Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Hayatın hangi alanının bana mizahı çağrıştıracağını veya ortada hiçbir şey olmasa bile biraz abartıyla mizaha dönüşebileceğini düşündüreceğini bilemeyeceğimden uzunca bir süredir yanımdan hiç ayırmadığım küçük bir not defteri ile dolaşıyorum. Bir davranış, rutin olarak edilen bir laf veya bir başlık benim beynimi mizahçı moduna sokabiliyor.

Defterimin ilk sayfalarında olduğundan ya Türkiye’deyken ya da ABD’ye döner dönmez haziranda almış olmam gereken bir not var.

'Masai kabilesinin iyi kalpli Türk gelini’ demişler haberin başlığına.

Böyle bir haberi detayıyla okumak manasız olacağından sadece başlıkla yetindim. Ancak bu da bir başka had safhada krizli sürecin bende başlamasına neden oldu.

***

Sadece başlıkla yetinince eğer Masai Mara kabilesinde bir Türk gelin varsa ve eğer kabilede bilmediğim nedenlerle bir Türk kadını yaşamaktaysa bunun mutlaka Ertuğrul Özkök’ün kızı olması gerektiğine karar vermiştim. Eğer Kenya’daki kabile kendi içinden bir Türk gelin çıkarabiliyorsa bunun mutlaka Ertuğrul Özkök ile bağlantısı olması gerekiyordu bana göre

***

Bunu nasıl yazacağımı uzun zamandır bilemedim. Aslında gelin kız iyi kalpliyse onun Ertuğrul Özkök’ün kızı olması ihtimali de yoktu ama ben haberi okuyup gerçeği anlamaya girişemeyecek kadar tembel bir dönemden geçmekteyim. Eğer konu benim sadece başlıktan anladığım gibiyse de bunu yazdığım takdirde Ertuğrul’un sorun yaşayıp yaşamayacağını bilemediğimden bugüne kadar konuya hiç girmemeye çalıştım. Ancak sonunda haberi okumuş olan bir arkadaşım bana konunun öyle olmadığını gelinin kabilede yaşamakta olan bir kadın olmadığını sadece oraya gelin olarak giden bir kişi olmasından ibaret olduğunu anlatınca içim rahatladı.

***

Eğer Masai Mara kabilesinin içinde orada yaşmakta olan bir Türk kadını varsa ve kabile onu bir gelin olarak birisiyle evlendirmişse benim neden o kadının Ertuğrul Özkök’ün kızı olabileceğini düşündüğümü size içim rahatladığından şimdi anlatabiliyorum.

19-20 yıl önce Özkök benim de içinde olduğum bir grup kişi ile Kenya’ya bir ziyarette bulundu.

Gruptaki diğer insanlar, bir reklamcı ne kadar normal olabiliyorsa o kadar normaldiler ama ben ve Ertuğrul Abi hayli tuhaf hareketler yapıyorduk. Haydi benim bir nedenim vardı deli gibi olmam için çünkü yanımda karım Rana da vardı gezide. Rana beni rutin olarak istediği anda neredeyse zırdeli boyutlarına taşıma yeteneğine sahiptir ve o gezi boyunca bu yeteneğini sınırsız kullandı nedense. Ertuğrul Abi ise yalnızdı gezide ama o galiba testosteron fazlası nedeniyle garip hareketler yapıp duruyordu.

Örneğin Masai Mara kabilesini ziyaret ettiğimizde kabilenin savaşçılarını savaş dansına davet etti. Bir insanın artık tamamen delirmiş olduğunu sadece bu göstermeye yetmiyorsa başka neyin yeteceğini de bilemiyorum.

Bu dans kabile üyelerinin durdukları yerde havaya sıçramasından ibaret. Bir Masai Mara savaşçısı havaya zıpladığı takdirde bir zürafayı yanağından öpecek kadar yükselebiliyor rutin olarak. Bunu da kendisini zorlamayanlar yapabiliyor zorlayanlar ise daha yükseğe çıkabiliyor. Ertuğrul Özkök o anda nedense azmış olduğundan hepsinden daha yükseğe zıplayıp durdu mucizevi biçimde.

****

Bir başka tuhaf hareketi ise etrafımızın aslanlar, kaplanlar, diğer yırtıcı ve ölümcül hayvanlarla ve ayrıca Ertuğrul Abi'yi ve Rana’yı öldürmek için fırsat bekleyen Masai Mara kabilesi üyeleriyle çevrili olduğu bir ortamda Özkök "İlla da beyaz omlet yiyeceğim" diye tutturup sağlıklı yaşam arayışına o ortamda bile girebilmişti.

Ertuğrul Abi'yi neden öldürmek istedikleri artık size açık olmalı çünkü o Kenya'da bir tehdit algısı yaratıyordu. Rana ise bir gün önce hediyelik eşya pazarlığında kabile şefine hakaret etmişti.

***

Bir sandala binerken dere kenarında kuvvetli miktarda 'ot' tüketmiş olması gereken bir hipopotam durmaktaydı. 'Ot' almış olması gerekiyordu çünkü benim bildiğim hiçbir hipopotam bu kadar sakin değildi. Hepimiz yanına gidip hipopotamı sevdik bile. Bunu gerçek yaşamda başka ortamlarda deneyip de bugüne kadar sağ kalanın olmadığı söyleniyor. Biz hayvanın kafasını okşadık ama sadece Ertuğrul Abi hayvana abartılı sevgi verdi hipopotamlara karşı özel ilgisi var gibiydi. Nitekim ben bunu daha önce Washington’da hayvanat bahçesini onunla gezerken de görme fırsatını bulmuştum. Hipopotamların çiftleşmesine denk gelmiştik ve o bunu müthiş bir ilgiyle gözlerini ayırmadan seyretmişti uzun süre.

'Ot' içmiş olan hipopotamla da bir vukuat yaşayacak diye çok korkmuştum o gün

***

Neyse sandala bir vukuat yaşanmadan binip gittik. Sonra gece yemek salonuna Kenyalı kadın dansçılar geldi ve bilin bakalım onların dansına kim eşlik etti aramızdan. Tabii ki Özkök dansçı kadınların yanında aşırı samimi bir şekilde bulundu ve benim bugün orada bir Türk gelin kız varsa eğer bunun illa da Ertuğrul Özkök’ün kızı olması gerektiğini düşündüren bir dizi gizemli dans hareketi sergilendi gece boyunca.

Ben size bir şey söyleyeyim mi onun testosteronunu bir şekilde düşürmenin tıbbi bir yolu acil bulunmalı çünkü ya kendisinin ya da Türkiye’nin başına bir belayı her an açabilecek kapasitede kendisi...

*Hakuna Matata: Swahii dilinde 'hiç bir problem yok' anlamına gelen kelimeler.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar