Melez bir yazarın seçim sonrasında düşünceleri
Ben hayatımın olgunluk döneminde farklılıklardan güçlü bir sinerji doğacağına inanan melez karakterli bir insan olmaya çalıştım.
Tehlike potansiyeli büyük kutuplaşmaların yoğunlaştığı dönemlerde melez tavırların uzlaştırıcı önemine daima inandım.
Bu tavrım nedeniyle yeni kurulmuş olan AK Parti'ye, medyada hemen her yayın, o zaman çalışmakta olduğum da dahil, buna karşıyken devletin düzen koyucuları da aktif düşmanlık yaparken ilk seçimine hazırlanmakta olan bu partiye destek veren yazımı Hürriyet Gazetesi’nde 11 Ağustos 2002 tarihinde yazdım.
Toplumda dindarlar ile laikler arasında karşıtlığı körükleyenler yoğunlaştığında da Atatürkçü bir seküler olarak dindarlarla diyalog yollarını onlarla sinerji yaratma biçimlerini arayan yazılar yazdım, hayatımı da ona göre yaşamaya çalıştım.
BU TAVIR BUGÜN GEREKİYOR
İşte bu yüzden melez karakterim son günlerde hayli tedirgin.
Seçim sonuçlarının sayımı sürerken bazılarının yine karşıtlıkları körüklemeye çalıştığını görüyorum. Bunun hem AK Parti hem de CHP açısından son derece yanlış sonuçlara varacağını görüyorum.
Ama bazıları kısa vadeli çıkarları açısından ülkenin geleceğini karartmaya kararlı olmalılar ki kutuplaştırıcı çabalarını hiç kesmeye niyetli değil gibi gözüküyorlar.
Tehlikeli gerginliği azaltmak için melez tavırlar alıp bir şeyler söylemenin gerektiğini biliyorum ama açıkçası bu ortamda her tarafı sakinleştirecek makul neler denilebilir bilmiyorum.
Üstelik diyebileceğim makul lafları hem AK Partilisinin hem de CHP'lisinin de hemen kabul edeceğine de eminim ama kabul etseler de ondan sonra bunu davranışlarına net yansıtamıyorlar.
KAFAMDAKİ HAYATA DAİR KARELER
Ülkesinde huzur barış isteyen her Türk vatandaşının da benim gibi hissettiğine eminim.
Seçim döneminde aklımda kalan hayata dair bazı kareler de bunun böyle olduğunu gösteriyordu bana.
1- Cumhurbaşkanı Erdoğan kampanya döneminde bir çok konuşma yaptı. Ama benim aklımda özellikle kalanı, beni hayli etkileyeni Habertürk-Show TV ortak yayınına çıkan tavrıydı Erdoğan’ın. O yayında konuşmasını dinlerken aklıma gelen tanım ’Sakin Güç’ kavramıydı. Sorulan her soruya sakin yumuşak bir tavırla cevap veriyordu. Cevabının içeriği sert olsa da bunu sakin bir tavırla anlatıyordu.
2- Bu yumuşaklığı, sakin gücü çok özlemiş olduğum kesindi. Toplumun da böyle olduğu seçim sonucunda görüldü. İstanbul’da ön plana çıkan adaylara bir bakın ne demek istediğimi anlayacaksınız. Ekrem İmamoğlu’nun da Binali Yıldırım'ın da farklılıklara hoşgörüyle bakan, onlardan yeni sinerjiler çıkarmaya çalışan insanlar olduklarını görüyorum ve bu yüzden İstanbullular gibi onları seviyorum. İkisi de şimdi sonuçlar kesinleştikten sonra birbirlerini arayıp konuşacaklar.
O TENTENİN ALTI ANADOLU'DUR
3- Melez bir yazarın hayatta en çok özlediği kendisinden farklı insanlarla konuşmayı becerenlerin çoğunlukta olduğu bir ülkede yaşayabilmektir. Bu bağlamda yeniden sayım süreci sürerken bir haber kanalında gördüğüm görüntü beni özellikle etkilemişti.
Sandıklardan çıkmış olan oylar bir okula toplanmış kapısına kilit vurulmuş. Dışarıya da bir tente kurulmuş ve nöbet bekleyenlerin biraz rahat olması için çay servisi filan oluşturulmuş. İçeride AK Partililer ile CHP’liler birlikte oturmuş sohbetler ediyorlar, çaylar içiliyor. Sertlik, kavga katiyen yok. Sadece sohbet var nöbet boyunca. Üstelik bunların iki taraftan da sayımlarda nöbet tutacak kadar militan tavırlı insanlardan oluşması gerekiyor. Onlar böyle olursa siz toplumun genelini düşünün herkes aslında artık sakinlik ve huzur arayışı içinde.
Anadolu'nun kültürü de benim melezleşme dediğim, yani farklıklardan yeni güç çıkarmaya yatkın bir kültürdür. Yani aslında bu tavrın bizim genlerimizde bulunması gerekiyor.
Ülkemiz şu anda sıkıntılı bir dönemden geçiyor. Aslında seçim sonucuyla filan harcayacak zamanımız yok dış tehditler o kadar fazla ki herkes işine bakmalı bir an önce.
Ama galiba bazı süreçlerin ilk önce yaşanması gerekiyor.
Bunlar da geçecek ondan sonra Türkiye’nin tümünün İstanbul’dan başlayarak mecburen melezleşeceği bir döneme gireceğiz inşallah. Bu yeni dönem hem CHP hem de AK Parti için hayırlı ve güzel olacak.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce