayın Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı manifestoda vurguladığı üzere, iktidar bundan sonrasının Türkiye’nin her alanda kazanma dönemi olacağına inanıyor.
Vaat edilen istikbal gayet berrak. Ekonomi şahlanacak, dar gelirli yeni sistemle rahatlayacak. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi her alanda “taşların yerine oturmasını” sağlayacak.
Yasama, yürütme ve yargı arasındaki ayırıcı çizgiler netleşecek. Bağımsız yargı mağduriyetlere nokta koyacak. Sivil toplum, demokrasi yolunda kat edilen bu tarihi atılımdan payını alacak. Kadına yönelik ayrımcılık son bulacak. Irkçı ve yabancı düşmanı olarak görülmüyorsa, tüm görüşler devletin koruma kalkanı altında olacak. Yeni dönemde demokrasi hızla güçlenecek.
Milli iradenin galip gelmesiyle yaşanacak sıçrama, Türkiye’nin ulusal güvenliğine ve dünyadaki imajına pozitif şekilde yansıyacak. ABD, Rusya, Çin, Fransa ve İngiltere’nin ipoteğinde olan küresel güçler liginin yeni üyesi Türkiye olacak. Türkiye, dünyadaki çıkarlarını diplomatik atılımlarla korurken küresel vicdanın tercümanlığını yapacak. Suriye ve Irak’ta tek bir PKK’lı kalmayana kadar askeri gücümüz konuşacak. Afrin’in son ispatı olduğu operasyon dalgasına yenileri, daha güçlü bir iradeyle eklenecek.
Sayın Erdoğan’ın yaklaşık 15 yıldır direksiyonunda olduğu Türkiye’nin ve AK Parti’nin önünde artık hiçbir büyük engel kalmayacak. Çünkü Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, Türkiye’ye ve partisine birlikte çok daha etkin şekilde yön verme imkânı tanıyacak. Böylece dış güçlerin ve dahildeki piyonlarının Türkiye’nin karar verme süreçlerine etkide bulunma imkânları ortadan kalkacak. Dolayısıyla, tercihimiz Cumhur İttifakı’ndan yana olursa Türkiye’nin yarınları Sayın Erdoğan’ın mevcut devlet yönetme tecrübesinin de etkisiyle daha aydınlık olacak.
SON SÖZ MİLLETİN
Şimdi bir de madalyonun muhalefetin elindeki yüzüne bakalım. Muhalefetin nazarında bu seçim son şansların da sonuncusu. Bu sefer de sonuç değişmezse Türkiye dönüşü imkânsız yola girecek. Geri dönüşü imkânsız yolun adıysa Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi. Türkiye artık yüzde 100 şekilde Sayın Erdoğan’ın liderliğindeki iktidarın dümen suyuna girecek. Artık Türkiye gemisinin güvertesinin en ücra köşesinde bile muhalefetin yaşam şansı kalmayacak. Demokrasinin olmazsa olmazı çok partililik maziye karışacak. Dolayısıyla kaptan köşkü hata yaptığında eskiden olduğu gibi bunu haykırabilecek bir parti de olmayacak. Zaten haykıran olsa da sesini kimseye duyuramayacak. Çünkü sesinin duyulmasını sağlayacak şey basın özgürlüğü. Ve demokrasinin dördüncü gücü basın özgürlüğünün yerinde de o vakit kurak rejimin soğuk yelleri esiyor olacak.
Demokrasi adına savunulması gereken hangi evrensel değer varsa, artık uzun yıllar bir daha yüzüne bakmamak üzere Türkiye’den ıraklaşacak. Farklı görüşlere etkinlik şansı tanıyan sivil toplum kuruluşlarının yerini artık “tümüyle partili sözde sivil örgütler” alacak. En önemli sütunları parçalanmış demokrasi olduğu gibi çökecek. Milletin Meclis’inin yürütme karşısındaki gücü yok hükmüne inecek. Cumhurbaşkanı’nın her sözü kanun sayılacak. Yargının bağımsızlığı imha edilecek. Yolsuzluk bulutları her yeri saracak. Türkiye hızla çölleşme ve vasatlaşma atmosferine girecek.
Ve tabii tüm bunlar Türkiye’nin ulusal güvenliğiyle dünyadaki imajına yansıyacak. Demokrasi yoksulu Ortadoğu ülkelerini bir bir kaosa, bölünmeye, kan göllerine çeviren yozlaşma Türkiye’yi de vuracak. Avrupa Birliği’nden uzaklaşan, otoriter devletler ligine iltihak eden Türkiye ufku kararmış bir Ortadoğu ülkesine benzeyecek. Bu karanlığın dağılması da tabii ki seçimde muhalefete oy verilmesiyle mümkün olacak.
Neticeye gelelim. 24 Haziran’a kadar milyon kez biri iktidar diğeri muhalefet tarafından önüne konacak bu 2 mönü üzerine düşünüp kararı veren millet olacak. Ve bana sorarsanız, asırlar içinde feleğin çemberinden geçmiş, en başarılı yalanları dahi boşa çıkarmayı bilmiş bu millet yine en serinkanlı ve akıllıca kararı verecek.
- Habertürk Gazetesi en cesur yüzücümüzdü6 yıl önce
- Türkiye yeni dünya hayalinin öncüsü6 yıl önce
- Türkiye sandığa giderken dünya6 yıl önce
- Washington'dan Kandil'e yeni yaklaşım6 yıl önce
- Geciktikçe önemi artan görüşme6 yıl önce
- Kudüs, neyin, kimin kurbanı?6 yıl önce
- İran kararıyla yaklaşan fırtına6 yıl önce
- Hwasong-15 ICBM barışı6 yıl önce
- Seçime giderken hariciye dosyaları6 yıl önce
- O Zuckerberg buraya da gelecek mi?6 yıl önce