Liberal sosyal kontratın ölümü
BİRÇOK ülkede rejim değişikliği planlarının yapıldığı Washington’da, bugün Amerika’da yaşanmakta olan radikal rejim değişikliğinin paniği var. Amerika’yı uzun süredir cenderesine almış olan liberal sosyal kontratın ölümüne şahit oluyoruz. Bu liberal sosyal kontratın yerine ırkçı/ faşist bir sosyal kontrat getirilmek isteniyor.
Amerika için hayırlı olmayacağı gibi dünya için de hayırlı olmayacağı kesin olan bu değişimi anlamak zorundayız. Geçmişte ne vardı, şimdi ne oluyor? Olan bitenin anlamı ne? Amerika ve dünya nereye gidiyor?
Devlet içindekilerden sıradan insanına kadar bugün Amerika’da herkes olan bitene anlam vermeye çalışıyor.
Liberal sosyal kontrat döneminde merkez basınıyla, görsel ana medyasıyla, hâkim popüler kültürüyle ve saygınlık onayı almış sosyal hareketleriyle topluma bir “siyaseten doğrucu” (politically correct) davranma baskısı yapılıyordu.
O düzende tüm insanlar davranışlarını, ne konuştuklarını, hatta nasıl düşündüklerini bile hep kontrol altında tutmak, dikkatli olmak zorundaydı. Eğer ağzınızdan siyaseten doğru olmayan bir laf çıkarsa veya küçük bir “yanlış” hareketiniz olursa sosyal açıdan sizi mahvedebiliyorlardı.
O toplumsal kontratta zenciler koruma altındaydılar. Amerika, kölelik tarihinin utancını kendisinden mazoşist biçimde çıkarıyordu. Bir zenciye, zenci demek bile yasaktı, o artık Afrikalı Amerikalıydı. Eğer bir beyaz, bir zenciye gündelik yaşam içinde kaba davransaydı hemen ırkçı damgasını yiyebiliyordu.
Meşhur üniversitelerde zencilere giriş kolaylıkları tanınıyor ve pozitif ayrımcılık yapılıyordu.
Siyaseten doğruculuğun ideologları bu baskıcı davranış taleplerini sadece zenciler için değil baskı altında olduklarına inandıkları her grup (göçmenler, kadınlar, eşcinseller) için talep ediyorlardı.
Bu yaratılan da bir tür faşizmdi aslında, ama bu sistem tarafından onaylanmış, sosyal açıdan kabul görmüş bir baskıcı düzendi.
Sonuçta beyaz insan, kendi yapmadığı tarihsel olayların suçunu üstlenmek ve hayatının her alanında hep suçluymuş gibi alttan alarak konuşup davranmak zorunda kaldı. Bunun üzerine bir de ekonomik krizler, işsizlik baskıları eklendi.
Şimdi ortaya çıkan tüm faşistlerin böyle oluştuğunu söylemiyorum, ama ideolojik olarak faşist olmasa da kendini bu nedenlerden dolayı baskı altında hisseden büyük bir nüfus da var. Zaten Trump’ın sürpriz seçilişi de bu kitle sayesindedir. Hillary Clinton ise liberal sosyal kesimin temsilcisiydi.
Trump da yeni yükselen faşizmle bezenmiş popülizmin temsilcisi. Üstelik Trump’lar kalıcı; çünkü seçmen kitlesi sanıldığından daha büyük ve güçlü. Siyaseten doğrucu liberal sosyal kontrattan bıkmış insanlar, faşist olmasalar bile Trump’ta bir kurtuluş umudu görebiliyorlar.
KADROLU FAŞİSTLER
Trump, Beyaz Saray’daki kadrolu faşistlerin kontrolünden çıkamıyor. Ona büyük destek veren medya baronu Rupert Murdoch’un aylardır, “Şunu bir an önce at” dediği başstratejist Steve Bannon’u yanından uzaklaştıramıyor.
Çünkü “alt-right” hareketinin ideoloğundan korkuyor Trump; eğer kovarsa kendi aleyhine döner diye onu Beyaz Saray’da tutmayı sürdürüyor.
Trump ile Steve Bannon’un anlaştıkları kesin, ama Beyaz Saray’da Özel Kalem Müdürü John Kelly ve Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster gibi onu uzaklaştırmak isteyenler de var. Steve Bannon, başında olduğu Breitbart News “alt-right” medyasında McMaster’a yalan haberlerle savaş açtı.
Özel Kalem Müdürü John Kelly ise Trump’ın kavga çıkardığı son basın toplantısında sürekli pabuçlarına bakarak durmak zorunda kaldı.
Çok yakında şehirlerde yeni olayların yaşanması kesin gibi. Virginia’da olanlar sadece bir başlangıç ateşiydi.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce