14 senatörden ABD Hazinesi'ne mektup
Dün yazımda Amerikan Yönetimi’nin her biriminden Kanal İstanbul projesine neredeyse tek bir merkezden yazılmış gibi aynı laflarla tepki verilmesinin temelinde ne olduğunu irdelemiş ve bunun yönetimin bu projenin aslında çok önemli bir jeostratejik yatırım olduğu tespitini yapmış olmasının ve yönetimde Türkiye’nin Çin ile işbirliği yapması ihtimalinden duyulan korkunun yattığını yazmıştım.
Bugün ise halen ABD medyasına yansımamış olan bir karşı tepkiyi anlatacağım.
14 Senatör, ABD Hazine Bakanı Steven Mnuchin ile Dışişleri Bakanı Pompeo’ya gönderdikleri bir mektup kaleme aldılar.
Bir kopyası elimde bulunan bu mektupta özetle şunlar söyleniyor;
- Çin ‘Bir yol bir kuşak’ adını verdiği global projesi bağlamında birçok ülkeyle ekonomik anlaşmalar yapıyor.
- Bu proje temelinde global düzeyde Amerika’nın hegemonik gücüne karşı bir tavır sergilemektedir. Nihai amacı ABD’nin global gücünü azaltmaktır
- Bu yüzden proje oluşmaktayken yapılan bu ekonomik anlaşmaların ve bazı projelere yatırımlar ‘predatory investment’ olarak tanımlanıp bunları kabul eden ülkelere karşı önlemler getirilmelidir.
(Predatory investment’in tam çevirisi, ‘vahşi, yırtıcı yatırım’ olabilir ama bu anlamı tam vermiyor. Stratejik açıdan saldırgan yatırım da diyebiliriz. Senatörler bunu Amerika açısından kötü niyetli yatırımlar olarak görüyorlar.)
- Senatörlerin amacı bu tür Çin yatırımlarını kabul eden ülkelere karşı Amerikan Hazinesi’ni harekete geçirmek. Akıllarına gelen ilk tedbir olarak mektuplarında ABD’nin bu ülkelerin IMF ile ilerde anlaşmalar yapmasının önlenmesi fikrini ortaya atıyorlar.
- Fakat Kongre’yi iyi takip eden kaynaklar senatörlerin sadece bu tedbirle yetinilmemesini istedikleri ve Hazine’ye bu ülkelere ek yaptırım uygulatmak gibi bir amaçları da bulunduğunu söylüyorlar.
- Kongre mantığının nasıl çalıştığını ve bunun ucunun ilerde Türkiye’ye nasıl dokunabileceğini görüyorsunuz umarım.
- Eğer Türkiye altyapı yatırımlarıyla ve özellikle Kanal İstanbul projesiyle Çin’in ‘Bir kuşak bir yol’ projesi içinde yer alırsa, ABD’nin buna sert tepki vermesi ihtimali olabilecek.
Sadece bu gelişme bile dün anlattığım Kanal İstanbul projesine birimlerde var olan ortak tepkinin tespitinin ne kadar da doğru olduğunu gösteriyor.
Amerika her biriminde, her düzeyde Türkiye’nin ortaya koyduğu yeni jeostratejik ufuktan ve gelişmelerden ürküyor ve bunun kendi global egemeliğine güçlü bir karşı çıkış olduğunu anlamış durumda, bu nedenle de tepki veriyor.
Bankerler toplantısında
Ben aslında bilmiyordum, Wyoming eyaletinin turistik kasabası Jacksonhole’da bir banker toplantısı varmış . O alemde çok önem verilen bir toplantı bu. ABD Merkez Bankası başkanı da katılıyormuş. Ben önemli bir ekonomistten bir demeç almanın peşindeydim. Peşinde olduğum uzman bu toplantıya katılıdığı için haberdar oldum gelişmeden.
Sonra orada nelerin konuşulmakta olduğunu takip etmeye de çalıştım.
Toplantıya katılanlar kendi aralarında yaptıkları yan görüşmelerde (sideline meetings) Türkiye’nin son ekonomik gelişmelere tepkisiyle farklı bir model denediğini, bunun ise global finans çevreleri açısından iyi takip edilmesi gerektiğini ve Türkiye’nin bu yeni modelinin tutması durumunda, bunun yerleşik finans düzenine temelli bir karşı çıkış modeli oluşturabileceğini söylüyorlarmış. Bu yüzden tüm gelişmekte olan ülke piyasalarının nefeslerini tıutmuş, bir şekilde Türkiye’yi izledikleri de konuşuluyormuş.
Benzer sorunlar ile kaşılaşan Arjantin gibi ülkeler ne yaptı, faizleri yükseltip IMF ile anlamaya gitti. Yani yazılı kurallara uygun davrandı. Türkiye ise hem faiz artışına, hem de IMF ile anlaşmaya karşı çıkıyor, bu da yerleşik düzenin savunucuları açısından kabul edilebilir bir şey değil. Bundan korkuyorlar da. Çünkü Türkiye’nin bu tavrının, hegemonik dünya düzenini bir sorgulama olduğunun da farkındalar.
Yani Türkiye, Kanal İstanbul gibi jeostratejik yatırımlarıyla ve ekonomik krize verdiği özgün yeni tepki modeliyle global düzenin yerleşik yapısını her düzeyinde ciddi sorgulamaya ve kendisi bir model ortaya koymaya girişmiş durumda.
Washington’da bunun en azından çok yakından takip edilmekte olduğunu söyleyebilirim.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce