Manafort olayının Türkiye boyutu
ÖZEL Savcı Robert Mueller’in, Trump’ın eski seçim kampanya yöneticisi Paul Manafort hakkındaki iddianamesinin ardından Washington’da yaşananları Habertürk TV’de anlatmak için bazı kişilerle konuşurken ulusal güvenlik sorunları üzerine uzmanlığı bulunan bir kaynak, işin Türkiye’yi alakadar edebilecek boyutuna da dikkat çekti.
Savcı Mueller’in, Manafort’a yönelttiği 12 temel suçlama arasında “unregistered agent of foreign principle and misleading FARA statements”in de yer aldığına dikkat çeken kaynağım, sadece bunun bile özel savcının bundan sonraki hedefinin Michael Flynn olacağını, bunun da Washington’daki özel savcı soruşturması içine Türkiye’nin de bir şekilde bulaştırılması anlamına gelebileceğini söyledi.
Bilindiği gibi Michael Flynn, Trump’ın başkanlığa geçiş sürecinin bir aşamasında Türkiye’yle çalışmaya başlamıştı. Bunun Amerikan yasalarına aykırı bir yönü yok ve bir suç da oluşturmuyor. Ama Amerikan yasaları gereği bunu yapan kişi, kendisini yabancı ülkenin ya da yabancı bir oluşumun ajanı olarak kaydettirip deklare etmek zorunda.
Zaten iddianamede geçen FARA, Foreign Agents Registration Act’in kısaltılmışı. Ancak Flynn bu deklarasyonu Türkiye için çalışmaya başlar başlamaz yapmamış, daha ileriki aylarda geriye dönüşlü olarak bunu kaydettirmeye kalkışmıştı.
İddianamede Manafort’u bu konuda suçlamış olan başsavcı ve özel jürinin bunu Michael Flynn için de yapmasının kaçınılmaz olduğu söyleniyor Washington’da.
GEÇEN CUMA AKŞAMI
Zaten büyük jürinin iddianamesinin hazır olduğu geçen cuma akşamı basına sızınca, ilk gözaltına alınacak kişinin Manafort mu yoksa Flynn mı olacağı Washington’da konuşuldu. Aslında geçen cuma günü bütünüyle ilginç bir günmüş bana anlatıldığına göre.
Çok önemli bir kaynağım, bir süredir Türkiye’yle anlaşma ve uzlaşma yollarının açılmasını savunan ve tavsiye edenlerin o gün birdenbire 180 derece dönüp aksi görüşleri savunmaya başladıklarını söylüyor. Bunun nedeni ise açık değil ya da bana söylemek istemiyor olabilirler.
Aslında cuma akşamı iddianamenin hazır olduğunun bile sızdırılması bir suç oluşturuyordu. Ama kimse bununla ilgilenmedi ve ilk gözaltına alınanın Flynn mı yoksa Manafort mu olacağı hakkında bahisler tutuldu, tartışmalar yaşandı.
Sonunda Manafort diyenler haklı çıktı. Ben de bunlar arasındaydım; çünkü geçen temmuz ayında onun evinin FBI tarafından basılıp aranmış olması bile onun ilk alınacağını gösteriyordu.
Eğer Michael Flynn’a da bir mahkeme daveti çıkarılırsa, onun Türkiye için yaptığı işler de başsavcının gündemine dolaylı yoldan girmiş olacak. Daha önce suçlanmamak için anlaşma yapmak istediğini belirten Flynn’ın ceza almaktan kurtulmak için neler söyleyebileceği bilinmiyor. Bu da Türkiye’nin, hiçbir sorumluluğu olmadığı ve bir yanlış yapmadığı durumda bile Washington’daki tartışmaların içine çekilmesine yol açabilecek.
Zaten buradaki tecrübeli bazı kişiler, bu gibi soruşturmalarda savcıların ilk önce konuşup anlaşma ihtimali büyük olanları mahkemeye çağırmasının bir taktik olduğunu, böylece savcının bazılarına daha az ceza vermek ya da salıvermek karşılığında esas hedefine ulaşmak için gereken delilleri toplayabildiğini belirtiyorlar.
Not: Mahkeme daveti alanlardan biri olan Trump’ın eski Dış Politika Danışmanı George Papadopoulos anlaşma yaparak Rusya bağlantıları üzerine konuşmaya başladı bile. Bu da işin Trump’a kadar uzanması ihtimalinin güçlü olduğunu gösteriyor.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce