Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Bu sene Nobel Edebiyat Ödülü Annie Ernaux’a verildi. Böylece bir yanda 80 küsur yaşına kadar 20 adet kitap yazmış olan bayan Ernaux’un emeği sonunda hak ettiği takdiri görmüş oldu. Ama aynı zamanda onun sayesinde edebi hatıra yazma sanatı yeniden saygınlık kazandı.

Bayan Ernaux’un edebi yazıları kendi hayat deneyiminden aktardıklarından oluşuyor.

Yazar ne kadar deneyimli olursa olsun böylesine yaşanmış deneylerden edebiyat çıkarmanın neden o kadar da kolay olmadığını daha sonra anlatacağım ama bu girişte ben başka bir yere bağlamak istiyorum konuyu.

Uzunca bir süredir yaşlılığı yaşama sürecim hakkında mizahi bir çalışma yapmak kafamda vardı. Oray Eğin, bu türde bir yazımdan sonra bir yazısında ‘Eğer bir derginin yayın yönetmeni olsaydım Serdar Turgut’a yaşlık deneyimlerini yazdırırdım’ deyince bu tür çalışmaya girmek fikri kafamda daha da netleşti.

Üstelik bu tür bir kitabı yazmak için fazla araştırmaya, okumaya dayalı bir çalışma da yapmam gerekmiyordu. Çünkü malzeme elimdeydi, malzeme kendimdim. Yaşanmış deneylerimi iyi gözlemleyip yazmam gerekecekti.

Evet kitaba başlamak için zihnen hazırdım ama yaşamış deneyleri yazmamın ne kadar doğru olacağını ve bunun mümkün olup olmayacağını sorguluyordum, bu konuda kuşkularım vardı.

Bu kuşkularımı da Annie Ernaux'un Nobel Edebiyat Ödülü'nü almasından sonra oldukça aştım. Demek ki bu yapılabiliyormuş biraz gayretle ve dikkatli yazmakla bu işteki zorlukları aşarım deyip kitabımı kafamda planlamaya başladım.

Bu türe girme konusunda neden kuşkularım olduğunu ve bunları aşmakta neden zorlandığımı diğer yazılarda açmaya çalışacağım.

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar