ABD'nin yönlendirdiği kadın başkanlığındaki Kürt heyeti, Esad ile ne konuşuyor
YPG’nin temsilcisi olarak Washington’da görevliyken Trump Yönetimi ile çok iyi ilişkiler kurmuş olan, sıkça Beyaz Saray’da görülen İlham Ahmed başkanlığındaki Kürt heyeti, Esad rejimi ile kuzey Suriye’nin durumunu konuşuyor.
Bugün Türkiye, Astana süreci bağlamında Rusya ve İran ile Suriye barış planını görüşeceğinden, bu gizli götürülen temasların da iyi bilinmesi ve nelerin konuşulduğunun anlaşılması gerekiyor.
Trump-Putin arasındaki Helsinki zirvesinden sonra unsurları ortaya çıkmaya başlayan Suriye anlaşmasının kapsamlı bir analizini ben ‘Büyük Suriye Anlaşması’ başlığı altında bu köşede daha önce yapmıştm.
- Büyük Suriye Anlaşması -O anlaşma çerçevesinde Rusya ile ABD, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlere 'Siz bundan sonra, Rusya ve Esad rejimi ile koordineli çalışacaksınız' denilmesine karar verilmişti. Bunun hakkında resmi bir açıklama yapılmadı ama sızan bilgiler bu yöndeydi.
Bunun anlamı, ABD’nin Esad rejiminin devamına onay vermesi ve ayrıca Kürtlere, Suriye merkezi yapısından kopmayacak şekilde bir otonomi verilmesi yolundaki Rusya planına da ABD’nin onay vermesi demek oluyordu.
Tamamen ABD’nin yönlendirmesi altında olan YPG’li İlham Ahmed’in Esad rejimi ile sürdürdüğü görüşmeleri de bu çerçeve içinde ele alıp anlamak gerekiyor.
Açıkçası Kürtler, Suriye’nin kuzeyinde bir otonom yapının geleceğinin nasıl olacağını Esad rejimi ile konuşmaya başladılar, bunun adımları atılıyor. Kürtler rejim ile işbirliğinin yol hartasını çıkarıyorlar. Bu arada Tabka Barajı'nın onarılması gibi işlerde de rejim ile işbirliğine gidiyorlar.
Washington’daki kaynaklar, heyetin Esad rejimi ile ayrıca İdlib’i de konuştuğunu belirtiyorlar.
Rusya’nın temelde kendisine ait olan Suriye barış planına ABD’yi nasıl ikna ettiğinin arka planını biraz sonra anlatacağım ama bugün Soçi’de yapılacak toplantının Türkiye açısından neden çok önemli olduğunu bir defa daha vurgulamak istedim. Suriye’nin barışı ve geleceğinin konuşulmaya başladığı bugünlerde Türkiye, aralarında bir anlaşma olan hem Rusya hem de ABD ile zorlu görüşmeler yapmak zorunda kalacak gibi gözüküyor.
Perde arkasında olanlar
Rusya’nın ABD'ye Kuzey Irak modeli diye sunduğu bu Suriye planı, Putin’in meşhur Ortadoğu uzmanı danışmanı Vitaly Naumkin tarafından hazırlandı.
Geçtiğimiz şubat ayında Mike Pompeo henüz daha CIA başkanıyken gizli bir devlet operasyonu düzenledi. Ve Amerika’ya girmeleri yasak olan Rusya’nın istihbarat servislerinin başındaki isimlerini gizlice Washington’a getirtti. KGB’nin yerine geçmiş olan SVR’nin, iç istihbarat örgütü FSB’nin ve askeri istihbaratın başındaki isimler Washington’a geldiler. CIA merkezinde yapılan toplantıda bu üçü, o zamanlar oluşturulmakta olan büyük Suriye planını Pompeo ile konuştular.
Bu konu ana medyada hiç yazılmadı. Ortaya da çıkmayacaktı ama Senato’daki Demokratların lideri, 'Ülkeye girmesi yasak olan bu isimler neden geldiler' diye sorunca, devlet bir açıklama yapmak zorunda kaldı. Medya yine de bu işin üstüne gitmedi. Diyebilirim ki, Washington’da bir tek ben bunun önemini defalarca anlattım.
Üçünün ülkelerine dönmesinden bir hafta sonra, bu defa da planın mimarı olan Vitaly Naumkin Washington’a geldi. Amerikan medyası bunu da görmedi.
Georgetown Üniversitesi'nin 'Foreign Service' bölümü 27 Şubat’ta sadece özel davetle girilen yemekli bir konuşma düzenlemişti ve Naumkin orada Washington’un dış politika ve ulusal güvenlik elitlerine Suriye planını anlatacaktı. Nitekim o gece Naumkin detayları yeni ortaya çıkmakta olan ve benim de daha önce yazmış olduğum planı açıkladı.
O ülkesine döner dönmez Pomeo’dan brifing almış olan Trump, Putin’i aradı ve bu planın ve nasıl uygulanacağını uzun uzun konuştular. Yani Helsinki’nin temeli şubat ayında atılmıştı
Anlayacağınız bugünlere böyle gelindi ve şu anda Türkiye açısından son derece önemli olan bir aşamadayız.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce