Gabriel Enişte niye böyle?
ALMANYA Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel’in Avrupa Birliği yetkililerine mektup yazarak, Türkiye’ye yönelik önlemlerin sertleştirilmesinin ortaya çıkmasının ardından, zaten pek iyi bir noktada olmayan Türkiye-Almanya ilişkileri iyice gerildi. 24 Temmuz tarihinde AB Dış Politika Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini ve Genişlemeden Sorumlu Üyesi Johannes Hahn’a yönelik yazdığı mektupta, “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın politikaları, Avrupa değerleriyle açık bir şekilde tezat oluşturuyor ve ciddi bir yanıt gerektiriyor” demesi ve Türkiye’nin üyeliğe hazırlanmasına yönelik öngörülen mali yardımların kısılması çağrısı yapması, gerçekten kabul edilir bir durum değil. En yüksek perdeden cevabı hak eden bir aymazlıktı Gabriel’in yaptığı ve nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan da gereğini yaptı. Bazıları yine aşırı buldular Erdoğan’ın “Sen kimsin ya Gabriel!” seslenişini, ama kusura bakmasınlar ben çok yerinde ve okkalı buldum. Dış politikada uzunca yıllar görev yapan ve Almanya’da bulunduğu dönemlerde de Gabriel’i yakından tanımak durumunda kalan adı bende saklı eski diplomat dostum aradı dün. Ve Gabriel ile ilgili daha önce bilmediğim çok kritik bir bilgi verdi.
Aynen aktarıyorum sevgili okurlarım: “Herkes sanıyor ki Gabriel o koltukta oturduğundan, siyasi çıkarları gereği Türkiye’ye karşı alenen aleyhtarlık yapıyor. Alakası yok! Gabriel’in evvelden beridir Türklere karşı olumsuz bir duruşu vardı zaten. Bunun nedeni de maalesef tamamen özel! Gabriel’in ilk karısı Munise Demirel adlı bir Türk kadındır. Ondan bir kızı da var. Duyduğum kadarıyla çok büyük aşkla falan evlenmişler Munise Hanım ve Gabriel Enişte ama sonradan papaz olmuşlar. Deniliyor ki Gabriel siyasete ağırlık verip evle barkla ilgilenmeyince Munise Hanım da kendisine başka bir yol çizdi ve bu enişteyi çok öfkelendirdi. Yakın dostlarına ‘Munise’nin terk edişini hâlâ içime sindiremiyorum’ dediği de söylenir!”
Bunları duyduktan sonra tabii internette biraz gezindim, ne bulabilirim başka diye... Gerçekten de Munise Demirel ile evliyken tam bir Türk dostuymuş Gabriel. Fotoğraflarına bile yansımış bu! Ve evet, Türkiye’ye, Türklere karşı böyle hasmane tavırlar sergilemesi sonradan olan bir şey. Ve ben de inanıyorum ki bunun nedeni kesinlikle büyük Türk aşkı Munise Demirel tarafından terk edilişi. Naçizane fikrim... Anlayış gösterelim kendisine biraz ve mümkünse bu psikolojiyi aşmasına yardımcı olalım milletçe. Aşabilirse desteğimizle, eminim hem onunla aramız hem de Almanya ile ilişkilerimiz bambaşka bir noktaya evrilir.
Haksız mıyım?
************
DİN VE AHLAK DERSİ KİTAPLARINA GİRMELİ BU HİKAYE!
MUTLAKA sizlerin de dikkatini çekmiştir Süper Loto zengini Fuat Özdemir’in öyküsü. Gerçekten de insana “Aman böyle para olmaz olsun, böyle olacaksa hiç olmasın” dedirten bir trajedi adamcağızın yaşadıkları. Muhabirimiz Mesut Han’ın aktardıklarına göre, loto zengini olmadan evvel yani 3 yıl önce geçimini hamallık yaparak kazanan bir yoksul adamcağızmış Özdemir. Ailesiyle birlikte Edirne’nin Süloğlu İlçesi’nde bir gecekonduda oturuyormuş. Arkadaşlarının anlattığına göre lotodan o 11 milyon çıkana kadar fakirmiş ama çok huzurlu ve mutluymuş Fuat Özdemir. Ne olmuşsa hayatında, hangi aksilikleri yaşamışsa milyoner olduktan sonra yaşamaya başlamış. Hepi topu 3 yıl yaşayabilmiş o zengin haliyle ama berbat bir 3 yıl olmuş. Hülasa... Adamcağızın önceki gün sirozdan ölene kadar başına gelmeyen kalmamış.
Özdemir’in hikâyesi, okuyan her insana ister istemez “Allah ne verirse hayırlısını versin!” dedirtiyor. Dedirtiyor da acaba kaçımız bu hikâyeyle paranın yaşamak için sadece bir araç olduğunu, amaç olmaması gerektiğini ve bu nedenle de hayatı daha farklı yaşamamız gerektiğinin farkına varabiliyoruz? Bence din ve ahlak dersi kitaplarına koymak lazım bu hikâyeyi. Bu hikâyeyle anlatmalı gençlere, çocuklara sadece maddiyatta değil, her alanda, her bakımdan aşırılığın her zaman mutluluk getirmeyeceğini.
Değil mi?
************
NAZENDE SEVGİLİM...
KÖTÜ ve art niyetli kullanımından dolayı kızıyoruz zaman zaman sosyal medyaya ama bazen acayip güzelliklerin de keşfine yardımcı oluyor. Mesela Azeri çoban Pervin Seferov gibi... Hayvanları otlatırken söylediği şarkıyla sosyal medyanın fenomeni oldu bir anda. Youtube’da en çok izlenen videolardan olan çoban Seferov’un seslendirdiği “Nazende Sevgilim” şarkısı, bildiğimiz, eski bir şarkı olmasına rağmen çok dikkat çekti. Dün dilime takıldı, izledikten sonra o dakikadan beri de düşmedi. İzlemeyeniniz varsa lütfen girin internete hemen ve “Değdi saçlarıma bahar küleği, Nazende sevgilim yadıma düştün, Sen de pekçe menim adıma düştün...” dizelerinin notaya dökülmüş halini bir de çoban Seferov’dan dinleyin...
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce