Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

HER yıl 24 Nisan’da Washington’da bir Ermeni tiyatrosu sahneye konulur. Her defasında 1915 olaylarına Başkan’ın “büyük felaket” mi yoksa Ermeni lobilerinin istediği gibi “soykırım” mı diyeceği tartışılır. Bu yılı diğerlerinden daha kritik kılan birkaç boyut vardı:

1- Amerikan Kongresi’nde genelde Türkiye’ye karşı bir hava var. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın korumalarının burada göstericileri dövmesiyle birlikte bu hava iki partiden üyeleri de bir araya getirdi. İki ülkenin Suriye’de karşı karşıya gelmesi, Rahip Brunson’un tutuklanması gibi gelişmeler ve Türkiye’den sürekli Amerika aleyhine ağır lafların söylenmesi de Kongre’deki bu havayı ağırlaştırıyor.

2- Bölgelerinde Ermeni seçmen ağırlığı bulunan Kongre üyeleri, bir süredir bu yıl soykırım tasarısını getirmek için havanın uygun olduğunu söyleyip bunun üzerinde çalışıyordu.

3- Başkan Trump, Obama’nın yapamadıklarını yapmakla övünüyor, bu yüzden Obama soykırım diyemediğinden Trump bu yıl bunu söylemeyi planlıyordu.

4- Tam da 24 Nisan günü Ermenilere yakınlığıyla bilinen Fransa Cumhurbaşkanı Macron da Trump’la baş başa görüştü, onun da bu konuyu gündeme getirmesi bekleniyordu.

Bu faktörler bir arada değerlendirildiğinde o gün Türkiye aleyhine bazı gelişmelerin olmasına neredeyse kesin gözüyle bakılıyordu Washington’da.

PERDE ARKASI

Neyse ki benim endişeyle beklediğim gelişme bu yıl da olmadı ve yukarıda saydığım elverişli ortama rağmen Başkan Trump bu yıl da 1915’i “Büyük felaket” diye anmakla yetindi. Perde arkasında nelerin olduğunu anlamak, Türkiye’nin global dengelerdeki yerini ve bölgedeki olası gelişmeleri kavramak açısından çok önemli.

Amerikan Başkanı Trump ile Fransa Cumhurbaşkanı Macron, bu aşamada Türkiye’yi karşılarına almayı göze alamadılar. Nedeni de şöyle:

1- Washington’daki zirvenin ağırlıkla İran konusuna yoğunlaşacağı düşünülüyordu.

2- Nitekim bu da oldu. Amerika, nükleer anlaşmadan çıkmak istiyor; Fransa ise “Anlaşmanın kapsamını büyütelim, anlaşmayı iyileştirelim” diyerek onu ikna etmeye uğraşıyor.

3- Ancak aldığım bilgilere göre Amerika- Fransa zirvesinde İran konuşulurken konu büyüdü ve bölgeye getirilecek büyük barış konuşulmaya başlandı. Yani Suriye de gündeme geldi. Macron, İran’la nükleer anlaşma iptal edilirse Suriye’de artan İran egemenliğiyle mücadele edilmesi için şartların iyice ortadan kalkacağını söyledi ve Trump’tan Amerikan askerlerini çekme kararını yeniden düşünmesini istedi.

4- Bölgeye bir barışın getirilmesinin ancak İran’ın bir şekilde kontrol edilmesiyle mümkün olabileceğine karar verildi. Nükleer anlaşmadan çıkılmayıp şartları daha da iyileştirilir, İran’la diplomatik ilişkiler koparılmazsa ve Amerikan askerleri hemen çekilmezse bölgede siyasi barış için gereken ön şartların yaratılabileceği konuşuldu.

TÜRKİYE’NİN ÖNEMİ

5- İki lider de bu süreçte Rusya ve Türkiye’nin yardımları olmazsa başarılı olabilmelerinin zor olacağında hemfikir oldular.

6- Şu aşamada Türkiye’yi rahatsız edecek yeni bir gelişme olmamasına dikkat etme konusunda da anlaştılar.

7- Zirve bittikten sonra Trump, Savunma Bakanı Mattis ile bir öğle yemeği yedi ve sonra da 1915 olaylarını yine “Büyük felaket” diye tanımlayan Beyaz Saray açıklaması yapıldı.

Birçok yorumcu, koşulların lehlerine olmasına rağmen bu yıl da istediğini alamayan Ermeni lobisinin bir daha kendisini toparlamasının kolay olmayacağını söylüyor.

Sonuç olarak şu anda ortaya çıkan tablo özetle şöyle:

A- Trump, İran’la nükleer anlaşmayı tamamen iptal etmeyip daha da iyileştirmeye ikna olmuş gibi. Kesin tavrını Angela Merkel ve İngiltere Başbakanı Theresa May ile konuştuktan sonra 12 Mayıs’ta ortaya koyacak.

B- Bölgede İran’ın yıkıcı etkisine karşı Türkiye’den diplomasi kanallarını kullanmak için yardım istemeyi de düşünüyor.

C- Amerikan askerleri Suriye’den hızla çekilmeyecek. Eğer çekilirse bunun İran’ın lehine olacağına karar verildi.

SENATO’DA TÜRKİYE’YE F-35 SATIŞI MANEVRASI

AMERİKAN Senatosu’nda, iki partiden senatörler ortak önergeyle F-35 savaş uçaklarının Türkiye’ye satışını bloke etmek için girişim başlattı. Senatörler James Lankford, Jeanne Shaheeen ve Thom Tillis’in verdiği önerge, Lockheed Martin Şirketi’nin ürettiği F-35’lerin Türkiye’ye gönderilmesini ve ileride Türkiye’nin bunların bakım merkezlerinden biri rolünü üstlenmesini önlemeyi amaçlıyor. Senatörler, bu tavırlarının gerekçesi olarak, Rahip Andrew Craig Brunson’un Türkiye’de hapsedilmesini öne sürüyor.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar