Sizinki dostluk değil arkadaşlar, düşmanlık!
Önceki gün birlikte geldiğimiz Londra’da Başbakan Binali Yıldırım’ın yaptığı temasları daha sonra uzun uzun yazacağım için bugün sadece gelirken Sayın Başbakan’la uçakta ayaküstü sohbetimizden bahsetmek istiyorum.
Duymuşsunuzdur herhalde... Başbakan seyahate çıkmadan hemen önce Esenboğa Havalimanı’nda bir basın toplantısı yaptı ve gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Atatürk’e edilen hakaret ve iftiralarla ilgili ne düşündüğü sorulunca da aynen şunları söyledi: “Cumhuriyet’imizin kahramanları bizim milli değerlerimizdir. Dolayısıyla bunlara yapılacak yakıştırmayı asla kabul etmeyiz. Uygun görmeyiz. Bu ve buna benzer girişimleri şiddetle kınıyorum ve hukuken yapılması gereken ne varsa bunlar da yapılacaktır. Biz kahramanlarımızın kurduğu, binlerce şehidimizin bize emanet ettiği yurdumuzu daha ileri götürecek ne tedbir varsa bunları yapacağız. Tarihimiz, bizi utandıracak hiçbir şeye sahip değildir. Bu tartışmaların yapay, anlamsız ve maksatlı olduğunu düşünüyoruz. Bizim bu konuda kafamız çok nettir.”
AMAÇ FİTNE ÇIKARMAK
Bu ifadelerinin hemen hemen aynısını uçakta da yeniledi Başbakan ve ek olarak şu noktaya dikkat çekti: “Nereden çıkıyor bu konular ve ne için? Belli ki amaçları toplumda huzursuzluk ve gerginlik yaratmak! Bizim bu oyunlara kesinlikle düşmememiz lazım!”
Başbakan’a katılmamak mümkün değil, ki ben de zaten bir önceki yazımda hatırlarsanız özellikle buna vurgu yapmıştım. Adları her neyse ne; sözüm ona tarihçi olan üç beş kendini bilmezin Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu liderinin özel hayatı ve ailesiyle ilgili ortaya attıkları ipe sapa gelmez açıklamaların gayesi bence de fitneydi.
Amaç Atatürkçüler ile olmayanları karşı karşıya getirmekti. Neyse ki toplumumuzun genlerinde hep var olan o doğal duyarlılık sayesinde defettik bu oyunu. Tabii bunu en çok sosyal medyanın gücüne borçluyuz. Medya diyemeyeceğim, zira başta bizim yayın grubu olmak üzere birkaç yayın organının dışında hiçbir basın organı bu oyunu da, alçaklığı da görmedi.
Neyi kastettiğimi anladınız herhalde değil mi? Bazıları bu duruma, “İktidar yanlısı basının yazı işlerini yönetenler kraldan çok kralcılık yapıyor” dememek için kibarca, “Otokontrol fena teslim almış ruhlarını” diyor.
HEPSİ AYNI FİKİRDE
Bakın değerli okurlarım...
Londra’da başka siyasiler de var AK Partili olan. Hayati Yazıcı, Mustafa Elitaş, Abdülhamit Gül, Mücahit Arslan... Hepsinin görüşü de Başbakan’la aynı! Çok tepkililer onlar da.
Birinden de duymadık, “Canım nihayetinde demokrasi var, isteyen istediğini söyler!” falan dendiğini. Sorduğunuzda hepsinin tavrı net bu konuda. Hal böyleyken neden iktidar yanlısı medya bu haberleri görmedi peki? Ee çünkü toplumu ayağa kaldırmış olsa da bunu haberleştirmeleri için evvela iktidar tarafından birilerinin tepki göstermesi lazımdı.
Dün biraz göz attım. İki gün boyunca bu meseleye kör ve sağır olanlar nihayet haberleştirmişlerdi konuyu. İşin acı tarafı işte bu bence. Bu gazetelerin yazı işlerinin tepesinde oturan arkadaşların bu durumu kanıksamaları. Daha da acısı, bu anlayışlarıyla iktidara dostluk falan yaptıklarını sanmaları.
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce