"Asıl bu kadını merak et" diyenler için yazımdır
‘Ben alında sadece o kadını merak ediyorum’ başlıklı yazımı 10 Kasım tarihinde yazmıştım. Yazı yayınlanır yayınlanmaz bilgili, birikimli arkadaşlardan tepkiler yağdı.
İlk önce okumamış olanlar için o yazının ana fikrini özetlemeliyim. Wagner’i inceleyen, arada bir Nietzsche’ye de değinen yazılar yazıyorum ya, bu yazımda "Ben aslında adamları değil de Wagner’in eşi olan Cosima Wagner’i merak ediyorum" demiştim.
Çünkü Nietzsche’nin ilk başlarda neredeyse bir Tanrı olarak gördüğü Wagner ile evlenmeden önce Listz’in kızı Cosima dönemin büyük piyanistlerinden olan Hans Von Bulow ile evliydi. Sonra babası Listz’in ve kocasının gözü önünde Cosima, Richard Wagner’in gönlünü çeldi ve Bulow ile boşandıktan sonra onunla evlendi. O günlerde Wagner’e hayran olduğu için evlerine sık gelen Nietzsche de kadına aşık olmaya başladı. Ve tımarhaneye atıldığı gün Cosima’nın adını bağıracak kadar ona sırılsıklam aşıktı Nietzsche.
Cosima sadece cazibesi olan bir kadın değildi aynı zamanda Nietzsche ile oturup Schopenhauer felsefesi tartışacak kadar bilgiliydi de. Wagner’in tüm işlerini de o düzene sokuyordu. İşte bu nedenlerle ben yazıda adamlardan çok Cosima’yı merak ettiğimi anlatmıştım.
Bence bir mucizeyi başarıp nerdeyse benim kadar kitap okumayı başaran kadın arkadaşım bana ilk mesajı atarak "Sen Cosima'yı merak edeceğine asıl Salome’yi merak et" dedi. Notumu hemen almıştım ama sonra hastaneye yatarken bile yanında eğlenmek için Derrida’nın kitaplarını götürebilen arkadaşımdan da Salome adı gelince "Bu iş vahim derece de ciddi olmalı" demek zorunda kaldım.
Biraz sonra yaşamından kesintiler verince göreceksiniz ki Lou Andreas Salome (1861-1937) adlı güzel kadının erkekleri kendine aşık ettirip sonra onlara acı çektirmek gibi bir huyu vardı.
Friedrich Nietzsche, Sigmund Freud, Rilke ve Paul Ree arkadaşlık kurduğu adamlar arasında olan Salome, Rusya doğumlu bir psikanalistti ve çok da iyi bir yazardı. Sigmund Freud’a göre Salome kendisinin gördüğü en parlak beyinlerden bir tanesine sahip olan insandı.
Gerçekten de kadınların felsefe çalışmasına izin bile verilmeyen bir dönemde Salome bütün sosyal engelleri yıkmış ve hem filozof olmuştu hem de kadın cinselliği ve anal-erotik hakkında devrimci yazılar yazmıştı. Seks ve evlilik konusundaki düşünceleri 21’inci yüzyılın ikinci yarısına özgü denilebilecek kadar ileri bir düzeydeydi. Evlilik ve sadakatin sevgiyi öldüreceğini söylüyordu. Kendisine aşık olan erkeklere istemeden de olsa acı çektirmesi de onun bu yönü ile bağlantılı olabilir.
İlk önce Nietzsche ile arkadaş olan filozof Paul Ree ile tanıştı. Aşık olan Ree’nin evlilik teklifini kabul etmedi. Nietzsche onunla 1882 yılının Mayıs ayında tanışınca aklı tam anlamıyla başından gitti.
Nietzsche müthiş bir aşk acısı çekmeye başladı.
Gerçi Nietzsche’ye acılar çektiren ve çok da ilham veren bu tek taraflı aşk hikâyesini, Irvin D. Yalom’un ‘Nietzsche Ağladığında’ ve Lance Olsen’in ’Nietzsche Öpücükleri’ romanlarından biliyoruz.
O döneme ait olan ve sonradan çok meşhur olan bir fotoğraf da var. Fotoğrafta Salome at arabasının sürücü bölümünde elinde kırbaçla görülüyor atların yerinde ise Nietzsche ile Paul Ree bulunuyor.
Bu tabii kurgu bir foto ama biz şimdi en azından biliyoruz ki "Kadının yanına giderken yanında kırbaç götürmeyi unutmayacaksın" diye büyük konuşan Nietzsche o kırbacı Salome’nin eline vermiş gibi görünüyor.
Aslında bazı yorumcular Nietzsche’nin kadınlardan nefret etmesini de Salome’ye duyduğu aşka karşılık alamaması olduğunu söylüyorlar. (Aslında ben onun bu nefretinin kendisinin frengi olmasından kaynaklandığını düşünüyorum. Frenginin büyük beyinler üzerindeki etkisini ayrıca ele almayı planlıyorum.)
30’lu yaşlarındayken Salome henüz 20’li yaşlarda olan ünlü şair Rilke ile tanıştı. Tabii Rilke ona aşık oldu ama bu defa nasıl olduysa Salome de bu aşka karşılık verdi.
Salome’nin isteği üzerine Rilke, Renee olan adını daha erkeksi olsun diye Reiner’a da çevirdi.
Rilke'yle flört dönemindeyken ansızın Friedrich Carl Andreas’ın evlilik teklifini kabul etti. Ama Rilke ile gizli aşk yaşamaya devam etti. Rilke'nin Tolstoy ile tanışmasına aracı oldu.
Andreas "Eğer benimle evlenmezsen kendimi öldüreceğim" dediği için onunla evlenmişti ama Salome’nin hayattaki tek gerçek aşkı Rilke olmuştu.
Dönemin önde gelen entelektüellerinden olan Salome felsefi açıdan uğraştığı sorunların çözümüne yardımcı olsun diye psikanaliz ile ilgili çalışmaya da başladı.
Wiemar’da 1914’de düzenlenen psiko-analitik kongresine katıldı. O kongrede gayet tabii ki bulunan Sigmund Freud ilk önce Salome’nin aklına ve bilgisine aşık oldu. Salome, Freud’a tanışmak istediğini belirten bir mektup yazdı.
Bu ilk mektupla başlayan yazışma, görüş alışverişi süreci 25 yıl sürdü.
Kadın cinselliği üzerine Die Erotik (1919) eseri bulunan ve ayrıca İbsen’in eserlerindeki kadın karakterler hakkında çalışması da olan Salome hakkında Freud şunları söylemişti: (Salome ayrıca Niezsche felsefesi hakkında da bir analiz kitabı yazmıştı):
“Korkunç bir zeka… Onun yanına yaklaşan herkes, varlığının samimiyetinden ve uyumundan çok güçlü bir biçimde etkilenirdi; kadınlara özgü zaafların hiçbirinin hatta insani zaafların bile çoğunun onda bulunmadığını, yaşamı boyunca bunları aşmış olduğunu fark ederdi.”
Lou Andreas Salome 76 yaşında öldüğünde, Freud; “Ona duyduğum aşkı ve hayranlığı açıkça söylemiş olmayı isterdim” diyerek büyük pişmanlığını dile getirdi.
Salome’nin yukarda belirttiğim çalışmalarının yanı sıra Im Kampf um Gott, Ruth, Rodinka, Ma, Fenitschka – eine Ausschweifung, ve Das Haus (1921) adlı Anneliese's House olarak İngilizcesi bulunan romanı da vardır.
"Cosima’yı bırak asıl onu tanı" diyen arkadaşlar nedeniyle Cosima’yı bırakamadığım halde Salome’ye de ayrıca takmış durumdayım şimdi.
Ernest Pfeiffer tarafından editörlüğü yapılan ‘Looking Back’ adlı Salome’nin hatıralarını getirttim, okumaya başlamak için de doğrusu sabırsızlanıyorum, gerçekten de son derece ilginç bir kadınmış Lou Andreas-Salome.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce