İstihbarat detayda gizlidir
YPG/PKK militanları, Batı âleminin önemli merkezlerinde var güçleriyle bir PR çalışması başlattı.
Washington’da da var bu faaliyet gayet tabii ki.
Ancak buradaki faaliyet çok daha kapsamlı ve ileriye yönelik birçok önemli ipucu içeriyor.
Bunlar üzerine çalışıyorum. Potansiyel tehlikeleri büyük olan bir süreç bu. Olan biteni çözümleyip kaynaklarımla konuşuyorum. Tahmin ediyorum ki yarın bunları yazacağım.
Örneğin yarın (pazartesi) Washington Kürt Enstitüsü “Afrin’in İşgali” genel başlığı attığı bir panel düzenledi.
Neler söyleneceğini tahmin etmek o kadar da zor değil ama söylenenlerden daha çok söylenecekler daha ilginç geldi bana.
Panele katılacak konuşmacıları tek tek istihbaratçı bir kaynağımla birlikte değerlendirdiğimde, ortaya çok ilginç bir sonuç çıktı. Bu da gelecek için burada nasıl oyunların planlanmakta olduğunu gösteriyordu.
Dediğim gibi bunları yarın yazacağım.
Bugün, “PKK/YPG çevrelerinin yalanlarla doldurdukları yabancı gazetecileri bölgeye götürüp Türkiye aleyhine haberler yaptırmaları”nı işlemek istiyorum.
Çünkü bunlardan bir tanesinin yazdığı haberde öyle bir detay vardı ki bu bana son derece ilginç geldi.
MENBİÇ’TE...
New York Times’tan bir gazeteci bunlar tarafından Menbiç’e götürülmüş.
Bu gazeteci, “Gergin Savaş Cephesinden İzlenimler” başlıklı bir yazı yazdı. ABD’nin YPG adının olumsuz çağrışımlarından belki kurtulunur diye onlara taktığı yeni ad olan “Menbiç Askeri Konseyi” diye adlandırılan teröristler grubunun kendisine komutanı diye ad takan bir kişiyle mülakat da yapmış.
İLGİNÇ BİR DETAY
Gazeteci “Sahada neler olup bitiyor?” diye sorduğunda bu kişi çantasından bir tablet çıkarmış ve tablet üzerinde teröristlerin ve Türk ordusunun olduğu konumları haritada göstererek anlatmaya başlamış. Ancak bu noktada gazeteci bence iyi bir gazetecilik yapıyor ve tableti internete bağlayan sinyalin nasıl alındığına bakıyor.
Bu konuda gözlemini yazısında şöyle ifade etmiş: “Bu bağlantıyı Türk GSM operatörlerinden gelen güçlü sinyale borçlu.”
Bu aslında Türkiye’ye karşı mücadele verdiklerini sananların ne kadar güçsüz ve çaresiz olduklarının da bir göstergesi.
Ben eminim ki Suriye’nin kuzeyinde yer alan tüm insanlar aslında kendilerinin Türkiye’nin yardımı olmadan modern, huzurlu ve düzgün bir yaşama ulaşmalarının asla mümkün olmadığını biliyor.
Türkiye aslında nelere kudreti olduğunu daha önce Fırat Kalkanı çerçevesinde kurtarılan bölgede sağlık sisteminden eğitime, sosyal yaşamdan kadın-erkek polis gücüne kadar (Çocuklar için oyun parkları bile ihmal edilmedi) hayatı her yönüyle hızla yeniden kurarken göstermişti. Bu coğrafyada esas güç Türkiye’nin elinde.
Teröristler bile bu güçle savaşılamayacağını bence görmeye başlayacaklardır.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce