Kamusal entelektüel
Belki okumuşunuzdur önceki gün bu köşede 'DÜŞÜNCE TARİHİNİ SİYASİ TAVIRLARLA ANLAMAYA ÇALIŞMAK DOĞRU MU?' başlıklı bir yazı yazdım.
Yazıda düşünce sistemleri tarihinde yaratıcı beyinleri, yeni düşünceleri, sanatta yenilikleri getirenleri dönemin siyasi koşullarıyla ve kendi siyasi bakışımızla değerlendirmenin doğru olmadığını yaratıcı beyinleri siyasetin dışında bırakarak düşünmemiz gerektiğini anlatmıştım.
O yazıyı yazmam sürerken bile bazı yanlış anlamaların olabileceğini hissediyordum ama arzu ettiğim anlamı iletebilmek için bu yanlış anlaşılmayı da göze aldım. Bu tür konularda net görüşün ortaya çıkabilmesi için bazı aşamalardan geçilmesi gerekiyor olabilir.
Aklına ve ciddiyetine güvendiğim bazı okurlarım bana yaratıcı beyinlerin siyasete tamamen ilgisiz kalmalarını mı savunduğumu sordular.
Dolayısıyla büyük ihtimalle benim neden olduğum bir yanlış anlamayı düzeltmek için önem verdim bir ‘errata’ (yanlış düzeltme) bölümünü bugünlük açmam gerekiyor.
Oluşan kanının aksine ben yaratıcı beyinlerin dönemlerindeki sosyal ve siyasi ortama duyarlı olmaları ve özelikle yaşanan siyasi tartışmalarda taraf olmalarının önemli olduğunu düşünüyorum.
Sadece yaratıcı beyinlerin eğer bir siyasi tartışmada taraf olacaklarsa neden o tarafı seçtiklerini diğer tarafları neden seçmediklerini açıkça özen ve sabırla topluma anlatmalarının önemine de inanırım. Bu yeni oluşan bir fikir değil bende neredeyse yarım yüzyıldır aynı fikirdeyim. Yukarda bahsettiğim o yazıda sadece bizlere geçmişte bir düşünürü değerlendirirken onu, kendi siyasi görüşlerimize uymayan yönleri varsa bunu değerlendirmemizin dışında tutmamız gerektiğini söyledim, yoksa o düşünürün apolitik veya siyaset dışı olmasının illa da doğru olduğunu savunuyor değilim.
Sadece bunu savunan bir yaratıcı beyin söz konusuysa bunu da bize uymasa da onun açısından doğru tavır olarak görüp kabul etmemiz lazım.
Benim kamusal entelektüel olarak çevirdiğim 'public intellectual' kavramı yani döneminin kamusal problemlerinin, tartışmalarının içinde olan ve gerekirse taraf olabilen yaratıcı beyinler benim için çok değerli olmuşlardır her zaman.
Biraz sonra örnek bazı isimler vereceğim ama kamusal alan üzerine yaptığı önemli çalışmalar nedeniyle bu aşamada Jurgen Habermas’ı vurgulamak istiyorum. Habermas özellikle Stractural Transformation of Public Sphere (1963) çalışmasında bu kamusal entelektüel kavramını oluşturma yönünde çok önemli kavramsal adımlar atmıştır.
Ben yıllar önce iktisadi düşünce tarihi dalında doktora yaparken E. P. Thompson’a çok önem veriyordum. Onun ‘İngiliz İşçi sınıfının oluşumu’ çalışmasında tarihi ele alışıyla, bir sınıfın oluşumunun sadece ekonomik bir süreç değil ama aynı zamanda kültürel bir süreç de olduğunu göstermesiyle benim tarih çalışmamda yön gösterici olmuştur. Ama E.P. Thompson’a yakınlığım onun sadece kullandığı yöntemle ilgili değildi. O aynı zamanda yaşadığı dönemin (1924-1993) sosyal ve siyasi sorunlarına daima ilgi duymasıyla ve siyasi mücadelenin tam da içinde yer almasıyla bir örnek oluşturmuştur. Thompson özelikle nükleer silahlanmaya karşı hareketin önde gelen düşünürlerinden ve mücadelecilerinden bir tanesiydi yani tam anlamıyla bir kamusal entelektüeldi.
Onun dışında ben Edward Said ve Noam Chomsky gibi isimleri ciddi akademik çalışmalarının siyasi uzantılarını üstlenip bunun gereğini yapan entelektüeller olarak gördüm ve de önem verdim.
Bitirirken sadece önem verdiğim şunu söylemek istiyorum: Düşünce sistemleri tarihinde eğer benim arzu ettiğim gibi davranmayı seçmeyen yani kamusal entelektüel olmayan yaratıcı beyinler varsa -ki gayet tabii ki varlar ve bize bıraktıklarına bakarsak iyi ki de öyle vardılar- onları da kendi tavırları, kamusal entelektüel olmama tercihi içinde, yani kendi doğruları çerçevesinde oldukları gibi kabul edip anlamaya çalışmalıyız. Şunu bilin ki onları gerçekten tam anlayabilmek bazen ancak bu şekilde mümkün olabiliyor.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce