Türkiye yeni ve cüretkar bir fikir arıyor
Gençler ülkemizi ileriye götürecek malum tıkanıklıklarını aştırıp yaratıcı ve özgür nefes aldırtacak yeni bir fikir duymak istiyor.
Ancak yıllardır koşulsuz Erdoğan’dan yana olanlar ile yine koşulsuz ondan ne yapıp edip kurtulmak isteyenlerin acımasız ikileminin yarattığı kısır döngü cenderesinde sıkışıp kalmış olan ülkemiz bu içten arayışa, yeni bir fikir duymak arzusuna cevap veremiyor. Bir tarafta ona yüzde 100 karşı olanlar ve öte tarafta da onu koşulsuz sahiplenip onu korumaya çalışanlar arasında sıkışmış olan gri renkli fikir dünyamız tamamen çölleşmiş yeni hiç bir düzgün düşünce üretemez halde. Makul insanlar da hep aynı şeyleri duymaktan fena halde bıktılar.
*
Kuruluş aşamasındaki fikri herkese yeni gelmiş olan ve heyecan veren AK Parti'nin o fikri artık rutinleşti ve eskidi. Aynı fikir tekrarlandığı zaman artık heyecan veremediği gibi bir süre sonra sıkıcı da olabiliyor. Aşağıda anlatacağım gibi CHP’de de durum pek parlak değil.
*
Türkiye’de inançlı insanlara inançları yüzünden baskı ve ayrımcılık yapmak isteyen bir siyasi görüş yok. Yani AK Parti bu duyguya dayalı fikir yaymaya çalışırsa gerçeği kendi gündelik yaşamlarından dolayı çok daha iyi bilen gençleri daha da kaybetmeye başlayacaklarını görmeliler.
Bakmayı birazcık bilen herkes görüyor ki gençler, inançlısı inançsızı, deisti beş vakit namaz kılanı, mini eteklisi ve başörtülüsü hep birlikte ortak yaşamı paylaşarak güzel dengeler kurabiliyorlar. Bu gündelik yaşamın içinde hep yaşanılan ve yenilenebilir bir fiili durum zaten.
*
AK Parti de CHP de hala daha aslında artık toplumda temeli olmayan korkulara oynuyorlar ve kendilerine sempati duymakta olan insanlara Türkiye’nin gündelik yaşamında, hayatımızda artık temeli var olmayan korkulara dayalı bir fikri satmaya çalışıyorlar.
*
Ancak bu fikrin alıcısı artık yok. Bunun sinyallerini genç insanlar her fırsatı kullanarak ifade etmeye çalışıyorlar. Beğenilen filmlerden, izlenen dizilerden, okunan kitaplardan, rağbet gören konserlerden, sosyal medyada paylaşılan fikirlerden, hangi yazarın ne kadar ‘like’ aldığından, Facebook’tan paylaşılan hayat hikayelerinden, Instagram'da paylaşılan fotolardaki yaşam tarzı tercihlerinden gençlerin artık yeni bir fikir duymak istedikleri net belli. Onlar eskimiş gördükleri fikirlere dayalı çatışmacı ve negatif enerji yüklü siyaseti istemiyorlar.
CHP bir ara bu yeni fikir arayışının sesini duymuş ve karşılık vermek istermiş gibi davranmaya başlamıştı. Beklenilen yeni fikrin tutarlı bir formülasyonunu henüz yapmamış olsa da negatif ve karşı olmaktan çıkıp pozitife henüz yoğunlaşamasa da Ekrem İmamoğlu, CHP için bu yönde bir adımdı. Ancak partide eski düzenin muhafızlarının karşıtlığa, negatife, aslında toplumsal temeli kalmamış korkulara dayanan siyasetleri onun da fazla nefes alabilmesini engellemeye çalışıyor.
*
Yani bugünkü halleriyle özelikle gençlerimizin duymak istedikleri yeni fikrin bu halde kaldıkları takdirde AK Parti ve CHP’den çıkabileceğine şu anda umudum pek yok.
*
MHP’den umudum zaten hiç olmamıştı. Çünkü bu dünyada siyaset vurgusu milliyetçilik olan bir hareketin yeni ve taze fikir üretebilmesi zaten tanım gereği mümkün değil. Keza İyi Parti de bu halde.
*
Davutoğlu, kendi stratejik düşüncesinin hayata geçirildiği takdirde bunun sonuçlarını acaba nasıl göremez diye şaşırıyorum. Üniversitede kalıp kitaplar yazsaydı, bizler de romantizm bilim insanının gerçeği arama sürecinin bir parçasıdır diye düşünüp onu mazur görebilirdik ama o nedense illa da siyasette olma arzusunda.
*
Babacan’ı Fatih Altaylı ile konuşurken seyrettim ve beğendim nitekim bunu da yazdım. Sonra düşündüm neden acaba bu kadar beğendim diye çünkü denilenlerde benim bilmediğim yeni olan tek bir fikir yoktu bile. TED Ankara Koleji orta sınıfındayken yurttaşlık bilgisi dersinde anlatılanlar gibiydi konuşması. Sonra anladım ki AK Parti içinden çıkan bir üst düzey siyasetçinin bu lafları edebilmesinden duyduğum hayret nedeniyle sevmişim ben onun dediklerini. Yani duyduklarımı beğenmem onunla ilgili değil sadece AK Parti'nin bu düşünceleri çoktan unutmuş olmasıyla ilgili nostaljik bir duygudan ibaretmiş. Babacan’ın sahip çıkar gibi göründüğü özgürlükler, adalet duygusu, düşünce üretme hürriyeti gibi kavramlar, artık bunlara sahip çıkmayı çoktan unutmuş olanları bana hatırlattığı için nostaljik bir sevgiymiş benim ki. Anlayacağınız partisini henüz kurmadan dahi ona nostaljik duygularla yaklaşmaktayım
*
Türkiye’nin genç insanları geleceğe tekrar inanmalarını sağlayacak, mutluluk getirecek pozitif duygularla yüklü bir yeni fikir duymak istiyorlar ve istemekten de öte buna çok ihtiyaçları da var.
Bunu bulmanın sadece siyasetçilere düşen bir görev olduğunu sanmayalım. Yukarıda anlattığım gibi bunu sadece onlara bırakırsak bunun uzun süre ortaya çıkmayacağı da belli zaten.
*
Bu yeni fikri Dadaist bir tavırla arayıp bulmak zorundayız. Çünkü Türkiye sosyal çelişkilerle dolu olan, birçok birbirileriyle çelişir gibi görünen fikir ve hayat tarzının bir arada yaşatılmasına uğraşıldığı bir ülke. Nedense elbirliği ile yok edilmeye çalışılan özgün güzelliğimiz de bundaki uyuma bağlıydı zaten
Dadaizm akımı cüretkar ve hatta skandala sebep olacağı düşünülen ögeleri bir araya getirip sanat ürünleri ortaya çıkarmış bir akımdı.
Türkiye’yi ve geleceği düşünürken de cüretkar olmak gerekiyor. Alıştığımız karşıtlıklarımız var. Gündelik yaşamımızda artık bulunmayan ve insanların hayatlarında, sadece uyumlu yaşayarak çoktan uzlaştırmış olduğu bu karşıtlıklar üzerine siyaset yapmaya alışmış insanlar da hala direnmekteler ne yazık ki..
İnançlı yaşam ile seküler hayat tarzı, Atatürkçü düşünce ile inanca ağırlık veren düşünce veya seküler ahlak ile inanç ağırlıklı ahlak sözde karşıtlığı gibi alışıldık, yaratılmış ve siyasi azimle sürdürülmeye çalışılan zıtlıkları insanlarımızın rutin hayatlarında her gün yaptığı gibi aşmamıza yol açacak yeni fikre ihtiyaç var.
Bir Dadaist birbirine zıt ve katiyen bir arya gelemez denilen ögelerden sanat eseri çıkarabiliyorsa bizim de hayatımızda bu tür sanat eseri gibi olan uzlaştırıcı ve bazılarını başta rahatsız etse bile sonra kıymetini bilip seveceği fikirler üzerinde çalışmalıyız.
*
Dediğim gibi bu dediğim makul denge hayatımızın içinde kendiliğinden rutin biçimde zaten olmaya başladı bile sadece birisinin çıkıp bunu tutarlı biçimde formüle edip anlatmaya ve siyasete yeni bir fikir getirmeye başlamasından ibaret.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce