Yoksa anlatacak hikayen kalmadı mı sandın, Joan
Janet Malcolm’un ölümü üzerine ’Sevdiğiniz bir yazar ölünce’ başlıklı yazımı 21 Haziran tarihinde yazdım. Bunun beni hayatımı yeniden değerlendirmeye ittiğini söyleyebilirim. Çünkü düşünce sistemi olgunluğuna erişme dönemimde sürekli severek, hayran olarak okuduğum bir yazardı Janet. O yazıda da itiraf ettiğim gibi onu okuya okuya, anlamaya çalışa çalışa sonunda galiba ona aşık da olmuştum. Ölümü bu yüzden beni hayli sarsmıştı. Kendimi yeniden düşündüm dedim ya onun ölüm haberi geldikten sonra bir yazar olarak ne yapmakta olduğumu da sorgulamaya başladım. Kendimi Janet ile yazarlık hakkında konuşuyormuş gibi hayal ettim. Bu olabilseydi bana neleri, neden yazmakta olduğumu soracağına da emindim. Onun gözünde iyi görünmek benim için önemli olduğundan onun beğeneceğini sandığım türde yazılar yazmaya işte o gün karar vermiştim. 6 aydan fazla sürmekte olan yeni türde yazılarımı yazmaya o gün karar verdim. Janet’in beni gittiği yerde, diğer tapar derecede sevdiğim yazar Joan Didion’un ise burada yazılarımı değerlendireceklerini hayal ederek yazmaya başlamıştım. Bu usta büyük kadın yazarların iyi yazı kriterlerini tutturmaya uğraşmak çıtayı hayli yüksek tutmaktı bunu tutturmayı başaramasam da benim için önemli olan bunun için devamlı çalışmaktı. Böylece hem Janet hem de Joan ile duygusal bağlantımın süreceğini de umuyordum. Janet’in ölümü üzerine yazdığım o yazıda 'AMAN JOAN SAKIN YAPMA’ ara başlığı atarak şunları söylemiştim:
"Bir diğer aşkım olan yazar Joan Didion 87 yaşında umarım o da beni bırakıp gitmez, umarım ondan da kötü bir haber gelmez çünkü Janet Malcolm’un olmadığı bir dünya zaten benim için çekilebilir bir yer olmaktan biraz daha çıktı, bir de Joan Didion bunun üstüne bana darbe vurursa buna katlanabilmem mümkün değil.’’
Joan DidionŞimdi haber geldi ki Joan Didion da gitmiş. Katlanabileceğimi sanmıyorum demiştim ama yapacak bir şey yok katlanacağım. Zaten berbat halde olan dünyanın bu iki kadın olmadığında daha da kötü olacağına eminim.
Okuduğumda benim nefesimi kesen kitabında Joan Didion harika bir cümle kurarak "Yaşamak için kendimize hikayeler anlatırız" demişti. Yani Joan ve Janet’e aşık olduğum türünden hikayeler gerekiyor galiba yaşayabilmek için. Öldüğünü duyunca "Acaba Joan’ın kendisine anlatacak hikayesi kalmadı mı ki" diye de düşündüm. Ama o kadar akıllı bir kadının, o kadar usta bir yazarın kendisine anlatacak bir hikayesi kalmamasına da imkan yoktu.
Ama iyi hikaye kriteri hayli yüksek olan bir yazardı.
Bu yüzden "Olsa olsa kendisine anlatmaya başladığı hikayelerini beğenmemeye başladığı için artık gitmeye karar vermiştir" diye düşünüyorum.
Eşi ve kızının aynı yıl içinde ölmelerinden sonra hem derin acıyla başa çıkabilmek hem de hayatın acımasız iniş çıkışlarıyla yüzleşmek için yazmış olduğu ‘The Year of Living Dangerously’ kitabını içim acıyarak okumuştum. O kitaptan fazla ders alabildiğim söylenemez çünkü ben hala daha sevdiğim bir yazar ölünce duygularımla nasıl başa çıkarım onu tam bilemiyorum.
Janet’ten sonra Joan’ın da kaybedildiği bu yılın sonunda, nihayet bitiyor olmasının beni sevindirdiği kesin.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce