İsmailağa Cemaati vesilesiyle
İsmailağa Cemaati liderinin cenazesi sürerken bile çeşitli kesimlerden yapılan bazı yorumlar, bu tür konulara Atatürkçü bir Marksistin nasıl bakması gerektiği konusunu tekrardan gündemime aldırdı.
Zaten çok uzun yıllar önce benim gibi olmayanlarla, özelikle dindar insanlarla, konuşmak ve onlara kendimi anlatırken onları da kendilerinden dinlemek prensibim nedeniyle bu tür konuları teorik düşünmeyi eskiden bu yana sürdürürüm.
İsmailağa Cemaati'nin acılı günü bu konunun yeniden gündemime girmesine vesile oldu. Konuyu tekrarda bir sakınca olmamalı çünkü bu konu Türkiye’nin temeldeki önemli sorunlarından bir tanesine parmak basıyor bence.
İki taraf arasında bir ortak buluşma noktası bulmak yerine Türkiye’de dindar olanlar ile dindar olmayanlar arasındaki ayrışım gün geçtikçe artarak sürüyor. Bu ayrışmanın bir daha iki yakası birleştirilemeyecek bir uçuruma dönüşmesi tehlikesi daima var.
Ama kendi ülkemizin ortasında kendi elimizle bir uçurum oluşturduğumuzda bunun içine iki taraftan da insanların düşmesi ve sonuçta kindar duygularla hesaplaşma arayışının başlaması tehlikesi var.
Atatürkçü bir Marksist olarak benim bu tehlike karşısında yapabileceğim tek şeyin kendim gibi olmayanlarla diyalog ve sohbet kanallarını açık tutmak olduğuna dediğim gibi yıllar önce üniversitede çalıştığım yıllarda bile karar vermiş ve bu prensibimi yıllar içinde elimden geldiğine hayata geçirmeye çalışmıştım.
Süreç içinde bazı dönemlerde prensibimden taviz vermek bazı dönemlerde ise açmaya çalıştığım diyaloğun sınırlarını net koyamama hatalarım oldu. Ama temel prensibimi yani benim gibi olmayanlarla diyalog ve karşılıklı anlaşma gayretimi bugüne kadar olabildiğince koruyup oldukça az zararla bugünlere gelebildim sanıyorum.
İlk önce bu prensibi neden edindiğimi koşullarıyla açıklayacağım ondan sonra bugün neler olması gerektiği konusunda birkaç laf da söyleyeceğim.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce