Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

O ürkütücü, ikonik, kolektif bilinçaltına bir damga gibi yerleşiveren görüntüyü hepimiz gördük.

Surat ifadesiyle her an her şeyi yapabilirim diyen, bel üstü çıplak ve kafasında kürk şapkasıyla tuhaf görünümlü adamın elinde taşıdığı plakette 'Beni buraya Q gönderdi' yazıyordu.

Kendisini bir ‘QAnon şamanı’ olarak tanımlayan bu adam Amerikan Kongresi'ni basan kitleyi yönlendiriyor gibiydi.

Q KİM?

Peki kendisi oraya gönderdiğine inandığı Q kimdi.

Temelde internet ortamında örgütlenerek bir araya gelmiş, aynı inançları, aynı hurafeleri paylaşan anonim gruba açıklamalarıyla talimatlarıyla komuta eden kişinin adı 'Q' konmuştu.

Gerçi 'Q' imzasıyla yazılan komplo teorilerinin ve verilen eylem emirlerinin sadece tek bir kişinin elinden çıkmadığı daha sonra OrphAnalytics adlı bir İsveç firmasının yaptığı algoritma temelli Stilmetrik (yazının stili) incelemesiyle ortaya çıkarıldı ancak QAnon örgütündekiler 'Q’nun tek bir kişi olduğuna inanmayı sürdürdüler. 'Q' ayrıca Amerikan enerji departmanında üst düzey gizli bilgilere (Nükleer gizli bilgiler de dahil) ulaşma yetkisi veren kodun da adıydı. İnsanlar 'Q’nun devlette görevli üst düzey bir yetkili olduğuna inanıyorlardı.

SAÇMA OLABİLİR AMA İNANANI ÇOK

QAnon'un kendisini izleyenlere anlattığına göre Amerika’da derin devleti oluşturan güçlü insanlar şeytana tapan, çocukları ya yiyen ya da onları satan pedofililerden oluşuyordu. Bunlar başta Amerika olmak üzere tüm dünyayı ele geçirmiş durumdaydılar.

Bunlara bir tek Trump karşı durmaktaydı. Bu kıyamet söylemli ölüm kalım mücadelesinde iyi tarafı temsil eden Trump ve yandaşlarına karşı Amerikan derin devletinin pedofili ve şeytana tapan güçlüleri yer almaktaydı. İnanca göre Trump ‘storm’ (Fırtına) adı verilen bir günde bu şeytani insanları tutuklatıp hepsini hapse atacaktı. Bu yüzden onun başkanlıktan gitmesini önlemek için kongreyi basmayı bile göze aldılar.

PIZZAGATE KOMPLOSU

Bu komplo teorisiyle birlikte ortaya çıkan ve bir anda viral olan Pizzagate adı verilen diğer bağlantılı komplo teorisine göre başlarında Hillary Clinton’un bulunduğu derin devlet güçleri Washington’daki bir pizza dükkanının zemin katında çocukları öldürmek ve satmak için çalışıyorlardı.

Gerçi ben bu adı verilen pizza dükkanına bakmak için gittiğimde dükkanın zemin katının bulunmadığını da gördüm ama gerçekler bile bu saçmalığa inananları durdurmaya tabii ki yetemedi.

Nasıl ki QAnon’a inanlar ‘şaman’larının peşinden gidip Kongre’yi bastılarsa pizza dükkanı da çocukları kurtarmak isteyen silahlı bir kişi tarafından basıldı.

Şimdi biliyorum bu satırları okuyan tüm normal insanlar bu saçmalıklara kim neden inanır diye soracaktır ve duyduklarına inanmakta zorlanacaktır.

Amerikan devleti de başta bunun yeni bir komplo teorisi saçmalığı olduğuna ve biraz sabredilirse diğerleri gibi geçip gideceğine inanıyordu.

İLK TEHLİKE SİNYALİ

Toplumda oluşan ve bir müdahale olmazsa son derece tehlikeli boyutlara gitmesi ihtimali bulunan bir hareket ile karşı karşıya olunduğuna dair ilk tehlike sinyalini FBI’ın Phoenix saha ofisi 30 Mayıs 2019’da merkeze yolladığı istihbarat bülteni ile verdi.

Bu yazıda QAnon hareketini sadece bir komplo teorisi sanılıp küçümsemenin hata olacağı ve hareketin bu hızda gelişmesi sonucunda ciddi bir terör tehditi oluşturacağı söyleniyordu.

Uzun süre bu uyarı ulusal güvenliğin üst kuruluşlarınca fazla dikkate alınmadı ama sonunda 2021'de kısa adıyla FEMA olarak bilinen Federal Emergency Management Agency (Federal Acil Durum Yönetim Kurumu) Washington’daki merkezinde Başkan yardımcısının ve bütün güvenlik birimleri ve askerlerin katılmasıyla gerçekleştirilen yeni terör tehdidi toplantısının zorunlu hale geldiği günlere gelindi.

O toplantıda konuşulanlardan öğrendiğimize göre Amerika şu anda tarihinin en büyük iç terör tehdidi ile karşı karşıya. Bu yeni terör tehdidi 11 Eylül saldırısından sonra oluşan dışardan geleceğine inanılan tehlikeden bile daha büyük olarak değerlendiriliyor.

Çünkü o komplo teorisine inananlar Trump ile kendilerinin Amerika’nın hayatta kalması için ruhlarını şeytana satmış çocuk yiyenlere karşı mücadele ettiklerini sanıyorlar ve karşılarındaki gücü yenmek için bombalı saldırı ve suikast dahil her şeyi yapmaya göze almış durumdalar.

İşte bunun için Amerikan istihbarat camiası bugün devletin ve Başkan Biden’ın büyük tehlike altında olduğunu düşünüyor ve toplumda gelecekte büyük terör hareketlerinin olmasını bekliyor.

NASIL VİRAL OLDU?

Bu komplo teorisi başta internet ortamında yayılmaya başladı. Amerikan istihbaratı Rusya’nın trollerinin de bir aşamada devreye girip yalanların yayılmasını sağladıklarını tespit etti.

Radyoda Rush Limbaugh ve Fox televizyonunda Sean Hannity gibi sağcı ve ırkçı çevrelerin beğendiği isimler de komplo teorisinin yayılmasına yardımcı oldular.

SALGIN HAREKETİ GÜÇLENDİRDİ

Salgının neden olduğu içe kapanma, sınırların kapatılması ve evlere çekilme ortamının yol açtığı klostrofobi duygusunun bu insanların ruh haline pek iyi gelmediği de tespit edildi. Virüsün de halkın tasfiye edilmesi için suni olarak derin devlet tarafından yaratıldığı komplo teorisine de inanan QAnon üye sayısının 2020 yılının başından itibaren yüzde 581 büyüdüğü Facebook verilerini analizinden çıkarılmış durumda.

Trump, QAnon’un yaydığı yalanları tekrarlayan twitler atınca ve bu insanların ülkelerini çok seven vatanseverler olduğunu açıklayınca hareket hem Amerika’da hem de global düzeyde büyüdü.

DEVLETTE TASFİYE YAPILDI

Trump ayrıca devlet birimlerinde bu hareket ile mücadele edilmesi gerektiğini savunan insanları da tasfiye etti. Örneğin Homeland Security teşkilatında bunlarla mücadele edebilecek tek bir ulusal güvenlik uzmanı bırakılmadığı da ortaya çıktı.

Almanya’da yükselmeye başlayan aşırı sağ gruplar QAnon’un bütün çılgın teorilerini kabul etmeye çok açıklar. Alman aşırı sağının aktivistleri YouTube, Facebook ve Telegram’da 200 bin kullanıcı hedefli QAnon sayfaları oluşturdular. Bu gruplardan kendisine Reichsbürger diyen grup QAnon’dan aldığı bir teori doğrultusunda Almanya’nın gerçek bir ülke olmadığını ve onun sadece ikinci dünya savaşının kazananları tarafından oluşturulmuş bir şirket olduğunu ve Trump’ın bir orduyla gelip bu şirketi yıkıp yerine Reich’ı kuracağını söylüyorlardı.

Ayrıca İngiltere’de her dört insandan bir tanesinin QAnon’un yaydığı teorilere benzer teorilere inandığı tespiti de yapıldı.

Yani anlayacağınız ABD devleti bunun bir iç terör tehlikesi olduğunu söylese de aslında tehlike global düzeyde. bize yakın coğrafya Balkanlar'da QAnon etkisinde olan grupların çok güçlenmekte olduğu da biliniyor.

Okuma notu:

Böylesine bir saçmalığın nasıl oluşabildiği üzerine ciddi bir beyin egzersizi okumak sterseniz Richard Hofstadter’in ‘The Paranoid Style in American Politics’ Harpers magazine 1964 içinde, tavsiye ediyorum.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar