Takipde Kalın!
Günlük gelişmeleri takip edebilmek için habertürk uygulamasını indirin
Gündem Ekonomi Dünya Spor Magazin Kadın Sağlık Yazılar Teknoloji Gastro Video Stil Resmi İlanlar

DİPLOMASİ çok ayrı bir uzmanlık ve tecrübe gerektirdiği için haddimi aşan cümleler kurmam... Ve dış politikaya dair bir konuyu ele alacağım zaman da muhakkak bir uzmandan görüş alırım... Tabii bilgisine, objektifliğine ve en önemlisi vatanseverliğine inandığım... Dün sabah saatlerinde telefonuma gelen bir SMS üzerine, son günlerin en debdebeli konusu Kuzey Irak ve “Olmaz, yapamazlar” denilen ancak pek de güzel yapılan referandum üzerine aradım uzmanı... Önce sabah gelen mesajı aynen aktarayım sizlere...

“Barzani sınırı kapatmış... Bizim taraf açık ama... TIR’lar yığılmış kapıda...” Gönderen haber kaynağım, mesajın sonuna bir de gülücük işareti koyduğu için önce espri yapıyor falan sandım... Üzerinde durmadım yani ama ilerleyen saatlerde gerçekten Habur’da birtakım sıkıntılar olduğunu duyunca kaynağımı tekrar aradım... “Vallahi şaka yaptın sandım ama galiba değilmiş” dedim... Sesi pek bir hiddetliydi, başladı konuşmaya... Önce Barzani’yi epey eleştirdi... Ardından detaya girdi... Meğer Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, Irak’a kendi bölgesinden giren tüm ihraç malları için sertifika zorunluluğu getirmiş.

Gıdadan tekstile... Oyuncaktan elektronik tüm ürünlere kadar... Yaklaşık 500 kalem varmış sertifika zorunluluğu isteyen... Hal böyle olunca da tabii Habur’dan girişler durma noktasına gelmiş. Kaynağım bu bölgede çok büyük çaplı lojistik yapan bir firmanın sahibi... Sordum tabii sertifika olayının yeni bir şey olup olmadığını... Yeni bir olaymış... Ve işin en kötü tarafı da Habur’dan giriş yapacak Türk mallarına verilecek bu sertifikayı yine Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne bağlı New Standard diye bir firma verecekmiş.

Sistem şöyle oluyormuş: İhracatçılar, ürünlerinin Kuzey Irak’a sevkinden önce gözetim kapsamı dahilinde olup olmadığını belirliyormuş önce. Eğer kapsam dahilinde ise gerekli evrakları tamamlayıp Kuzey Irak’a sevki için NSC adlı firmaya başvuru yapıyormuş. Kaynağım sertifika işlemlerinin aylar hatta yıllar sürebileceğine ve bu süreçte de ihracatın durabileceğine dikkat çekiyor. Daha çok şey anlattı ama ben daha fazla uzatmayayım, zira konunun bundan sonraki ayrıntıları ekonomi servisini ilgilendiriyor. Ben işin siyasi tarafıyla ilgileniyorum...

Bilmiyorum sizler ne düşünürsünüz ama sanki biz bu Kuzey Irak’taki referandum işiyle ilgili fazla aceleci mi davranıyoruz acaba? Tabii bir de işin trajikomik tarafı var; o da Barzani’nin adeta bizimle dalga geçer gibi hareket etme meselesi... Kimseyi gaza getirmek gibi bir derdim yok ama bu sertifika zorunluluğu çok can sıkıcı bizim açımızdan... Biz çok sert tonda yaptığımız açıklamaların ardını getirmeden Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Habur’da sertifika zorunluluğu getiriyor.

Haksız mıyım?

**************

BENİ EN ÇOK SİNİRLENDİREN ŞEYLERDEN BİRİ!

BENİ en çok sinirlendiren şeylerden biridir; yazdığın bir şeyin esas mesajından çıkarılıp ısrarla yanlış anlaşılması... Önceki gün İsrail Devlet Başkanı Binyamin Netanyahu’nun, 19 Eylül’de görüştüğü ABD Başkanı Donald Trump’a Kuzey Irak’taki referandumla ilgili, dahası kurulması düşünülen bağımsız Kürt devletiyle ilgili, “Ya tam destek verin ya da engel olmayın!” dediğini aktardım. Bırakın Türk basınını dünya basınında dahi yer almayan bu bilgiyi Barzani’ye yakın bir haber kaynağımdan aldığımı da aktardım. Tabii bu bilgileri aktarırken de başka kaynaklarımın İsrail’in bağımsız Kürdistan ya da bağımsız Kürt devletinin kurulması konusunda neden Barzani’ye tam destek verdiğinin nedenlerini sorguladım...

Bir cümleyle bu işin nedeninin Tevrat’a kadar gittiğini söyledim ve hiç mıncıklamadan konuyu direkt işin erbabı Murat Bardakçı’ya havale ettim. Son derece samimi bir duyguyla kaleme aldığım bir cümle, Türkiye’de yaşayan bazı Musevi kardeşlerimizi rahatsız etmiş... Tanışıklığımız olanlardan biri dün WhatsApp üzerinden bayağı bir eleştirmiş bendenizi... Efendim ben bunu yazarak Türkiye’deki Musevi kardeşlerimizi de bağımsız Kürt devletine destek veriyorlar diyerek hedef gösteriyormuşum... Bunları demeden önce tabii bir de beni bilgilendirmiş... Bilmiyordum sağolsun sayesinde öğrendim ki; “İsrail bir devletmiş, Musevilik ise bir din!”

Uzatmayayım... Bu eleştirilere biraz bozuldum doğrusu. Zira hiç haklı değil. Evet biliyoruz, İsrail bir devlet ama o devletin katı katıya bağlı olduğu dini referanslar var. Ve ne yazık ki İsrail politikalarını bunlar üzerinden güttü hep ve gütmeye de devam ediyor. Ayrıca Kuzey Irak’ın dahil olduğu iddia edilen “vaat edilmiş topraklar” mevzusunu ben uydurmadım.

**************

KİM KISACAK BUNLARIN SESİNİ?

HANİ ancak düşman olan bunu yapar! İslamiyet’e nefretle bakan, İslamiyet’i ve Müslümanlığı karalamak isteyen, insanları Müslümanlıktan soğutmak isteyen yapar! Samimi bir mümin, gerçekten inanan bir din adamı bu kadar şuursuz açıklamalar yapmaz çünkü! Adını bile yazmayacağım, zira Twitter’da yaptığı açıklamaları gördüğümde dayanamayıp bir şeyler yazdım diye kaç gündür küfür yiyorum, kızların pantolon giyenine içi acıyan “İlahiyatçı”nın taraftarları tarafından! Tek bir şey diyeceğim... Özellikle de Diyanet İşleri Başkanlığı’nın dikkatini çekmek üzere ve bir daha da bu konuyla ilgili bir şey yazmayacağım. Bence bu gudubet kafalı ilahiyatçıları bir an evvel susturun! Nasıl yaparsınız, bunun yolu, yöntemi nedir bilmiyorum ama kısın seslerini, yoksa bunların saçmalıkları yüzünden millet tamamen dinden çıkacak benden söylemesi!

Şurada Paylaş!
Yazı Boyutua
Yazı Boyutua
Diğer Yazılar