Başkan Biden'ın 'Suriye Problemi'
Yeni ABD Başkanı Joe Biden, Oval Ofis’teki makamına oturur oturmaz Suriye’de ne yapılacağı konusunun yönetiminin en baş ağrıtıcı problemlerinden bir tanesi olabileceğini görmeye başladı bile.
Yönetimi iyi takip eden uzmanlar Biden’ın, Obama ve Trump yönetimlerinin Suriye politikalarının başarısız bulduğunu yeni ulusal güvenlik personeline ifade ettiğini söylüyorlar.
Dolayısıyla yeni başkanın Suriye konusunda yeni ve yaratıcı bir yaklaşım oluşturulmasını isteyeceğine kesin gözüyle bakılıyor Washington’da.
Fakat Başkan'ın yeni yaklaşımının nasıl karşılanacağına ve Başkan’a bir tatmin edici Suriye planı sunulacağına da şüpheyle bakılıyor ABD başkentinde.
Çünkü;
1- Biden’ın Suriye’de bir çözümün oluşması için diplomatik kanallara ağırlık vereceği ve bu kanalları açıp yeni Suriye planı için bu kanalları çalıştırması için yeni Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’a güvendiği biliniyor.
2- Ancak yeni ABD Dışişleri Bakanı'nın Suriye gibi problemli bir bölgede diplomatik yollardan çözüme ulaşabilmesi için Amerikan yönetiminin tüm birimlerinin kendi içinde tek bir plan üzerinde anlaşması da gerekiyor.
3- Bugüne kadar Türkiye’den Amerika’ya ne kadar resmi heyet geldiyse hepsinin ortak şikayeti daima "Karşımızda hangi Amerika’nın olduğunu bilmiyoruz" olmuştur. Bundan kasıt heyetlerin aynı soruna Beyaz Saray’dan başka Pentagon’dan farklı Kongre'den ise tamamen ayrı yaklaşımların olduğunu görmeleriydi.
Biden yönetiminin, yönetimdeki stratejik dış politikadaki kronik çok başlılığı aşmaya gayret göstereceğini belirtilmesine rağmen, özellikle Suriye gibi problemlere yönelik bunun nasıl yapılacağını görmek şu anda pek kolay değil.
4- Biden yönetiminin Suriye’de başarılı olabilmesi için dediğim gibi elinde iç tutarlılığı olan ve yönetimin tüm birimlerinin üzerinde anlaşmış olduğu bir planın bulunması gerekiyor. Bunun için Beyaz Saray, Pentagon’un ve Kongre’nin tek bir plan üzerinde anlaşmaları gerekiyor.
5- ABD yönetiminin gerçeğinin bu olmasına rağmen dış politikada önemli oyunculardan bir tanesi olan Pentagon’un bile kendi içinde şu anda tam anlaşamadığını görmekteyiz.
6- Biden, Savunma Bakanlığı için General Lloyd J. Austin III’ü istedi. Böylece Pentagon’un başına bugüne kadar politika oluşturmakta tecrübesi hiç olmayan ve sadece onaylanmış politikaları sorgulamadan uygulamaya alışık bir general atanmış olacak. Bu aşamada Pentagon’dan Suriye için orijinal fikir oluşturması beklendiğinden yeni savunma bakanının bu işe uygun olup olmadığı yakında belli olacak.
Biden, Suriye’de Obama ve Trump yönetimleri tarafından uygulanmış politikaları pek beğenmese de o politikaların bölgedeki uygulayıcısı hatta planlayıcısı konumunda olan CENTCOM komutanlarının Pentagon hiyerarşisi içindeki güçleri sürüyor.
Trump yönetimden gitmeden son anda bu CENTCOM’un yetki alanına İsrail’i de dahil ederek bölgede YPG ile işbirliği içinde çalışmakta olan CENTCOM’un eline bir güç daha vermiş oldu. (Bunun analizini 20 ocak tarihli yazımda yapmıştım)
Bu nedenle yeni savunma bakanının içinden geldiği bu CENTCOM engelini aşarak yeni Suriye politikası oluşturmayı başarabilmesi pek kolay gözükmüyor şu anda.
TÜRKİYE'NİN POZİSYONU
7- Türkiye haklı olarak Beyaz Saray kadrosuna Ortadoğu politikasından sorumlu olarak atanan Brett McGurk’un o pozisyonda olmasından rahatsız. Çünkü McGurk’un YPG ile yakın çalışma arzusu ve Türkiye aleyhine görüşleri iyi biliniyor.
Şimdi korkulan gelişme ise şu; eğer yeni savunma bakanı CENTCOM komutanlarını dizginleyemezse ve bölgede YPG ile ortak çalışmaya inanan askerler Pentagon’da daha da güçlenirse o zaman bu aynı politikalara inanan Mcgurk’ün de Beyaz Saray içinde güçlenebileceği söyleniyor. Bu da Türkiye’nin hoşlanacağı bir şey olmamalı.
Bu senaryo gerçekleşirse Suriye’de yeni bir şeyler yapılması gerektiğini düşünen Biden o zaman çaresiz biçimde eski ve Türkiye’nin pek hoşlanmadığı politikaları uygulamayı sürdürebilir deniliyor uzmanlarca.
8- ABD’nin ilk zenci Savunma Bakanı eskiden CENTCOM bünyesinde bir general olarak Irak ve Suriye’de görevliydi yani bölgeyi askeri açıdan çok iyi biliyor. Obama döneminde oluşturulan 500 milyon dolarlık ‘eğit-donat’ programının uygulamaya geçirilmesinden de sorumlu komutan eskiden o olduğundan bu programın sonuçta yönetim tarafından başarısız bulunması da onun üstüne yıkıldı. Obama döneminde DAEŞ’e askeri açıdan harekete geçilmesi önerisi geldiğinde yeni savunma bakanı o dönemde bir komutan olarak hızlı harekete geçilmesine karşı çıktıydı. Biden’ın da bu tür güce dayanan hızlı çözümlerden hoşlanmadığı biliniyor. Yani eğer savunma bakanlığı CENTCOM engelini aşıp yeni bir orijinal plan oluşturabilirse buna Biden’ın çok sıcak bakacağı da konuşuluyor Washington’da.
9- Yönetimin yeni planına onay alabilmesi için Kongre ile de uyum içinde çalışması gerekiyor. Bunun için yeni Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile yeni Savunma Bakanı General Lloyd J. Austin III’ün de uyumlu çalışmaları gerekiyor yani dışişleri bakanlığı ile Pentagon’un aynı planı Kongre’de savunmaları zorunluluğu da var ki ancak ondan sonra Kongre’deki ikna çalışmalarında başarılı olabilsinler.
Bunun olduğunu farz etsek bile yönetimin Kongre’deki Cumhuriyetçilerle de Suriye konusunda uyumlu çalışmaları gerekecek.
Ancak Cumhuriyetçi tarafın ne yapacağı da belli değil henüz. Biden yönetime oturmadan önce 150 muhafazakar temsilci Republican Study Group (Cumhuriyetçi Çalışma Grubu) adı altında Stop The Killing in Syria (Suriye’de Öldürmeleri Durdurun) adıyla bir yasa tasarısı sundular.
Bu tasarı yasalaştığı takdirde ABD işkence yaptığı tespit edilen Suriyeli yetkililere yaptırımlar getirecek ayrıca Esad rejimiyle iş yaptığı tespit edilen tüm üçüncü ülkelere de yaptırım uygulanacak (Burada özelikle İran’ın düşünüldüğü söyleniyor) ve başka ülkelerde yaşamakta olan zengin Suriyelilerin rejime direkt fayda sağlamadan ülkelerine yardım yapmalarının da önü açılacak.
Eğer bu tasarı yasalaşırsa Pentagon’un Dışişleri Bakanlığı ile anlaşarak oluşturacağı planın da bu yasa maddelerine uyum sağlaması gerekecek.
Yani özetle Biden ne kadar Suriye’de farklı bir çözüm yolu bulunmasını istese de yönetim içindeki bu değişik görüşler nedeniyle işi pek kolay gözükmüyor şimdilik.
Tabii Biden’ın işinin 15 Şubat’taki NATO zirvesinde gerçekleşmesi muhtemel olan Erdoğan ile görüşmesinden sonra daha kolaylaşıp kolaylaşmayacağı da görülecek deniliyor Washington’daki kaynaklarca.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce