Seçim çantada keklik mi?
Aylardır seçimin sonucunu çantada keklik gibi düşünmekte olan özellikle muhalif çevrelere yakın insanların söylemlerini duyup durduk.
Yakın geçmişimiz hiç yokmuş gibi davrananlar, sürekli bakmakta oldukları cep telefonlarından bu lafın anlamını yeterince çabuk bulamayanlar. Şimdi bu çantada keklik lafını anlamayıp çantalarda gerçekten de keklik aramaya kalkışmasınlar diye söylüyorum, bu laf beklenen bir gelişmenin çok kolay elde edilebilirmiş gibi, çoktan olup bitmiş gibi düşünülüp sonucun şimdiden kesin gibi kabul edilmesi yanlışını ifade ediyor.
Aylardır kendimizin duymak istediklerini veya söylemek isteyip de söyleyemediğimizi işitmek için izlendiğini sandığım bazı muhalif yandaşı kanallarda her gece yapılan konuşmalarda tarihi ne olursa olsun yapılacak ilk seçimde bugünkü iktidarın gideceği ve yerine muhalif partilerin iktidarı devralacağı anlatılıyor.
İktidara yakın çevreler bu kadar kendilerinden emin değil gibiydiler oldukça uzun zaman ama onlar da da hareketlenme son zamanlarda başladı. Hatta aralarında yeni bir seçim zaferi sonrasına yapılacak balkon konuşmasının içeriği hakkında konuşabilenler bile çıkabiliyor.
Muhalefet ve iktidara yakın çevreler kendilerinden bu kadar nasıl emin olabiliyorlar, ellerinde yoksa bizim bilmediğimiz bazı bilgiler mi var, ona göre mi konuşuyorlar. Hiç sanmıyorum. Ellerinde seçim sonucuna dair kesin bilgi olsaydı bunu içlerinden bir tanesi kendisini kesin tutamaz ve bizimle mutlaka detaylı paylaşır ve zafer tamtamlarını şimdiden çalarlardı.
Açıkçası ben bu yaz mevsiminin başına kadar bana bir soran olduğu takdirde bu koşullarda bir iktidarın yeniden seçim kazanmasının mümkün olmadığını, bu koşullardaki ülkede bir iktidarın seçimi yeniden kazanmasını örneğinin pek olmadığını, sonra ülke yönetiminin bir değişim, yenilenmeye ihtiyacı da olduğunu bu yüzden bu defa Erdoğan’ın biraz dinlendirileceğini söylüyordum.
Ama mayıs ayı sonundan bu tarihe kadar seçim sonucuna yönelik olarak kafamda bazı belirsizlikler oluşmaya başladı. Arzu ettiğim sonucun olmayacağını ve olması gereken zinde güç değişiminin olmayabileceği yolunda fikirler oluşmaya başladı bende.
Elimde bu konuda özel bir çalışma yok. Birbiri ardına yayınlanan kamuoyu araştırmaları kafada netlik yaratmak yerine belirsizliği daha da artırıcı rol oynar nitelikteler bence. Bu koşullardaki bir ülkede hala daha kararsız kalabilenlerin oranının bu kadar yüksek olabilmesi şaşırtıcı (hatta bu eldeki insan malzemesinin kalitesi hakkında insanı bayağı karamsarlığa itebilen bir durum da) ama burası Türkiye olduğundan galiba buna da fazla şaşırmamak gerekiyor.
Ben sonunda geldiğim noktada bir seçimde muhalefetin beklendiği kadar büyük atılım yapamayacağını ve hatta iktidarı destekleyenlerin bir büyük sürpriz yapabileceklerini düşünmeye başladım. Bu düşündüğümden mutlu muyum, hayır değilim. Dediğim gibi ülkenin yeni bir bakış açısına, yeni bir yaklaşıma ihtiyacı olduğunu görüyor ve biliyorum. Ama bu ülkedeki çoğunluk ile her zaman aynı görüşte olacağım beklentisi bende hiç olmadı şimdi seçim sonucu konusunda ise bu beklentim hiç yok.
Özetle Türkiye’nin beklenmedik olacağından dünya siyaset literatürüne bile girebilecek bir yeni sürpriz yaparak Erdoğan’ı tekrar cumhurbaşkanı seçebileceğini, bu bunu yazarken bile kendime inanılacak gibi gelmese de, düşünmeye başladım.
Aşağıda ayrı bölümlerde bu düşünceye varmamda etkili rol oynayan şu bölümler olacak;
1- Ekonomik kriz ile siyasetin bağlantısı,
2- Gençlerde var olduğu sanılan Deist yaklaşım varsayımı doğru mudur sorusu,
3- Muhalefetin heyecan yaratma gücüyle ve
4- Cumhuriyet ideolojisinin yanlış anlamış olabileceği ülke gerçeği konusunu ayrı bölümler halinde açacağım.
Ve sonra da yazımı inşallah bu yazımdan gelecekte utanırım ve ne kadar da yanlış çıktığım konusunda başta eşim olmak üzere bütün arkadaşlarım ve okurlar beni yerden yere vururlar diye içimden düşünerek bitireceğim.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce