G-20 zirvesinin en prestijli ülkesi
Türkiye’ye döviz kurları üzerinden dış güçler ve içerideki işbirlikçileriyle kurulan komplo ülkemizi G-20 grubundan, global etkinlikten dışlamak için yapılmıştı.
Ancak vatanseverlik ortak paydasında buluşan Türk milletinin gücünü arkasına alan Başkan Erdoğan bu saldırıyı püskürttü.
Sadece püskürtmekle kalmadı son birkaç gündür Arjantin’de gördüğümüz gibi Türkiye komplo ile dışlanmaya çalışıldığı G-20 zirvesinin en prestijli, en düzgün duruş sergileyen ülkesi olarak da görüldü.
Aslında bu toplantı çok kırılgan bir global düzen koşulları altında başladı.
Diplomatik incelikler hiç bir zaman elden bırakılmadı ama hemen her ülkenin birbiriyle kırılma noktasına hızla yaklaşmakta olan sorunları vardı.
Bu toplantının, makul düşünceleri otaya koyacak, sorunları sakin tartışma yörüngesine kaydıracak bir akil oyuncuya ihtiyacı vardı.
Toplantı bittikten sonra görüldü ki bunu Başkan Erdoğan gerçekleştirmiş.
Başkan Erdoğan katıldığı, ana konuşmacı olduğu her büyük oturumda ve yaptığı her ikili görüşmede makul olanın ve çözümler üretici yaklaşımları sergilemiş ve bir çok konuda konuşmaların önünün açılmasına yardımcı olmuş.
SERT DURUŞ GEREKTİĞİNDE BİLE
Türkiye’nin en tavizsiz olduğu Fırat’ın doğusu ve Doğu Akdeniz konularında bile Başkan Erdoğan makul ve adil çözüm yollarının aranması yollarını açık tutmuş.
Hangi konuyu alırsanız alın global ticaret, mülteci sorunları sürdürülebilir adil kalkınma, Kaşıkçı olayı, terörle mücadele hangi konu gündemde olursa olsun elinde çok iyi dosyalar bulunan ve konulara çok hazırlanmış olan Başkan Erdoğan zirvenin akil lideri konumunda olmuş.
Ulusal güvenliğimiz açısından biraz sert çıkılması gereken konularda bile Başkan Erdoğan tavrını uluslararası diplomasiyi ve hukuku göz ardı etmeden hep makul ve bilge tavırla anlatmış.
Washington’dan uzun zamandır bu kadar coşkulu ve mutlu bir yazı yazamıyordum. Bugün bunu yapmak imkanını bana verdiği için, bu zirve için çok emek vermiş ve yorulmuş olan Başkan Erdoğan ve adamlarına çok çok müteşekkirim.
Şimdi doğal olarak sen bu yazıyı milliyetçi duygularla yazıyorsun değerlendirmen de objektif değil diye düşünenleriniz olacaktır.
Evet bu duygularım da var, evet vatan sevgisiyle de yazıyorum bunları ama bir de şu da var;
Washington’da Türkiye’nin önemini bilen ve Türkiye ile Amerika’nın ilişkisinin iyi olmasını isteyen ve bunun Amerika’nın ulusal güvenliği açısından gerekli olduğunu söyleyen insanlar da var. Bunların çoğu yıllardır Türkiye’yi takip ediyorlar. Çoğunu yaklaşık 30 yıldır tanırım.
Açıkça söyleyeyim ABD çıkarları gerektiğinde Türkiye aleyhine tavırlar alanları da olmuştur aralarında.
Ama onlar bile G-20 toplantısı hakkında değerlendirme yaparken Türkiye hakkında bu yazıda yazdığım gibi konuşuyorlar.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce