Seçmen aslında ne istiyor?
Seçmenin aslında ne istediği sorusu Türk siyasetinin yıllardır net bir cevap bulamamış gizemlerinden bir tanesidir. Yeni bir seçime giderken bu defa da bu sorunun cevabının verilebileceğine inanmıyorum ama bu yakıcı soru tekrardan gündemime Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu’nun açıklamalarını dinlerken fena halde girdi.
Hemen hemen hayata dair hiçbir konuda anlaşamayacağımızı bildiğim halde ben Temel Bey'in farklı konulara yaklaşımını itidalli ve düşünceli bulurum. Değindiği konuda benim yaklaşımımdan ne kadar da farklı ve bana ters gelen biçimde konuşsa da onun yaklaşımını saygıyla, dikkatle dinleyip farklı düşünceleri öğrenmeye çalışırım.
2 saate yakın televizyon programında yine böyle oluyordu.
Ta ki Temel Bey İstanbul Anlaşması ve İsrail konusu üzerine konuşmaya başlayıncaya kadar. Bu iki konu gündeme gelince diğer konular hakkında düşünceli ılımlı konuşan Temel Bey ortadan çekilmiş ve yerine nerdeyse sıradan komplo teorilerine inanan sert, ideolojik konuşan bir lider gelmişti.
İstanbul Anlaşması'nı neredeyse sadece eşcinsel haklarına indirgemişti ve sapıklık dediği eşcinselliğe bu yaklaşımı kabul edemeyeceğini söylüyordu. Buna tamamen katılmamakta olduğumu açıklamama bilmem gerek var mı ama bundan sonra da Temel Bey'in çok daha fantastik düşünceleri olan bölgemizde İsrail üzerine oyunlar meselesine geldik. Temel Bey bir Mesih geleceğine inanarak bölgede İsrail üzerine oynayan ABD neo-konları üzerine kurduğu yaklaşımında Rusya ve Çin olduğunu söylediği Yecüc ve Mecüc anlatımını da ihmal etmeyerek bölgemizde büyük bir nihai savaş çıkacağını bu yüzden İsrail’e dikkat etmemizi söylüyordu.
Beni yanlış anlamayın bu konularda isteyenin istediğini düşünüp anlatmasından kesinlikle yanayım ama söz konusu olan yaklaşan seçimde kazanma ihtimali yüksek görülen bir ortaklığın önemli bir ortağı söz konusu olunca CHP ve Yeni Parti’nin bu ortakla birlikte İstanbul Anlaşması veya İsrail ve ABD ile ilişkiler gibi hayati dış politika konularında nasıl tutarlı bir tavır alabilecekleri konusunda endişeye düşmeye başladım. Ve bu endişem de beni asıl konum olan seçmen ne düşünüyor sorusunu tartışmaya getirdi.
- Seçim sonucu neden böyle oldu?1 yıl önce
- Kitabın ortasından konuşuyorum ve diğer lüzumsuz seçim notları1 yıl önce
- Alevi tartışması1 yıl önce
- Dün bu yazıyı yazarken...1 yıl önce
- Mea Culpa1 yıl önce
- Post-modern seçimin yankıları1 yıl önce
- 'Cool'un büyük kaybı1 yıl önce
- Z Kuşağına güvenilerek siyaset yapılır mı?1 yıl önce
- Muhalif yazarları bekleyen büyük kriz1 yıl önce
- Cumhuriyet Müzesi halk yüzünden kapanabilir1 yıl önce