Trafik hutbesi
Duymuşsunuzdur, bayram trafiği başlamadan bir gece önce Diyanet İşleri bir trafik hutbesi okutmuştu.
Bu yüzden dönüş trafiği öncesinde de inşallah bu tekrarlanmamıştır diyorum.
Çünkü ilkinde ertesi gün olan trafik kazalarında 12 ölü ve 85 yaralıydı bilanço. Alıştığımızdan düşüktü sayı ama yine de bayağıydı.
Hutbe ile kazalar arasında bir illiyet bağlantısının ille de olduğu iddiasında değilim tabii ki sadece iyi ve tutarlı bir deist olarak Diyanet'in güvenilirliğine zarar gelmesin istiyorum.
Eğer aranızda, "Yeni bir hutbe varsa sen de mutlaka duymuşundur" diye düşünenler olabilir. Bunca yıldır, bu kadar yazıda kendimi anlattıktan sonra bunu hala düşünebilenler varsa, okuyucu ile aramda inanılmaz bir iletişim kopukluğu var demektir.
Size belki hayal kırıklığı olacak bu ama ben "Ne zaman hutbe okunacak, aman kaçırmayayım bunu, iki elim kanda da olsa mutlaka dinlemeliyim" diye bir hayat yaşayan birisi değilim.
Hatta hutbe dinlememek için aktif gayret gösterdiğim bile söylenebilir.
Bu yüzden yeni trafik hutbesi okundaysa bile bunu kaçırmış olmam ihtimali büyük.
***
Konuyu bütün bunlara rağmen açmamın nedeni, söz konusu trafik meselesi olduğunda hutbenin işe yaramayacağından emin olmamdır. Bizim millet direksiyonun başına oturduğunda bir duygu, illa da bir vukuat çıkarma arzusu patlaması yaşıyor görünümü içinde. Belki bunun nedeni küçüklükte yaşanan travmalar veya baskı altına alınmış cinsel arzulardır. Veya nedeni YSK bile olabilir. Ama bir şeylerin yanlış olduğu kesin ve bunun nedenini trafik polisi çözecek durumda hiç değil.
Bu nedenle sevimli, cana yakın içişleri bakanımız ne kadar gayret ederse etsin, sahaya isterse milyon trafik polisi sürsün, isterse trafik için olağanüstü hal ilan ettirsin bu işin çözümü onlarda değil.
Eğer kazaları önlemek için illa da sahaya insan sürülecekse onların mesleği trafik polisliği değil psikiyatrist olmalılar.
Çünkü ortada ciddi tedaviyi gerektiren bir durum olduğu aşikar.
***
Bunu kişisel gözlemlerimle çözümlemiş durumdayım.
Şimdi biliyorsunuz içişleri bakanımız bir süre önce karşıdan karşıya geçmeye çalışan bir yaya görüldüğünde sürücülerin durmaları gerektiğini söyledi.
Kendisi halkın içinden gelmesine rağmen nasıl olup da halkı bu kadar az tanıyor bunu anlamak da mümkün değil. Ben halkı yeni yeni görmeye başladım ben bile bunun imkansız bir gayret olduğunu biliyorum.
Şöyle anlatayım meseleyi; bir aya yakın İstanbul’dayım.
Karşıdan karşıya geçmeye çalışırken önde duran arabayı sağlayarak yürümeye çalışan araba tarafından ezilmekten bir ay içinde tam 28 kez ölümden döndüm.
Diğer ikisinde ise öndeki nazik sürücü arkadakini sağlayıp yürümesin diye hafif sağa kırıp onun önün kestiğinden kurtuldum.
Bunu yapmasaydı arkadaki beni çiğnemeye kesin kararlıydı.
Neresinden bakarsanız bakın bu bir davranış bozukluğudur ve polisle çözülmez.
***
Beni bırakın ben karşıdan karşıya geçmeye çalışmakta olan tekerlekli iskemledeki bir vatandaşın üstüne arabasını sürenleri bile gördüm.
Bunu Türkiye’de olan her türlü tuhaf olayı görebileceğiniz Show TV haber önü programında izledim. Haber önü programı çok zengin içerikli çünkü memlekette tuhaf olmayan bir şey neredeyse yok gibi.
Yeri gelmişken ben mizah yazmaya başladığımdan bu yana en favori haber programım Show TV’nin haber önü oldu. Çünkü oradan verilen haberleri aynen alıp yazabilirsiniz onlara ayrıca bir mizah vurgusu yapmanız gerekmiyor. Bu o kadar komik ve sorunlu bir ülkeyiz, anlayın vahim durumu.
****
Muasır medeniyetlerin üstüne çıkacağız ya yakında üstüne çıkacağımız ve çıktığımızda da büyük ihtimale onlarla birlikte çökeceğimiz bazı medeni ülkelerde sürücüler yayaya yol veriyorlar.
Bu onların çok daha insani, çok daha düşünceli olduğundan kaynaklanmıyor.
Hayır büyük ihtimalle onların çoğu da ayının teki.
Ancak oralarda yayaya yol vermediğinde insandan öyle bir ceza alıyorlar ki ev ödemelerini bile aksatıp evinden bile olanlar var.
ABD’nin bazı eyaletlerinde sadece bu hatayı yaptı diye vurulup öldürülmüş sürücüler bile olduğuna eminim ben.
***
Bunları yazdım diye yayaların üstüne arabasını sürenlerin vurulmasını istediğimi sanmayın. Haşa bu burada bir kere başlarsa millet birbirini zevk olsun diye durup dururken vurmaya da başlayabilir. Ama ben bu konuda idamın geri getirilmesinden yanayım.
Evet trafik canavarını bu ülkede idam cezasından başka bir şey çözemez.
Yayaya yol vermeyenlere 488 lira ceza getirmişler.
Baştan neden 500 lira değil insan bunu merak ediyor. 12 lira indirime ne gerek vardı Allah aşkına. İki 70’lik rakı bedeli olsun mu diye düşündüler acaba.
***
Bir trafik cezası olarak idamı getirirsek belki başta Almanya olmak üzere bazı demokrasi fazlası olan ve yakında onların üstüne çıkacağımız ülkelerden itirazlar filan da gelebilir. Ama merak etmeyin onlarda da durum çok parlak değil, vereceğimiz cevap bol.
Alın Almanya’yı bizde kurallara uymamanın getirdiği trafik sorunları var, onlarda da kurallara abartılı uymanın getirdiği felaketler bulunuyor.
Almanya'nın herhangi bir şehrinde geniş bir caddede bana yeşil ışık yanıyor diye karşıya geçmeye başlarsanız ve eğer siz yarı yoldayken ışık değişirse ölmeniz kesindir.
Çünkü oradaki sürücülere kırmızı ışık yeşile döndüğünde hemen süreceksin diye öğretilmiştir. Ve bunun dışına çıkamazlar, sürdüklerinde önlerinde yaya varsa da bunu görmezler çünkü o anda yasalara uymanın ancak bir Almana verebileceği büyük hazzı yaşamaktadırlar. Nazizmin doğuş nedeni budur ayrıca.
***
Ha bir de millet arabasıyla değil uçakla seyahat etsin diye bir sürü havalimanı da yapıldı. Ancak bu havalimanı memleketteki trafik felaketinin yüzde yüzünü yaratan İstanbul'da olunca bu çözüm de tabii ki tutmadı.
Çünkü yeni havalimanından bir yerlere uçmak isteyenler uçağa ulaşmak için ülkede olabilecek her türlü trafik sıkışıklığında olacaktan bile daha uzun zaman harcayacağını bildiğinden arabasına atlayıp gidiyor
***
Bu yüzden korkmayın cezaları getirin birkaç adam sallandırılırsa önümüzdeki bayram tatilinde trafik hutbesine filan da gerek kalmayacaktır. Birkaç adam sallandırma heveslileri de tatmin olur, bir taşla iki kuş vurulur.
Bu mütevazı önerimi inşallah otoriteler göz önüne alıp uygularlar.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce