Başkanlar istediklerini yapabilirler mi?
Türkiye’deki siyasi sistem aslında 'sui generis’tir. Yani 'kendisine özgü, biricik, eşi örneği olmayan' bir sistemdir bu.
Adı başkanlık konulmuş olduğundan ve bir başkan da seçildiğinden sistemin bir başkanlık sistemi olduğu yanılgısı sürmektedir.
Bu yanılgı var olduğundan bizdeki başkanın davranış biçimlerinin diğer başkanlık sistemindeki ülkelerdeki başkanlar için de geçerli olabileceği yanılgısı vardır.
***
Bu ideolojik yanılgının bariz örneği Amerika’nın politikalarını anlamaya çalışanlarda çoklukla görülmektedir.
Amerika’da başkanların da bizde olduğu gibi istediklerini yapabileceklerini sanmak bizlerin ülke çıkarlarına yönelik gerçekçi adımları atmamızın önünü tıkayabilir.
Halbuki özellikle bu günlerde son derece dikkatli ve gerçekçi olunmasına ihtiyaç vardır.
S-400 teslimatından sonra Washington’un neler yapabileceğini düşünürken bu dediklerimin mutlaka göz önünde bulundurulması gerekiyor.
***
Washinton’un nasıl işlediği, kararlarını nasıl aldığı konusunda Türkiye'de bariz bir bilgi eksikliği vardır.
Yazılı basında Washington temsilcisi bulunduran kalmamıştır. Ben de mizaha geçtiğimden beri prensip itibariyle Washington yazıları artık yazmıyorum. Washington’u tanıyıp bilen tecrübeli isimlerin görev alanlarını terk etmiş olması hem medya açısından hem de Türkiye açısından olumsuz sonuçlar doğurmaktadır.
Gerçi eski ilişkilerden, kurmuş olduğum sistemlerden haber ve perde arkası yorumları akıp durmakta ama bunlar artık ilerde bu dönemin tarihi olarak yazılmak için kişisel dosyalarıma girmekle yetiniyor.
Aslında bugün de bu yazıyı yazmayacaktım ama Türkiye-ABD ilişkisinde gerçekten de tarihi bir dönemeçteyiz.
Olan biteni ve olacakları sadece Ankara’dan yapılan yorumlarla ve resmi açıklamalarla anlamaya izlemeye çalışmak bir entelektüel intihar anlamına gelecektir.
***
Zira Ankara’dan yapılan yorumlar ve açıklamalarda bizdeki 'sui generis' sistemde olduğu gibi başkanların istediklerini, bize söyledikleri gibi, yapabileceği sanılmakta ve bu da bizleri gelişmeleri yanlış anlamaya itmektedir.
Evet gerçekten de Başkan Trump, S-400 füzeleri konusunda bizleri anladığını söylemiştir. Ve belki de bizlere olumsuz bir gelişme olmayacağı konusunda teminat da vermiş olabilir.
Bu önemli değil mi tabii ki önemli ama ortada başka gerçekler de var. Bunları da bilelim ki bir gelişme olduğu takdirde bu bizlere sürpriz olmasın, hazırlıklı olabilelim.
***
Çünkü ortada basit bir gerçek var. Burada başkanlar istediklerini yapamıyorlar.
Dün Ertuğrul Özkök de merkez bankası ile başkan ilişkisi açısından bunu yazdı. Buradaki merkez bankası başkanlarının, arkasında senatonun durmasından gelen bir güçleri var başkana karşı. Ve burada başkanlar, merkez bankası başkanlarını istedikleri zaman görevden alamıyorlar.
Sistemin her yanı, her alanı başkanın yetkilerini kısıtlamak ve denetlemek üzerine kuruludur.
Siz senatoyu, temsilciler meclisini, anayasa mahkemesini ve ayrı bir güç odağı olarak adalet bakanlığını takip etmeden sistemin nasıl işlediğini katiyen anlayamazsınız.
***
Şimdi Türkiye S-400 füzelerinin teslimatından sonra Başkan Trump’ın sözünü tutmasını ve bir yaptırım olmamasını bekliyor.
Benim de arzum böyle ama arzularımızı gerçeklerin yerine koymamalıyız.
Kendi arzularımızdan yola çıkarak kendi dediklerimize inanıp hayal kurmaya başlarsak bu ülkeyi tehlikeye atan bir gelişme de olabilir.
***
Artık buradaki gelişmeler yazılı basında net olarak yer almadığı için yorumculara gerçeklik testi yaptıracak doğru bilgiler de eksik kalabiliyor.
Örneğin füzelerin teslimatının yapıldığı gün senatonun önemli komisyonlarından ortak bir açıklama yapıldı senato dış ilişkiler ve silahlı kuvvetler komitelerinin başkan ve başkan yardımcılarının imzaları bulunan, yani iki partinin de akasında durdukları bu açıklamada ortada çıkarılmış olan bir yasanın bulunduğu ve S-400 teslimatı yapıldığında Amerika’nın hemen Türkiye’ye yaptırımlar uygulamasının zorunluluk olduğu hatırlatılıyor.
Peki bu açıklamanın anlamı ne? Senato, Trump’a bu konuda manevra alanı bulunmadığını ve daha önce yasa haline getirilmiş yaptırımları Türkiye’ye karşı işleme koyması gerektiğini söylüyor.
***
Daha önce almış olduğum notlardan kısa geçmişi de hatırlatayım.
27 Haziran 2019 tarihinde senato, Defense Authorization Act for Fiscal Year 2020 adlı yasayı 86’ya karşı 8 oyla kabul etti. Bu yasanın içinde S-400 füze teslimatı gerçekleştiği takdirde F-35 jetlerinin Türkiye’ye transferinin hemen engelleneceği yazıyordu. Ayrıca yasa senatoda görüşülürken verilen bir değişiklik önerisi de kabul edildi ve yasa metnine girdi. Bu değişiklik önerisinde başkanın ayrıca Türkiye’ye füze teslimatı sonrasında bir takım yaptırmalar getirmesi de yasa haline getirildi.
***
Şimdi durum yani gerçekler böyleyken "Acaba Trump’ın başkan olarak yasanın emrettiğinin dışında davranması mümkün mü?" sorusunun sorulması ve buna bir cevap da aranması gerekiyor.
Başkanlık yetkilerini kullanır diyenler Amerika’da var olan sistemi tam anlamıyor olabilirler.
Türkiye’yi çok sevdiği sanılan başkan her şeyi göze alıp yasaya uymama yolunu seçmesi durumunda kendi başını belaya sokabilecek. Ayrıca senato başkandan bağımsız yaptırım uygulama gücüne de sahip.
***
Ayrıca Pentagon’dan cuma günü yapılacağı söylenen açıklamanın ertelenmesine de büyük anlamlar yüklemenin bir manası yok. Bu erteleme sadece tüm birimler arasında Türkiye’ye neler yapılacağı konusunda bir koordinasyon sağlamak için gerçekleşti.
***
Bir mizah yazarının haddi olmaması gereken ciddi konulara bugün girmek zorunda kaldığım için özür diliyorum ve bunun bir daha olmaması için elimden gelen azami özeni göstereceğimi bilmenizi rica ediyorum.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce