Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Arkadaşımızın ameliyatını beklemek sürecinde eşine yoldaşlık etmek için hastanedeyken, "Yanında okumak için ne getirdin" diye sordum.

Aynı kuşaktan olduğumuz için profesör arkadaşımın bir bilgisayar göstermesini gayet tabii ki beklemiyordum, bunun bir kitap olacağına emindim ama yine de gördüğüm bir insanın ameliyat olmak için yatacağı hastaneye getireceğini düşündüğüm en son kitaptı.

Arkadaşımın hastanede vakit geçirmek için kendisine seçtiği kitap Jacques Derrida’nın bir kitabıydı. Derrida'nın seminerleri yani daha önce basamadığı ders notlarıymış. 1976-77 seminerlerinin başlığı 'Theory and Practice'miş.

İsterseniz bunu benim bir önyargım olarak kabul edin hastanede ameliyat sonrasında vakit geçirmek için uygun kitabın ben insanı daha eğlendirme, rahat vakit geçirtme potansiyeli olan ve ‘çok satanlar’ listesinde yer alacak türde bir kitap olarak düşünüyordum. Ne bileyim ben, hastaneye bir Harlan Coben, bir Stephen King veya bir Robert Ludlum daha uygun giderdi bana göre.

Sonra biraz da panik içinde benimle aynı yaşta olan arkadaşımın Derrida’nın bu kitabını okurken eğlenip vakit geçirebildiğini anladım.

Arkadaşımı anlamaya çalışma süreci benim kendimi de analiz etmeme yol açtı.

Bizler artık kitapları ‘yeniden okuma' yaşlarındayız.

Beni etkileyen ve hatta oluşturan kitapları yıllar önce ilk okuduğumda, elimde daima entelektüellerin öyle yaptığını düşündüğümden, bir kalem bulundurduğum ve daha sonra o kitapları karıştıracaklara daha entelektüel görünmek için kitapların önemli gördüğüm bölümlerinin yanına NB (nota bene) işareti koyduğum yıllarda, yıllar geçtikten sonra kitapları yeniden okuma yaşı gelince o NB notlarının bana ne anlam ifade edebileceğini sıkça düşünmüşümdür.

Şu aralar o eski NB’leri yeniden keşfetmek günleri benim için.

Deneme yazabilmek sürekli okumadan imkansız olduğundan o NB’ler dışında kütüphanemi de yeniden keşfetmek günleri bunlar.

WALTER BENJAMIN

Son yıllarda sürekli yurtdışı seyahatlerde oluğumdan kütüphanem deyince kendi kütüphanesini odasında kitapların o anda bulunduğu kutuları anlatarak başlayan Walter Benjamin’in ‘Illuminations' çalışmasındaki ‘Unpacking my Library’ denemesini yeniden okumadan olmaz.

MİMEMİS

Ben beş yıldır, yıllar önce çizilmiş ve sayfalarının boşluklarına NB notları düşülmüş kitaplarımdan uzak kaldım.

O uzaktaki günlerde daima 'Mimesis: Batı Edebiyatında Gerçekliğin Tasviri’ adlı muhteşem kitabını İstanbul’da sürgündeyken, kendi kitaplarından uzaktayken yazmak zorunda kalmış olan Erich Feurbach’ı hatırladım.

Kitaplarından uzakta kalma yazarların eskiden not ettiklerini yeniden okuyarak mı yoksa okuduklarından öğrendiklerini o anda tekrar okumadan sadece hatırlayarak mı daha iyi yazacağı tartışmasını yaratıyor.

Öğrendiklerimizi hatırlayarak, birikimimizle yazmak gayet tabii ki çok iyi de, insan eski okuduklarını yeniden okurken bu defa bambaşka şeyler de görebiliyor, yeni keşifler olabiliyor.

Bu yüzden ben eski kitaplarıma yeniden kavuşmuş olmaktan ve onları yanımda görmekten çok memnunum.

Walter Benjamin’in yazısında anlattığı gibi ve ondan tüyolar alarak kütüphanemi yeniden düzenliyorum gelecekte o anda düşünmekte olduğumu daha kolay bulabileyim diye.

En çok başvuracağımı düşündüğüm kitaplar bölümünde en önde bir yeri boş bırakmak zorundayım.

Çünkü heyecanla beklemekte olduğum bir kitap yolda geliyor. John Berger’in çeşitli konulardaki yazılarından oluşan kitabı Geoff Dyer derlemiş. Önümüzdeki aylarda bu kitabın sürekli yanımda olacağını bildiğimden kütüphanemdeki o boşluk bir süre öyle kalacak. Yeni kitabın da cümlelerinin altı çizildikten ve sayfalara da NB notu düşüldükten sonra kitap o hazırlanan yerine büyük ihtimalle kışa doğru kalkacak.

(Bitirirken hastaneye Derrida’nın kitabıyla gelen arkadaşıma da hak verdiğimi şu anda anlamaya başladım, bunu da itiraf etmek zorundayım.)

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar