Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Freudyen terapistle acilen bir dizi terapi seansı geçirmesi gerektiğini düşündüğüm Oray Eğin özetle "Keşke 24 Haziran'a kadar yazmasa" dediğim yazımın yayınlanmasında iki saat sonra inat eder gibi yazı yayınladı.

Terapistin Freudyen olması gerekiyor çünkü onun bilinçaltı kolay tamir edilemeyecek düzeyde çalkantılı. Terapistin bile onun bilinçaltına girdiğinde çıldırabileceği bir vahim durum var ortada.

Bizim mahallenin neredeyse eline doğmuş olan Oray bu mahalleden nefret ediyor bu her yönüyle belli. Sinirini bizlerden çıkarsa iyi de, o sinirini Ekrem İmamoğlu’ndan çıkarmaya başladı bir süredir. Türkiye’de sinir çıkarılacak, kızılacak başka hiç bir insan kalmamış gibi o İmamoğlu’yla uğraşıyordu.

Aradan sonraki ilk yazısı yayınlamadan önce bana mesaj da attı ve yeni yazının da İmamoğlu ile ilgili olduğunu söyledi.

"Bu şimdi mutlaka yanlış anlaşılan ve yalan söylemlerin hedefi yapılan VIP meselesini ele alır, benim tanıdığım Oray bu fırsatı katiyen kaçırmaz" diye düşünmüştüm.

Ama neyse ki Uğur Dündar ile yaptığı konuşmadan oluşan oldukça zararsız bir yazısı vardı yayında.

***

"Bu ortamda gazetecilik yapmak mümkün değil" demiş Uğur abi. Bu yeni bir şey değil uzunca bir süredir durum böyle. Sadece bu yüzden ben mesleğim sorulduğunda "Gazeteciyim" demeyi çoktan bıraktım. 'Hiçbir şey’ konusunda komik aforizmalar yazan bir yazar olarak tanıtıyorum kendimi.

Türkiye’de bu cevabı herkes bir defada anlıyor. Ancak bir defasında Amerikan vize kontrol noktasında bu cevabım nedeniyle başım hayli belaya da giriyordu. Benim mesleğim adama verilen cevap anahtarları listesinde hiç bir kategoriye uymuyordu Nedense, adamcağız "Şuna gazeteciyim diye cevap ver de gir içeri, git" filan da dedi ama ben bunu reddettim. Kendim için temelde anlamsız olan ama Türkiye'deki koşuluma tam da uyan bu tanımdan hemen vazgeçecek değildim. Mesele bu inadım yüzünden hayli büyüdü. Görevli tam da FBI ve diğer bağlantılı kuruluşları da çağırmak üzereyken bölümün yöneticisi geldi ve benim 30 yılı aşkın Amerikan gazetecilik vizesi taşımakta olduğumu gördü de iki taraf da taviz vermeden içeriye girdim.

***

Ben böyleyim, Uğur Abi de bildiğiniz gibi. Çok merak ediyorum Uğur Abi her zaman düzgün ve ilkeli, prensipli olmaktan hiç sıkılmıyor mu acaba. Benim tek bir prensibim var o da prensiplerimin her an değişebildiğinden ibaret. Beni bu kadarı bile bazen basıyor, "Bu kadar fazla prensibi ben katiyen taşıyamam" filan diyorum. Uğur Dündar bir defa ilkesiz ve prensipsiz olsa bu ülke yemin ediyorum ki titrer ve kendine gelebilir. Millet "Sonunda bu adamı bile kendimize benzettik" diye üzülüp düzelme yoluna girebilir belki diye düşünüyorum.

***

Oray onunla konuştuğunu, yazısının sonunda öneri olarak kendisinin moderatörlüğünde bir tartışma olmasını ve bizimkilerin yani benim babamın ve eşim Rana’nın sorular sormamızı istemiş.

Benim için hiçbir şey fark etmediğinden, bu da fark etmez. Ama özellikle babamın soru sorduğu bir tartışma programı biter bitmez memlekette bir iç savaş veya daha kötüsünün olacağı da kesindir. Oray babam ve benim olduğum bir grupta hepimizden daha kafası net ve akıllı bir tek karım olacak. Bizler çoktan kafayı sıyırmışız zaten karım ise arada bir sakindir. Yakın geçmişte benden üç kez boşanmaya kalkıştı. Üçü de Ak Parti’yi öven yazı yazdığım güne denk gelmişti. İlk önce bu acaba tesadüf mü diye düşündüm ama bir defasında övgüyü abarttığım bir günde beni evden bile kovdu. Geceyi otelde geçirdim ve sabah eve yakında sadece mizah yazmaya başlayacağım sözü vererek, girebildim ancak.

Diyeceğim o ki onu Binali Bey ile aynı mekanda uzun süre tutmak hiç de tekin bir şey değil. Bir vukuat olduğu takdirde onu ben tutmaya girişmem bile. Çünkü tutarsam sonra eve gittiğimizde benden hesabını sorabilir.

Rasyonel olan, mantıki olan hiçbir şeyi yapmamak üzere bir hayat felsefesi olan babam da çıkacak vukuatı hem aktif destekler hem de olayı seyrederken keyifle içki bile içebilir canlı yayında.

******

Yıllardır yalvarıyorum babama "Gel sana şu deli vesikasını alalım. Bak dedemin öldüğü akıl hastanesinden aile hekimimiz aradı senin belgeni de çıkarmışlar hazır her şey" dememe rağmen bir türlü razı edemedim onu.

Dedemde vardı bu belge. Bu yüzen çıkardığı hiç bir vukuatta onu tutuklayamadılar. Bunlar içinde bayram töreninde yoldan geçmekte olan süvari birliğine saldırmak da vardı. Babamda bu vesika olmadığından 94 yaşına rağmen her an tutuklanacağı korkusuyla yaşıyorum ben.

***

"Peki baban ve deden öyle ya senin durumun nasıl?" diye soracak olursanız ben de "Siz hiç genetik diye bir şey duymadınız mı?" diye sorarım. Diyeceğim o ki Oray’ın kendi moderatörlüğünde soru soracak insanlar önerisi hiç de güvenli bir düşünce değildi.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar