Ahlakçı çifte standart
Konuyu duymuşsunuzdur; ABD başkan adayı Donald Trump’ın 2005 yılında yaptığı sohbetin bir kaydı ortaya çıktı ve başta “kadınlar ile erkeklerin doğrucu siyaset yanlısı ve her durumda ahlaklı olma” iddiasında bulunanları neredeyse ayaklandılar.
Sadece bu nedenle Trump’ın başkanlık yarı- şından çekilmesi bile gerektiği ifade ediliyor. Açıkça söyleyeyim; ben bu işte ciddi bir samimiyetsizlik ve çifte standart olduğunu, insanların kendileri hakkında yalan söylediklerini düşünüyorum.
Bu tam bir ahlakçı çifte standarttır. Şimdi yazarken bile bu dediklerim nedeniyle okuyanda oluşabilecek isyan duygusunu hissedebiliyorum. Tepkinizi biraz askıya alın, konu hakkında hep birlikte düşünmeye çalışalım.
ERKEKLER KONUŞUR
Erkekler kendi aralarında, konuş- malarının kimsenin duymayacağından emin olduklarında, hele ortam da uygunsa, kadınlar konusu açıldı- ğında bu şekilde konuşabilirler.
Bu hoş bir şey değildir ama hep olur. Üstelik bundan hiçbir erkek de muaf değildir; en centilmenimiz bile arada bir bu şekilde konuşabilir.
KADINLAR KONUŞMAZ MI?
Peki biz erkekler böyleyiz, arada bir kendi aramızda terbiyesizleşiriz tamam, ama kadınlar hiç böyle davranmazlar mı?
Kadın arkadaşlar dürüst olsunlar; kendi aralarında, keyifli ve özel bir ortam varsa, erkekler ve seks konusu açıldığında dışarıdan duyulduğunda “terbiyesiz, ahlaksız” diye nitelendirilecek konuşma hiç olmaz mı?
Erkekleri mahkûm etmeden kadınlar bunu da dürüstçe cevaplamalı. Eğer kadınlar, “Biz erkekler ve seks konusu aramızda açıldı- ğında hep düzgün konuşuruz ya da o ortamı hemen terk ederiz” demiyorlarsa, biraz çifte standarttan çıkmalı, insani zaafları ve arada bir ahlaksız konuşmayı mazur görmeli, hayatın sonu gelmiş gibi davranmayı bırakmalıyız.
Üstelik Trump o konuşmayı yaptığında “Access Hollywood” adlı dedikodu ve magazin programına ait aracın içindeymiş ve katılacağı bir başka programa gidiyormuş; yani ortam da kadınlar konusu açıldığında terbiyesiz konuşmayı hayli teşvik edici bir ortammış. Hollywood dünyası, dünyanın seks konusundaki en ahlaklı, en doğrucu yeri de değildir.
Gelelim hepinizin aklına gelebilecek bir konuya. Şimdi siz sorabilirsiniz, “Peki sen hiç arkadaşlarınla böyle terbiyesizce konuştun mu?” diye. Evet konuştum, onlar da konuştu, ama hiçbirimiz bu konuş- malardan sonra sokağa çıktığımızda kadınlara karşı en ufak bir saygısızlı- ğımız olmadı, olmaz da.
Kadınlar ve erkekler ergenlikten çıktıkları andan itibaren, “Eğer ileride cumhurbaşkanlığına aday olursak ya bizim de özel konuşmalarımızı dinleyip karşımıza çıkarırlarsa” diye düşünüp devamlı bu korkuyla yaşayamayacaklarına göre ortada da bir mesele yoktur.
Tabii hayatta doğduğu andan itibaren böyle davranan insanlar da olabilir, ama onlar da çok sıkıcı olmalılar.
‘RADİKAL LİBERAL’ OLMAK
Kendimi hâlâ Marksist olarak nitelendiriyorum, ama işçi sınıfına inanmam, sadece kültürel Marksist’im. Kendime daha gerçekçi bir siyasi sıfat bulmam gerektiği bariz. Son zamanlarda ciddi bir biçimde araştırmaya, öğrenmeye başladığım “radikal liberal” siyasi tavır galiba bana uyuyor.
Radikal liberaller, her insanın arzuladığı, tercih ettiği hayat tarzını hiçbir kısıtlama olmaksızın sonuna kadar özgürce yaşaması gerekti- ğini savunuyorlar. O hayat tarzı, hayatın hangi alanıyla ilgili özgürlük istiyorsa onu da savunma yanlısılar.
Türkiye’de “radikal liberal” olmak hayli zor olsa da bu tavır bana çok çekici geliyor. Radikal liberal olabilmek için insanın tüm önyargılarından sıyrılması ve hayata karşı tavırlarını ondan sonra ayarlaması gerekiyor. Yani radikal liberaller, önce kendileri üzerinde hayli çalışmak, uğraşmak zorundalar. Ben de dönüşümümün bu aşamasında sayılırım.
Fuentes’in Kolombiya’sı
MEKSİKA’nın büyük yazarı Carlos Fuentes 2012 yılında öldü. Ölümünden sonra bıraktığı bir kitap çalışması şimdilerde basılmak üzere. Konu da çok güncel, bu yüzden basımın geciktirilmeden yapılacağını düşünüyorum.
“Aşil, Savaşçı ve Katil” adlı bu çalışma, gerçek yaşamdan alınarak oluşturulmuş Kolombiyalı “M-19” adlı gerilla grubunun liderinin yaşamı ve ölümü üzerine. Fuentes’in eşi, bu hazır halde olan çalışmayı yayınevine, Kolombiya’daki iç savaş sona ermeden vermek istemiyordu.
Kolombiya’dan “barış için anlaşma sağlandığı” haberi gelince kitabı yayınevine verdiği söyleniyor. Acaba halkın referandumda barış anlaşmasını reddetmesinden sonra da bu fikri devam edecek mi henüz bilinmiyor. Kitabın “Narcos dünyası” ile “şiddet” üzerine çok güçlü tespitler yaptığı ve son derece güncel sorunlara eğildiği söyleniyor. İnşallah bir an önce de Türkçe’ye çevrilir.
Andrzej Wajda
POLONYA’nın büyük sinemacısı Andrzej Wajda’nın öldüğü haberi dün geldi. www.haberturk.tv sitemizdeki arkadaşlar bu haberi duyunca hayli heyecanlandı ve üzüldüler. “Yahu” dedim, “Ben 1970’lerde New York’ta okurken Wajda bazı sinema sanatı çevrelerinde gayet popülerdi. Yaşı hayli fazla olmalı”.
Yaşını 80 olarak tahmin ettim, ama arkadaşlar 90 olduğunu söyledi. Ona yakışan, sanatına değer veren bir sayfa hazırladık. Bu arada unutmayın, bizler www.haberturk.tv sitemizde niş sayılabilecek popüler kültür haberlerine çok önem veriyoruz ve bu tür haberlere hak ettikleri saygıyı gösteriyoruz.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce