Bu meseleyi sadece Dilek İmamoğlu çözebilir
Kimsenin aile hayatına karışmam, kendiminkine de karışılmasını istemem. Bu alan kurallarını kendimizin koyabildiği ender yaşam alanından bir tanesidir. Gerçi Ekrem İmamoğlu gibi kamuoyunun sahip çıktığı ve birçok beklentisinin oluştuğu türden siyasetçilerin aile yaşamını doğru bildikleri şekilde sürdürmelerinin yanlış sonuçlara yol açabileceği düşüncesi de tartışılıyor son günlerde. İstanbul’da sel yaşandığı gün İmamoğlu’nun ailesiyle birlikte tatilde olmasından yola çıkılarak söyleniyor bu laflar.
***
Uzaktan izlediğim kadarıyla İmamoğlu ailesinin tam anlamıyla tipik bir Beyaz Türk ailesi olduğunu görüyorum. Aileyi bu yüzden kendime yakın buluyorum, hayatı benzer duygularla yaşamaya çalışıyormuşuz gibi bir duygu oluştu içimde. Bu yüzden Ekrem Bey'e de yönelik sıcak duygular taşıyorum, onun iş hayatıyla evlilik yaşamı arasında denge kurma mücadelesini saygıyla ve onu tamamen anlayarak takip ediyorum. Ekrem Bey'in inançlı insanlara, farklı düşünenlere yaklaşımı da, eşiyle ilişkisi de Beyaz Türk'e özgü.
***
Dilek Hanım'dan 20 yaş, Ekrem Bey'den de 15 yaş kadar büyüğüm. Bu yaş avantajımı kullanarak ve aflarına sığınarak bu defalık kimsenin özel hayatına karışmama ilkemi genel ilkeler bağlamında bozacağım. Bunu Ekrem Bey ne yazık ki özel yaşamını artık kamusal alanda yaşamak zorunda olduğundan bugün acil yapmam gerekiyor.
***
Uzaktan görüldüğü kadarıyla onların ilişkisi birbirine saygı bazında gidiyor ve Ekrem Bey de eşine çok bağlı insan görünümü veriyor. Ekrem Bey ancak bir Beyaz Türk’ün kadına verebileceği değer ve saygıyı kendi karısına veriyor. Bunun karşılığını da aldığına eminim.
Ben de aynı kategoriden olduğumdan kendimin de böyle davrandığımı düşünüyorum.
***
Geçmişte ilişkimizin çok başlarında ben de işim ve Rana arasında kaldığımda daima hiç tereddüt etmeden karımın yanında olmayı seçmiş ve bunu sonuçlarını hiç kafaya takmadan yaşamış biriyim. Yaşadıklarımdan bir örnek de verebilirim. Hürriyet Ankara binasında çalışırken bir gece şehirde önemli bir suikast olmuştu. Herkes görevinin başındaydı. O gece henüz çıkmakta olduğum Rana’nın evinde yemekte buluşmak üzerine önceden konuşmuştuk. Gazetede bulunmamın sonuçta çıkabilecek habere hiçbir katkısı olmayacak da olsa en azından görüntüyü kurtarmak açısından orada bulunmam ve çalışıyor gibi görünmem gerekiyordu. Ama ben bunu yapmadım tabii ki, kimseye bir şey söylemeden gazeteden çıktım ve Rana’nın evine gittim. Yaptığımdan hiç pişmanlık duymadım "Acaba yanlış mı yapıyorum?" sorusu aklıma bile gelmedi çünkü Rana’nın yanında mutluydum ve başka hiçbir şey de o an umurumda değildi.
***
Ekrem Bey'in de öyle davranmakta olduğunu bütün koşullarını tam bilmeden elbette söyleyemem tabii ki, ancak dediğim gibi birbirimize benzediğimizi sanıyorum ve ortada böyle bir sorun olabileceğini hissetmekteyim. Bu hissim eğer doğruysa o zaman ikimizin de Beyaz Türklere özgü bir kısır döngüyü aynı yaş döneminde yaşadığımızı söylemeliyim. Sel olduğu gün orada olması gerçekte anlamlı bir fark yaratmayacak da olsa yine de orada olması gereken Ekrem Bey ailesiyle birlikte olmayı tercih ettiğinden benim eskiden yaşadığım gibi o da görüntüyü kurtaramadı.
***
Dediğim gibi bizim bu yaşadıklarımız sadece Beyaz Türk’ün dünyasına ait, sadece o dünyalarda olabilecek bir ikilem. Ama bu böyle olduğu için de yine sadece bir Beyaz Türk ailesinde olabilecek basit bir çözümü de var bu işin. Benim bildiğim kadarıyla bir Beyaz Türk erkeği sevdiği kadının içinde yer aldığı konularda kendi başına kararlar veremez bunu deneyden bilmekteyim. Başkanı tanıyan Oray Eğin, İmamoğlu’nun yanlışlarından hızla ders alan bir insan olduğunu söylese de ben buna inanmakla birlikte bu konuda kadının işin içinde olmasından dolayı yanlıştan ders alınabileceğine pek ihtimal vermiyorum. Bunu da deneyden bilmekteyim.
***
Bu işi çözse çözse bir tek Dilek İmamoğlu çözebilir. Rana’nın bana sık sık dediği gibi "Öyle zırt fırt yanıma gelip durma işini ihmal etme" lafını o söyleyebilir ve bunu söylerse emin olun sorun kendiliğinden ortadan kalkmış olacak.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce