Modern şehir ve Taksim Meydanı
Ekrem İmamoğlu şehrin estetiği açısından acil olan işe el atılacağını ve bilinçli olarak çirkinleştirilmiş olan Taksim Meydanı'nın yeniden düzenleneceğini söyledi.
Bu İstanbul’da ve diğer büyükşehirlerde eksik olan modern şehirlilik kültürünün yeniden canlandırılması için fırsat olabilir diye düşünüyorum.
Mesele sadece bir şehircilik veya bir mimari proje gibi ele alınmamalı ve şehir kültürü üzerine kapsamlı bir tartışmayı da içermeli…
***
Oray Eğin dün güzel bir yazıyla konuya el attı. Benim özellikle son yıllarda şehirlerimizde eksik olarak gördüğüm bir konuya değinme düşüncem zaten vardı. Oray yazısında benim eksik olarak gördüğüm konuyu tam olarak ortadan kaldıracak şekilde tavır aldığından konuyu acil olarak bir şekilde tartışmalıyız diye düşünerek konuya bugün tam girmeye karar verdim.
***
Aslında Oray bir şehrin canlı ve güzel olabilmesi için gereken koşulları net tespit etmiş. Sokaklarda yayaların rahatça gezinebilmeleri ve sosyalleşebilmeleri modern şehirlerin en önemli unsurudurlar.
Bu sosyalleşmenin olabilmesinin en önemli nedeni bence sokak yemeği kültürünün iyice zenginleşmesidir.
Elimizde çok zengin bir yemek kültürü mirası ve bunu sokakta satabilecek imkanlara sahip olmamıza rağmen bu kültür şehirlerimizde son yıllarda canlılığını iyice yitirmeye başladı.
***
Bu yazının konusu olmadığından burada girmeyeceğim nedenlerle aslında dünya lideri olması gereken mutfak kültürümüz de yıllardır geriliyor. Global gurme dünyasında adımız bile anılmaz oldu. Çekilen yemek filmlerinde dokümanterlerde hiç bir şefin, eleştirmenin aklına Türk yemeğini denemek gelmiyor bile. Türk lokantaları hakkında yazı ise çok ender yazılıyor. Ortada bir tanıtım sorunu olduğu kesin, ancak o tanıtımın dayanacağı yemek kültürünün de zayıfladığı bir gerçek.
Örneğin Ertuğrul Özkök dünkü yazısında Amerika’daki simit kültürü hakkında okuduğu bir yazıdan bahsediyordu. Onun dikkatini çekmiş bu yazıda Amerika’da dükkanı olan Simit Dünyası'nın adı bile geçmiyormuş. Ben buna şaşırmadım! Bu burada bahsetmeye çalıştığım sorunun bir başka çarpıcı örneğini oluşturuyor.
***
Türkiye gibi önemli bir mutfak kültürünün bulunduğu bir ülke kendinden nasıl daha fazla bahsettirebilir. Şehrin düzenlemesinin tartışıldığı bugünlerde asıl üzerinde durulması gereken konu bu bence.
Bugün yemek kültürü ile ilgili hangi filmi, hangi dokümanteri seyrederseniz seyredin asıl ağırlığın şehirlerdeki sokak yemeği kültüründe olduğunu görebilirsiniz.
Her şeyi hemen açıklamak iddiasında olduğu için trend kelimesini fazla sevmem ama bu durumda sokak yemeğinin son yılların şehir trendi olduğu söylemek gerekiyor galiba.
Hayatımızdan eğlencenin ve ‘mutlu bir yaşam nasıl yaşanabilir’ sorunsalının çıkmaya başlamasıyla birlikte İstanbul gibi şehirlerimizde sokaklar hayat canlığını kaybetmeye başladı. Düşünsenize son dönemde yarata yarata ancak nargile kafeleri yaratabildik.
***
Bunda Taksim örneğinde olduğu gibi anlamsız betonlaşmanın da katkısı olduğu kesindir.
Şimdi alan yeniden düzenlenecek ya bu düzenlemenin asıl amacının 'yayalarına mutluluk veren bir şehir acaba nasıl olmalı' sorunsalından yola çıkılarak belirlenmesi gerekiyor.
Evet büyük şehirde nasıl mutlu olacağız? Diğer unsurları tabii ki tartışmalı ve konuşmalıyız ama bence bu mutluluğu en kestirme getiren çözüm sokakta çeşitli yemek türlerine vatandaşın nispeten ucuz ve demokratik bir şekilde ulaşma imkanlarının çoğaltılmasıdır.
***
Oray birçok doğru tespit yaptığı yazısında benim açımdan can alıcı olan hatalı bir tavır da almakta. Taksim'i düşünürken meydandaki büfeleri hedef almış ve galiba bunların kaldırılmasını savunuyor.
Ben o tür büfelerin daha da artmasının şehrin kültürü açısından önemli olduğunu, sayıları artarken de sundukları yemek çeşitlerinin de artmasının doğru olduğunu savunurken, Oray’da bu tavrı görmek açıkçası beni hayli şaşırttı.
Oray’a önem verdiğini bildiğim Ekrem İmamoğlu umarım bu konuda onun bu fikrini tam dinlemez de 'sokağın demokratik yemek kültürünü nasıl canlandırırız' diye düşünmeye başlar.
Kiraları kaldıramadığından, personel masraflarını da karşılayamadığından restoranını kapatmak zorunda kalmış olan bir aileyi düşünelim. İlerde belediye sokak yemeği sunmak için dükkan açmak isteyen bu gibi insanlara ucuza kiralayacağı küçük büfeleri sunarsa emin olun ki hem modern şehir kültürünün oluşmasına katkıda bulunur hem de çok özlemeye başladığımız eğlenebilen mutlu şehri yaratabilir.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce