Peki abi madem durum böyle o zaman haklısın!
Kilosuna zaten takıntılı olan Ertuğrul Özkök’ün bir de dar omuzlarına takarak hayatını kendisine zehir etmesine dair yazdığım yazıdan sonra ondan şöyle bir mesaj aldım.
Çoğumuzun ruh hali berbat olduğundan hepimiz en azından kendimizi daha iyi anlamak için bu ülkede biraz da amatör psikiyatrist de olmamız lazım.
Bu yüzden gönderdiği mesajı hepinizin direkt değerlendirmenize sunuyorum:
"Dar omuz meselesi önemli. Sen gençliğinde hiç beğendiğin kızların dikkatini çekmek için Beatles saçları uzatırken İzmir kızlarının 19 Mayıs’ta geniş omuzlarıyla kule yapan Harbiyeli oğlanlara gitmesini seyretmenin ne olduğunu biliyor musun?"
***
Evet gelen mesaj bu kadardı. Kısa ama geniş bir psikiyatrik inceleme yapmak için yetip de artacak kadardı.
İlk okuduğumda az daha ağlıyordum yani bayağı hüzünlü geldi bana. "Onun çektiklerini kimse çekmemiştir bu hayatta" diye filan düşündüm ama sonra kendimi toparladım..
***
İlk tepkim "Hayır bunun ne olduğunu bilmiyorum" oldu.
Ancak bir kötü niyetli psikiyatristin hastanın "Geniş omuzlarıyla kule yapan Harbiyeli oğlanlar" cümlesinden çıkaracağı birçok enteresan sonuç olabileceğini de biliyorum.
Hepimizin ergenliğinde bu tür fantezilerimiz olmuştur demek isterdim, ama olmadı.
Varsa da benim buna diyeceğim bir şey yok. Özkök’ün sonraki yaşamını çok iyi bildiğimden, bunun sadece o günlük bir 'Freudyen sürçme' olduğunu biliyorum.
***
Şimdi bir şeyin bilmem farkında mısınız.
Adam sonradan gelecek narsist patlamalarının işaretini daha o yaşındayken veriyormuş.
Düşünsenize bir tarafta kule yapan ‘geniş omuzlu Harbiyeli çocuklar varken, Özkök dar omuzlu ve Beatles saçlı olduğu halde onlara bakmanın yerine kızların kendisine bakmasının gerektiğini düşünebiliyor.
Bu, aşırı narsizimle birlikte gelen aşırı kendine güven patlamasıdır.
Ben onun yerinde olsaydım bunu 60 yıl kadar süren ve bugüne kadar gelmiş bir takıntı haline getirmek yerine o gün harekete geçer ve o sahada var olması gereken skor lehvasını, araya torpil koyarak, kendisine tahsis edilmesini sağlardım.
***
O günlerde parasızdı, o panoyu almak için torpil gerekebilirdi. Bugün olsa stadı satın alır istediğini yapardı.
Levhayı aldığındaysa o günkü testosteron düzeyini levhada ilan ettirirdim ve altına da "Bu düzey şuradaki dar omuzlu Beatles saçlı ergendedir" diye de yazdırırdım.
Bunun kızlar açısından kule yapmakta olan oğlanlardan çok daha ilginç bulunacağına eminim. Onları izlemek yerine bunu görünce Ertuğrul Özkök’ün üzerinde bir kızlar kulesi kurulacağına da adım gibi eminim.
***
Şimdiki testosteron düzeyini üzerine giydiği tişörtün üstüne yazdırdığı için biliyoruz. 70’li yaşlarda bu düzeyi olabilen bir insanın o yaşlarda ki testosteron düzeyinin dudak uçuklatacak bir düzey olduğuna da eminim ben. Bu da kızların dikkatini çekmeyecekse başka neyin onların dikkatini çekebileceğini de bilmiyorum.
***
Ya açıkça ben şu ‘geniş omuzlarıyla kule yapan Harbiyeli oğlanlar’ cümlesine iyice takmış durumdayım.
Aslında bunun hakkında yorum yapmak istiyorum da ama kendimi tutamayıp ya abartırsam diye korktuğumdan kendimi tutuyorum bunu da bilin.
***
Abi, ya o dönemde dünyadaki tüm erkekler Beatles saçı ile geziyordu. Sende bu saç var diye bunun bir ayrıcalık oluşturacağını nasıl düşünebildin yahu.
Kendi yaptığı her şeyin özel olarak kabul edilmesini istiyor gibi.
Ben de Beatles saçı bırakmıştım. Babam "Orangutana benzedin" demişti ve hatta bir gece dans pistine twist yapmak için bile çıktım. Dansımın şahaneliğini gören kızların dikkatini çekeceğimi sanıyordum.
Dansım bittiğinde kızların neredeyse tamamının ya başka dans pistlerine gittiklerini ya da odalarına sevişmek için çekildiklerini gördüm.
Bende itici, kızları bulunduğum yeri terk etmeye iten bir yan vardı bu özeliğimi o gün keşfetmiştim. Karım Rana "Bana da böyle bir duygu gelmişti ama nedense gitmedim işte" diye hala söyler.
Ben kendi hakkımdaki gerçeği erken keşfettim Özkök hala daha ısrarlı.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce