ABD Senatosu'nda Türkiye ve Kuzey Suriye konuşuldu
WASHINGTON’da ulusal güvenlik ve istihbarat yazar ve uzmanlarıyla buluşmamdan bir gün sonra, perşembe günü Amerikan Senatosu Dış İlişkiler Komitesi’nde son derece önemli ve bence ABD’nin yeni gizli planlarının ortaya çıktığı bir oturum vardı.
Komite o gün “DEAŞ’tan sonra Suriye’de Amerikan politikası”nı sorgulayıp anlamak için Assistant Secretary of State for Near Eastern Affairs (Yakındoğu ülkelerinden sorumlu dışişleri bakan yardımcısı) Büyükelçi David Satterfield’i davet etmişti.
Komitenin etkili senatörlerinin sorgulamalarında doğal olarak ağırlıkla Suriye’nin kuzeyinde olan ve olacak gelişmeler konuşuldu. Bu nedenle de tabii ki Türkiye hakkında da birçok soru geldi. Washington’un Türkiye’ye yönelik politikalarını izlemekle görevli bir gazeteci için, ülkemiz açısından çok önemi ve bilgi dolu bir toplantı oldu bu.
Konuşulanlara geçmeden önce salondan birkaç gözlemimi aktarmalıyım.
- Konuşulan tüm konular direkt Savunma Bakanlığı’nı ilgilendirdiği halde nedense bu toplantıda Savunma Bakanlığı’ndan bir tek yetkili bile bulunmuyordu. Senatörler sorgulama sürecinde bu eksikliğe dikkat çektiler. Tecrübeli uzman gazeteci arkadaşlarım askerlerin bu kadar önemli bir konudaki senato komite oturumunda bulunmamasının ilginç olduğuna dikkat çektiler ve bunun, askerlerin senatonun açık toplantısında henüz paylaşmaya hazır olmadıkları gizli bilgilerin olmasına işaret edebileceğini söylediler.
Burada senato sorgulamalarında iki yöntem var. Bir tanesi herkesin izleyebildiği açık oturumlar. Diğeri ise devletin elindeki son derece gizli bilgilerin de paylaşıldığı kapalı oturumlar. Askerlerin açık sorgulamaya gelmeyerek “kapalı toplantıda bulunmalarını gerektiren hassas konular” olduğu işaretini verdikleri söyleniyor.
- Dikkatimi çeken bir diğer konu da şuydu: Geçmişte benzeri konulardaki senato komite sorgulamalarında, konu Türkiye’ye geldiğinde sorulardan önce Türkiye’ye hayli ağır eleştiriler getirmelerine alışık olduğum bazı senatörler bu defa Türkiye söz konusu olduğunda son derece yumuşak bir dil kullandılar ve hatta Kuzey Suriye’de düşünülen bazı gelişmelere Türkiye’nin tepkilerinin de mutlaka göz önüne alınması gerektiğini de vurguladılar. Ben bu tavır değişikliğinin önemli olabileceğini düşündüğüm halde tecrübeli bir arkadaşım, “Bunu fazla abartma; Beyaz Saray’ın bu konuda belirleyici olacağını unutma, onun tavrında ise bir değişiklik henüz yok” dedi. Ben etkili senatörlerin Beyaz Saray’ın bakışını etkileyebileceğini, çünkü şu anda Trump’ın senatodan desteğe ihtiyacı olduğunu düşünüyorum, ama bana burada bu konuda katılanların fazla olduğunu söyleyebilmem pek mümkün değil.
Sorguya çağrılan ABD’nin DEAŞ sonrası Suriye politikasını koordine etmekten sorumlu David Satterfield’in söylediklerinden anladıklarım özetle şöyleydi:
ABD BÖLGEYE YERLEŞİYOR
1- ABD daha önce DEAŞ sonrası Suriye’de fazla kalmayacağını söylüyordu, ama DEAŞ ile aktif silahlı mücadelenin düzeyi düşmeye başlamış olsa dahi şimdi Amerika bölgeden çıkmayı düşünmüyor.
2- Amerika, DEAŞ çok darbe yemiş olsa da ilerde bir daha canlanmaması için caydırıcı güç olarak bölgede var olmayı sürdürecekmiş.
3- Yönetimin özellikle Suriye’nin kuzeyinde öncelikli hedefi stabilizasyonu sağlamakmış. İddiaya göre bunun için YPG/PYD ile ortak çalışarak, ileride tüm Suriye’ye örnek olmasının hedeflendiği bir yerel yönetim modeli kurmaya yardımcı olacaklarmış.
TÜRKİYE’NİN TEPKİLERİ
4- Suriye’nin kuzeyinde yerel yönetimle ilgili bu iddialar ortaya atılırken Türkiye’nin tepkileri konusunda ne diyeceği sorulduğunda, bakan yardımcısı, düşünülenin sadece bir Kürt oluşumu olmadığını ve yeni yerel yönetimde Kürtlerle birlikte bölgedeki her türlü etnik oluşumun da bulunacağını ve yeni yönetimin bölgenin etnik özelliklerini yansıtacağını savundu.
5- Bu bağlamda ayrıca YPG’ye verilen silahların amacı dışında yani Türkiye’ye yönelik olarak kullanılmaması için her türlü duyarlılığın da var olduğu iddiası, yine bir soru üzerine tekrarlandı.
6- Ayrıca, sınır emniyeti sağlayacağı iddia edilen gücün aslında bir iç güvenlik oluşumu olarak görülmesi gerektiği savunuldu ve bunu sağlanacak yardımın iç güvenlik ya da polis teşkilatının kullanacağı türde hafif silahlar olacağı öne sürüldü.
ASIL GİZLİ AMAÇ
7- Senatörler, ABD’nin bölgede askeriyle ve Kürt silahlı gücüne yardımcı olarak kalmasının sadece DEAŞ tehlikesinden dolayı mı olduğunu da sordular. Gerçekleri söyleyeceği yeminini etmiş olan bakan yardımcısı, ilk önce bu soruya açık bir toplantıda cevap veremeyeceğini, bu konuyu ancak daha farklı bir ortamda (yani kapalı oturumda) konuşabileceğini söyledi. Ancak komite başkanı senatör, “Hayır bu kabul edilemez. Buna bu şekilde cevap vererek cevaptan kaçınamazsın. Bize gizli bilgileri vermeden de genel amacın ne olduğunu söyleyebilirsin” deyince bakan yardımcısı gizli tutulmaya çalışılan planın ne olduğunu ana hatlarıyla açıklamak zorunda kaldı.
8- Cevabı öğrendikten sonra bu toplantıda neden Savunma Bakanlığı’nın temsilcisinin bulunmadığı da ortaya çıktı bence. Askerlerin aslında büyük planları var ve bunu da senatörlerle sadece gizli oturumda konuşmak istiyorlar.
Amerika bölgede daha da güçlendirmeyi planladığı Kürt silahlı gücünü ilerde İran ve yandaşı milis örgütlerine karşı kullanmak niyetinde olabilir. ABD, bölgede İran’ın çok artan ve daha da artması ihtimali olan gücünden rahatsız ve bu güçle ilerde silahlı çatışmaya da girilmesi gerekebileceğini düşünüyor. İsrail’in de görüşü bu. Bölgede bunu en etkili olarak yapabilecek sahadaki güç olarak Kürtler görülüyor Washington’da. Bu açık oturumdan anladığım kadarıyla bunun altyapısını oluşturma planları çoktan yapılmış bile ve Suriye’nin kuzeyindeki oluşuma her türlü istihbarat ve maddi yardım da sağlanacak.
Kapalı oturum yapıldığında da tabii bilgi sızdırmaya çalışacağız ama şu anda gördüğüm, “Kuzey Suriye’den başlayarak bölgenin ilerde hayli tehlikeli karışıklıklara gebe olduğu”dur.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce