Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

Fethullahçı Terör Örgütü (FETÖ) dosyası açıldıkça, liyakatsız insanlar eline bırakılan değerlerin ne kadar acımasızca heba olduğu ortaya çıkıyor.

Bu yıl açılan Urfa Arkeoloji Müzesi, Arkeopark ve Edessa Mozaik Müzesi Müdürlüğü’ne atanan Müslüm Ercan’ın, Urfa’ya 20 km. mesafede bulunan Göbeklitepe’ye Kazı Başkanı olarak da atanmasını hayretle karşılamıştım.

Hangi kazı deneyimi ile UNESCO Dünya Miras Listesi’ne aday olan Göbeklitepe’deki kazıdan sorumlu olacaktı?

Bu da yetmiyormuş gibi, birbirini denetlemesi ve fikir zenginliği oluşturması beklenen Koruma Kurulu’na da müdür yapılmıştı.

Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın teftişlerine ve açtığı sayısız soruşturmaya rağmen orada kalmayı nasıl başarıyordu?

Selçuk Üniversitesi Halkla İlişkiler mezunu bu zat, ömrünü arkeoloji alanına adamış Göbeklitepe Kazı Başkanı Prof. Dr. Klaus Schmidt’in 2014 yılında vefatıyla boşalan görevine atanabildi.

Schmidt, Göbeklitepe’de 1995’te Şanlıurfa Müzesi ve Alman Arkeoloji Enstitüsü ortak projesi olarak başlayan, 2007 yılından itibaren “Bakanlar Kurulu kararlı kazı” statüsünde devam eden kazının başkanlığını yürütmüştü.

“İNSANLIKTAN AÇIĞA ALMIŞTIM”

15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili yürütülen soruşturma kapsamında Ercan’ın açığa alınması üzerine, Schmidt’in eşi ve eski Göbeklitepe kazılarında (1995-2014) ekip arkadaşı olan Doç. Dr. Çiğdem Köksal Schmidt’in sosyal medyadaki paylaşımını okudum.

Aynen şöyle yazıyordu:

“Bana, Klaus’a, Klaus’un hatırasına ve Göbeklitepe’ye yaptıklarından dolayı ben onu çoktan insanlıktan açığa almıştım zaten... Beni şurada bir insanın başına gelen zorluğu anlatan bu haberi paylaştıracak hale getirdiyse bu insan, düşünün artık neler olduğunu... Ancak, FETÖ’yü metöyü bilmem, şimdiye kadar yaptığı cibilliyetsizliklerin, iş bilmezliklerin incelenmesi gerekirdi önce... Onlar yeterdi getirildiği mevkiye, kendisine ‘kazı başkanı’ olarak teslim edilen muhteşem kültür varlığına layık olup olmadığını anlamaya...”

KİTAP ÇALIŞMASINA İZİN ÇIKMADI!

Arkeolog Çiğdem Köksal Schmidt’in 2014 yılından sonra söz konusu alanda kazı yapmasına izin verilmemişti.

Bu da yetmezmiş gibi, Alman Arkeoloji Enstitüsü çatısı altında sürdürdüğü Göbeklitepe buluntu dokümanlarını kitaplaştırma çalışması da engellenmişti.

Berlin’de yaşayan Çiğdem Köksal Schmidt ile dün telefonda görüştüğümüzde “Enstitü’den de istifa ettim. Karşıma hep engeller çıkıyor. Umudumu yitirdim” diyordu.

Doğuş Holding’in 20 yıllığına Göbeklitepe için 15 milyon dolar kaynak ayırdığını hatırlattığımda da şu uyarıyı yapıyor:

“Bugüne kadar kazıya destek veren çok sayıda şirket ve kurumun çabalarıyla Göbeklitepe dünyaya açıldı. Bu geçmiş yokmuş, her şey Doğuş’la başlamış gibi davranıyorlar.”

Doğuş sonuçta bir şirket; kazı ve koruma müdürünün inisiyatifi dışına çıkabilir mi?

Tarihi varlıkların sahibinin tüm insanlık olduğunu Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) Dünya Miras Listesi ile bize hatırlatıyor.

MÖ 10.000-8000 olarak tarihlenen ve “insan eliyle yapılan ilk tapınak” olarak anılan Göbeklitepe, 2011 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi’nde yer alıyor.

UNESCO Dünya Miras Dergisi, Temmuz 2016’da yayınlanan özel sayısında Göbeklitepe’ye iki sayfa ayırdı.

“Mozaik Yolu Projesi” ile turizme yeni bir destinasyon sunan Demet Sabancı Çetindoğan başkanlığında kurulan Ortak Nesiller Entegrasyonu (ONE) Derneği’nin, Ocak 2015 tarihinde UNESCO’nun Paris merkezinde yaptığı Göbeklitepe sunumunu izlemiştim.

İzlediğim uluslararası toplantılar arasında, en etkin “uzman-ilgili” katılımı sağlanan bir etkinlikti...

Dünyanın arkeoloji alanındaki otoritelerinin her birinin Göbeklitepe’yle ilgili iştahı etkileyici...

Türkiye algısı nerede bozulduysa, oradan düzeltmeye başlamak için geç değil.

Kimse umutsuzluğa kapılmasın. Her alanda yetkinlik terazisi masanın üzerine konsun yeter!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar