Washington seçimi nasıl izliyor?
YÖNETİMİN Türkiye’yle ilgili birimleri 24 Haziran Pazar günü saat 15.30’dan itibaren seçimin sonucuyla ilgili değerlendirmelerini Trump’ın Özel Kalem Müdürü John Kelly’nin önüne yollayacaklar.
O da bunları Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’a verecek.
Bolton da ertesi günün sabahı CIA Başkanı Gina Haspel’in günlük brifinginde seçimin sonucuyla ilgili Türkiye analizini dinledikten sonra Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile görüşecek.
Elindeki tüm raporları bir araya getirip sonucu özetleyen en fazla iki sayfalık raporunu Trump’ın önüne koyacak. (Trump daha uzun raporları okumuyor; bu yüzden kısa raporlar yazılması Özel Kalem Müdürü John Kelly tarafından kural haline getirildi. Raporların daha uzun olması gerektiği durumlarda da görsel malzeme kullanılıyor.)
SİMÜLASYONLAR YAPILIYOR
Tüm bu sürecin sorun yaşanmadan ilerleyebilmesi için Türkiye’yle ilgili birilerinin sonucun alındığı o Washington akşamüstüsü için hazırlıklı olması gerekiyor.
İşte bu nedenle bu birimlerde şu anda çeşitli muhtemel oy rakamları temel alınarak olası sonuç simülasyonları yapılıyor.
Her bir sonuç için ayrı bir analizin çatısı çıkarılıyor.
Asıl sonuçlar alındığında hangisi tutarsa o analiz güncellenerek kısa sürede o gün akşamüstü ortaya çıkarılacak.
TAVIRLARI NE?
Sanki talimat almışlar gibi yönetimin ilgili birimlerinden kimin veya hangi partinin kazanmasını istedikleri hakkında, “off the record” da olsa bir beyan alamıyorsunuz.
Neyi tercih ettiklerini söylememelerine rağmen neyi istemedikleri zaten uzun zamandır belli olduğundan bunu net olarak ifade edebiliyorlar.
Bu da resmi bir tavır olarak ortaya konulmuyor, sadece özel görüşmelerinde analizin arasında söyleyip geçiştiriyorlar.
DİKKATİMİ ÇEKEN ANALİZ
Bu birimlerde, gerek elçilikten gelen bilgiler gerekse kendilerinin direkt haber kaynaklarından aldıkları doğrultusunda seçim süreci konusunda hayli detaya inildiğini anlıyorum.
Örneğin, seçim kampanyası sürecinde köprü ve diğer altyapı yatırımları hakkında söylenenler üzerine burada yapılan değişik yorumlar dikkatimi çekti.
Buradaki birimlerde, muhalefetin bu yatırımların gerçek anlamını tam kavrayamadıkları düşüncesi dile getiriliyor.
Onlara göre Erdoğan’ın bu tür yatırımlara öncelik vermesi, Türkiye’nin dış politikasının geleceğine yönelik çok farklı bir strateji ortaya koyuyor.
Buradaki yoruma göre “Kanal İstanbul” ve “üçüncü köprü” gibi yatırımlar Erdoğan’ın kısa süre içinde İpek Yolu projesi çerçevesinde Çin’le büyük bir eko/stratejik işbirliğine gitme stratejisini ortaya koyuyor.
Buradaki uzmanlar bu projede Rusya’nın da aktif biçimde yer alacağını ve global düzeyde Avrasya merkezli, Amerika’ya karşı yeni, güçlü bir ortaklığın temelinin atılacağını düşünüyor ve Türkiye’yi de bu çerçevede anlayıp konumlandırmak gerekeceğini söylüyorlar.
Dolayısıyla yaklaşan seçim, bu ortaklık olasılığı ihtimalini en aza indiren formül hangisi olur çerçevesinde de değerlendiriliyor.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce