ABD'nin Suriye'deki üç opsiyonu
WASHINGTON
DÜN dediğim gibi, bugün ABD’nin Suriye’de İran etkisini dizginlemek için üzerinde çalıştığı politika opsiyonlarını konu edineceğim yazıma son rötuşları yapmak amacıyla kaynaklarımı aradım.
Pentagon’dan konuştuğum kaynaklar, İran bahsi açıldığında tam da o saatlerde kendilerine yeni ulaşan, Afrin’deki Şii milis gücü hareketleri hakkındaki raporu okumaktaydılar.
Önce bana, Pentagon’un bastırmasına rağmen YPG’yi ileride Suriye’deki İran’a bağlı milis gücüyle çatıştırma opsiyonunun Washington’da gerçekçi bulunmadığını söylediler.
Aynı kaynaklar, Washington istihbarat camiasında yapılan değerlendirmeye göre Suriye genelinde İran’ın amaçları doğrultusunda çatışabilecek Şii milis gücünün 125 bin kişiyi aştığını belirttiler.
Pentagon’un planı kabul edilseydi bu güce karşı YPG’nin başarılı olamayacağı da konuşulmuş birimlerde.
Anlayacağınız hem siyasi gelişmeler hem de bu değerlendirme nedeniyle Pentagon’un stratejisi masa üstünde kalmaya mahkûm gibi görünüyor.
Üzerinde çalışılan planlara geçmeden önce bunların birimlerde birer opsiyon olarak sunulduğunu ve henüz Beyaz Saray’ın bunlardan bir tanesini resmi politika haline getirmediğini de unutmayalım.
Washington’daki birimlerde yapılmakta olan bu çalışmaya İsrail’deki birimlerin de aktif katkı yaptığı anlaşılıyor; çünkü İran etkisini dizginleme arayışı temelde İsrail’in güvenliği için yapılmak istenen bir şey.
ESAD DEĞİL, SURİYE DEVLETİ
Birimlerde halen üzerinde düşünülmekte olan opsiyonlar arasında şunlar var:
1- Sınırda güvenlik bölgesi: İsrail’le birlikte Suriye sınırından 20 ile 40 kilometre arasında içeri girilerek bir güvenlik bölgesi oluşturulması üzerinde düşünülüyor.
Amerikalı yetkililer bunun Rusya’yla detaylı olarak tartışılması gerekeceğini söylediler.
2- Rusya etkisi: Putin ile Netanyahu arasında son bir aydır yapılan tüm temasların ve Rus istihbaratının üst düzey yetkililerinin Tel Aviv’de yaptıkları görüşmelerin sonuçlarını değerlendiren Washington, Rusya’nın İsrail’e İran konusunda bir güvence verebileceğini de düşünüyor.
Ancak bu konuda Rusya’ya ne kadar güvenilebileceği, güvenilse dahi Moskova’nın Tahran üzerinde yönlendirme etkisinin bulunup bulunmadığına dair kuşkular var.
Zaten son olarak Ruslar, “İran’ın Suriye’de bulunma hakkının ne kadar yanında durursak aynı zamanda İsrail’in de kendisini savunma hakkının yanında dururuz” açıklaması yaptılar.
3- Suriye Devleti vurgusu: Bu formülü düşünen birimler, bunları anlatırken Esad rejiminden hiç bahsetmiyor, bunun yerine Suriye Devleti diyorlar. Rusya’yla da konuşulan yeni Suriye anayasası taslağında, Suriye Arap Cumhuriyeti yerine Suriye Anayasası ifadesi geçiyor.
Böylece reforme edilecek Suriye Devleti’nde Kürtler ile diğer etnik grupların da etkili yerleri olacağı, demokratik seçim yapıldıktan sonra devlet başkanının değişeceği ve yeni Suriye Devleti’nin İran’dan, kendi topraklarından İsrail’e saldırganlık yapmasını istemeyeceği de düşünülüyor.
Amerikalılar bu sürece Rusya’nın da desteğinin tam olacağını ve orta-uzun vadede bunun yapılabileceğini tahmin ediyorlar.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce