Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Ülkemizin kültür iklimi ve özelikle edebiyatı Doğu-Batı sorunsalı veya ikilemi olarak adlandırılabilecek diyalektik süreçten daima etkilenmiştir.

Doğu-Batı sorunsalı, Batı'dan alınan yani dışardan getirilen fikirlerle yerele özgü fikrin çatışmasıyla veya Batı'ya özgü edebiyat formunun yerel içerikle yaşadığı çelişki olarak da ortaya çıkabilir.

Bu tür çelişkilerin yol açtığı diyalektik süreçleri yaşamak sadece Türkiye’ye özgü olan bir şey değildir. Sadece her ülkenin bu çelişkiyi nasıl çözüp senteze ulaştıracağının biçimi o ülkenin sosyal siyasi ortamına göre değişiklikler içerebilir.

Özellikle edebiyatımız üzerine bu Doğu-Batı sorunsalı etkisi düzeyli olarak incelenmiştir. (Bu noktada aklıma Murat Belge’nin bu konuda yaptığı çalışmalar geliyor)

*

Japonya’da bu sorunsalın incelemesini yazar Junichiro Tanizaki’i 'In Praise of Shadows' (Gölgelere Övgü) adlı çok enteresan mimari stil incelemesi ile yapmıştır.

Tanizaki'ye göre Japonya’ya dış etki olarak gelen Batı medeniyeti mimarisi de ışık ve parıltılı alanlar ile kendisini göstermektedir. Buradaki ışıklı alanlar mimari ile ilgili olmasına rağmen aynı zamanda bir aydınlanma veya her şeyi net görmemize olanak tanıdığından ampirik bir yaklaşımı da anlatabilir. Bu etkiye karşı Japonya’nın yerel kültürü ise kendisini mimari alanda ağırlıklı olarak loş alanlar yaratarak gösterir. Tanizaki’ye göre Japon kültürünün mimari alana yansıması yarattığı iç loş alanlar ile ortaya çıkar. Japonlar için bu loşluk önemlidir çünkü loş alanda gölgelerin eşliğinde bulunduğumuz yerde zaten var olan birçok mimari detayı daha net olarak görüp bunun kıymetini bilmemiz gerçekleşebiliyor.

Batı kültürü her şey parıltılı bir netlik içinde göstermekle tatmin olabilir ama Japon kültürü çok daha fazla hayatın nüansları ve detayları ile ilgilidir ve hayatta bunların hem estetik açıdan hem de bizi mutlu etmesi açısından daha önemi olduğunu gören bir duruş sergiler.

*

Tanizaki’nin gölgelere ve loş ortamlara bu yaklaşımı beni çok çekti çükü bu köşede bir süredir hayata yeni bir yaklaşım olarak yavaşlayıp biraz sakin olarak hayatımızda zaten var olan varlıklara eşyalara yeni anlamlar vererek mutlu olmamız gerektiğini, Samuray Gurme ve Midnight Diner gibi Japon dizilerinden örnekler vererek de anlatıyorum. Tanizaki’nin iç mimariye bu yaklaşımı benim bu yeni felsefeyi arayışıma da tam denk düşüyor.

*

Evet evimizin sükûnetine çekildiğimizde elimizde zaten var olan ve o güne kadar farkına varmadığım birçok eşyaya farklı anlamlar yükleyerek yeniden bakmayı öğreneceğiz ve bu tavrımızın bize mutluluk getireceğini de göreceğiz. Ama Batı'nın anlayışına göre o içinde bulunduğumuz oda çok parıltılı ve ışıklı olursa hem o odada zaten var olan detayları, nüansları göremeyebiliriz hem de çok parıltılı ortamlar iç sükûneti yakalamak için de uygun olmayabilir.

*

Nasıl ki akşam güneş batarken çökmeye başlayan karanlığın yeni gölgeleri veya sabah güneş doğarken geceden arta kalan gölgeler bize sakinlik, mutluluk verebiliyorsa odalarımızın da loşluğuyla oluşacak gölgeler de bize sakinlik verebilir, hem de bu gölgelerin sayesinde odada daha önce fark etmediğimiz bazı güzel detayları da fark edebilir ve onlara yeni anlamlar yükleyebiliriz.

*

Bugüne kadar çok dalgalı ve tahrip edici geçen ve böyle olmakta da devam edeceği beli olan 21’inci Yüzyıl'da hepimizin sakinlik ve iç huzur verecek yeni yaklaşımlara ihtiyacı var. Bu yüzden benim bunu arayışım hayatın her dalında sürecek.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar