Demokratik, laik cumhuriyet artık bir tercih meselesi değil
ATATÜRK’ün düşüncesi, felsefesi Türkiye’de bazı çevrelerce “acil durumlarda kırıp açın” yazılı cam kutunun içinde tutulan ilk yardım malzemesi muamelesi görüyor.
Ne zaman sıkışılsa, tıkanılsa, yani acil duruma geçilse, onun düşünceleri o anlık hatırlanır oluyor.
Hatırlıyorum da 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında AK Parti Ankara merkezine büyük bir Atatürk posteri asılmıştı ya, işte bunun gibi bir şey.
Bu ve buna benzer anlık duygu patlamaları bizler gibi Atatürk’ün tüm düşünce sistematiğini gerçekten kendi hayatına içselleştirmek isteyen insanlara bir umut verse de anlık tıkanıklık, sıkışma durumu geçince insanlar yine can simidi gibi sarıldıkları o düşünceyi hemen unutup gerçek yüzlerini gösterebiliyorlar.
Tabii bu durumun olmasında Atatürk’ü sadece arada bir gerektiğinde hatırlayanların değil aynı zamanda onun düşüncesi doğrultusunda yaşadığını ve siyaset yaptığını iddia edenlerin onun düşüncesi adına yaptıkları yanlışların da rolü büyük. Anlayacağınız bu toplum varlık nedenini borçlu oluğu kurucusuna bir anlamda ihanet içindedir.
Bugünler onun düşüncesine, bizlere önerdiği var olma biçimine özellikle sahip çıkmamız ve onun düşüncelerini kendimize sağlam biçimde içselleştireceğimiz günlerdir.
Tabii ki her vatandaşın mantıklı ve sakin düşünmek kaydıyla Atatürkçü düşünceye karşı olmak ve bunu dile getirmeye hakkı vardır. Haktan da öte bu da bir demokratik ihtiyaçtır. Karşı olanı iyi anlayarak karşı olunanı daha iyiye taşımak imkânı vardır. Ancak en karşı olanımız bile bugün şunu görmelidir artık: Atatürk’ün temelini oluşturduğu laik, demokratik, modern cumhuriyete sahip çıkmak artık bir tercih meselesi değil Türkiye için, bir ulusal güvenlik meselesidir.
Osmanlı İmparatorluğu yıkılırken onun hâkimiyetindeki topraklara bugünün belalı siyasi coğrafyası emperyalizmin merkezlerinde çizilirken Atatürk bizleri bu belanın dışında tutmak ve ilerde gerekirse bu coğrafyaya tekrar yön vermesi, liderlik yapması için gereken ilkeleri koyarak cumhuriyetimizi kurdu.
4 ÖNEMLİ İLKE
Atatürk ancak modern, laik, çağdaş, demokratik bir cumhuriyetin bu bölgede sağlam ve parlak bir geleceğe sahip olacağını ve ancak bu kavramları kendi siyasi ve sosyal yapısı içinde uyum içinde birlikte yaşatabilen bir Türkiye’nin güçlü ve lider ülke olacağını gördüğü için büyük bir düşünür ve dünya lideridir. Ne yazık ki bu gerçeği bizlerden daha çok dünya görüyor.
Bu cumhuriyet kendi varlığının temelini oluşturan modernlik, laiklik, çağdaşlık ve demokratiklik ilkelerini kendi içinde uyumlu yaşatabildiğinde, ancak o zaman sakin huzurlu ve geleceği parlak olmuştur.
Bu dört ilkeyi birbiriyle uyumlu, dengeli, biri diğerlerini baskı altına almadan yaşatabilmek kolay iş değildir. Bu dört ana ilkeyi dengeli ve düzgün bir arada tutarak Cumhuriyet’i sürdürmek ciddi bir jonglörlük yeteneği gerektiriyor.
Türkiye’yi yönetmek işte bu nedenle çok zordur ama idare edilebilir tabii ki.
Yönetenler eğer yönetmek diye adlandırılan o jonglörlük gösterisinde, bu kavramlardan bir tanesinin yere düşmesine izin verirlerse Cumhuriyet ve Türkiye’nin geleceği tehlikeye düşer. Hayatımızın uyumu bozulur, toplum olarak mutsuz oluruz.
Cumhuriyetimizi dört sağlam ayağı olan bir koltuğa benzetebiliriz. O ayaklardan biri kesildiğinde ne o koltuğa oturulabilir ne de hayatın tadi tuzu kalır.
ULUSAL GÜVENLİĞİMİZ
Bu dört ana ilkeye sahip çıkmak bizlerin artık ulusal güvenlik sorunumuzdur, çünkü Türkiye Cumhuriyeti’ni bölgemizde, bırakın bölgemizi dünyada biricik yapan, güçlü kılan şey modern, çağdaş, laik, demokratik bir Müslüman ülke olabilmemizdir veya bu potansiyelin Atatürk tarafından genlerimize kazınmış olmasıdır. Bunlara gerçekten sahip çıkacak bir Türkiye ve onun liderleri gerçekten de dünya lideri olacak global saygınlığa kavuşacaktır.
Atatürk’ün kurduğu bu cumhuriyet ve onun temel ilkeleri sadece acil durumlarda hatırlanacak şeyler değil hepimizin hayatlarımıza içselleştirmemiz gereken yaşamsal önemde ilkelerdir.
Bu gerçeği bugün her zamankinden daha fazla hatırlamamız gerekiyor.
**************
Washington Büyükelçisi’ne bravo
BURADA uzun süredir Türkiye hakkında güzel bir şey söylenmiyordu. Bu, önceki akşam ilk kez değişti. Washington Büyükelçimiz Serdar Kılıç çok popüler ve saygın olan PBS akşam haberlerine katılarak Türkiye’nin tezlerini, tavrını detaylı anlattı ve savundu. Türkiye’nin tezleri ilk kez düzgün ve kararlı biçimde Amerikan kamuoyuna anlatıldı.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce