Turizmde yeni açılım için...
Bu tür yazıları genellikle Hıncal Uluç yazar bilirsiniz. Kumar turizmi nedeniyle göz göre göre yurt dışına paramızın çıkmasının önüne geçilmesi için yetkililere uyarılarda bulunur.
Geçenlerde de hatta sanal kumar üzerinden bir yazı kaleme almıştı Hıncal Ağabey ve çok haklı olarak bir kez daha bu meseleye dikkat çekmişti.
Bugün de ben yapmak istiyorum bu konuda bir uyarı.
Hazır önümüzdeki hafta bayram ve epeyce uzun bir tatile giriyoruz, tamamen turizm sektörünü alakadar eden bu konuda bir dokunuş da ben yapayım.
Ülkemizin ekonomik durumu ortada… Laf ebeliği yapıp, uzun uzun neler olduğunu anlatmayacağım.
Zaten bence esasında ülke ekonomisinin düzlüğe çıkmasını isteyen her yurttaş da aynını yapmalı.
“Ah, vah” edip, geçmişi ve durumu analiz edip, bir yerlere lanetler yağdırmak yerine; “Biz bu ekonomik saldırıyla nasıl başa çıkabiliriz ve neler yapabiliriz”e yanıt aramalı.
Dünkü yazımda bunu yaptım biliyorsunuz.
Toyota Türkiye Pazarlama ve Satış A.Ş.’nin CEO’su Ali Haydar Bozkurt’la yaptığımız görüşme sonunda, otomotiv sektörüyle ilgili bilgiler aktarmış ve işin duayeni olan Bozkurt’un ağzından Türkiye’nin dünya otomotiv cennetine dönüştürülmesinin ülke ekonomisine sağlayacağı katkıyı anlatmıştım.
Bugün de benzer bir öneri aldım. İş kumar filan olunca yani biraz hassas bir alan olunca tabii bu konuda konuşanlar pek ismini vermek istemiyor.
Ama bir turizm duayeni ile görüştüm.
Ve epeyce fikir fırtınası yaptığımız bu görüşme sonunda kumar turizmi ile ilgili Türkiye’nin çok büyük bir kayıp verdiğini öğrendim.
Öyle rakamlar konuldu ki, bu sohbet sırasında önüme şoka girdim.
Bir kere baştan diyeyim. Las Vegas, Monte Carlo başta olmak üzere dünyanın en ünlü kumarhanelerini gezmiş, görmüş biri olarak hiç ilgi duymam kumara ve onun gibi bağlantılı bahis oyunlarına. Hatta aksine nefret de ederim. Boşa vakit kaybı ve efor sarfetme olarak görürüm çünkü. Saatlerce kapalı, sessiz, gergin bir atmosferde renk renk pullar üzerinden saçma sapan dans edeceğime, bir piste çıkıp salaklar gibi salınmak daha keyif verir bana.
Tabii ama bu benim bakış açım. Benim için kumar boş ve gereksiz ve zararlı bir eğlence de, bazıları için öyle değil.
Maalesef bu bazıları için kumar, onların yaşam tarzı haline gelmiş neredeyse.
Bunlar için, bu gibiler için tatil demek, bayram demek kumar masasına gömülüp orada yatmak demek!
Otele girer girmez kumarhanenin yolunu tutup, sabaha kadar gözünü kırpmadan oyun oynayan ve sabah çıkıp odasında birkaç saat uyuyup, yeniden aşağı inip kaldığı yerden oyununa devam eden çok adam tanıdım.
Üzüntü verici tabii bu onlar açısından, aileleri, onları sevenleri açısından ama yapacak bir şey yok!
Sonuçta para onların, bütçe onların ve burada yasak olduğu için oynayamayıp, gidip yurt dışında kumar oynamak da onların bileceği iş.
Benim de zaten bu konuda takıldığım husus bu!
Adı bende saklı turizm duayeniyle görüşmemizde anladım ki, bu kumar işi için yurt dışına çıkan para sandığımdan daha büyük rakamlara tekabül ediyormuş.
Kıbrıs kumarhaneleri çok cezbedici fırsatlar sunduğu için bu işin başını çekiyorlar ama son zamanlarda Bulgaristan ve Gürcistan’da da bu sektöre inanılmaz bir meyil varmış bizim ülkemizden.
“Göz göre göre paramız yurt dışına kaçıyor” diyerek hayıflanan turizmin öncülerinden kaynağıma göre anlayışımızı değiştirmemiz gerekiyormuş.
Önerisi de şu; “Marmara’da adalar var… Sadece yerli turiste hitap ettiği için çok ucuza hizmet verilen adalar bunlar. Mesela Avşa Adası ya da Marmara Adası, Gökçeada, Bozcaada vs… Bunlardan biri ya da birkaçı kumar adasına dönüştürülebilir. Hatta yüksek güvenlikli, donanımlı ve son teknolojiye göre kurgulanmış bir proje ile bu adalar bırakın Türk kumar severlerini, dünyanın kumarseverleri için de gözde bir merkez haline getirilebilir!”
Biliyorum ki şimdi bunu böyle yazdığım için bana da epeyce bir atarlanacak bazılarınız. Canları sağ olsun o atarlananların ama yapacak bir şey yok! Kızsalar da, bana öfkelenseler de ben bu gerçeği dile getirmek zorundayım.
Maalesef kumarı seven bir zümre var bu ülkede ve bu zümre bu keyfini gidermek için her fırsatta yurt dışına çıkıyor ve paralarımızı oralarda heba ediyor.
Ben diyorum ki; “Keşke tamamen engel olabilsek kumar oynamalarına ama olunamıyor. Olamıyorsak da en azından başka memleketlere gidip söğüşleneceklerine, bari burada, burnumuzun dibinde yapsınlar yapacaklarını!”
Haksız mıyım efendim?
Not: Görüşlerini aldığım ancak isminin açıklanması istemeyen söz konusu turizm duayeninin tamamen emekli olduğunu ve turizm sektörüne uzaktan bakarak sadece değerlendirmeler yaptığının bilinmesini de isterim.
* * *
Muharrem İnce ne yapacak?
Yazmayayım, bulaşmamayım diyorum ama bakıyorum, ben yazmayınca da kimse bir şey yazmıyor. Dolayısıyla da büyük bir boşluk oluşuyor CHP ile ilgili kulislerde, analizlerde, yorumlarda.
Kızan var CHP ile ilgili yazılar kaleme alıyorum diye ama bir yandan da neler olduğunu merak edip öğrenmek isteyen var.
Denge kurmak adına da olsa bugün bir şeyler yazayım istedim CHP ile ilgili…
Bilindiği gibi, olağanüstü kurultay için imza veren bir kısım delege geçtiğimiz hafta sonu Ankara’da bir araya geldi. Seçimsiz tüzük kurultayı için imza toplanıp, toplanmayacağı gündemiyle biraraya gelen muhalifler bu fikirlerinden vazgeçtiler. Ve değişim isteklerini, muhalif tavırlarını yerel seçim sonuna değin tamamen askıya almaya karar verdiler!
Bir kere alınan bu kararı son derece isabetli bulduğumun altını çizeyim.
Aklın yolu birdir. Zaten toplantıdan birgün evvel kaleme aldığım yazıda da bu yönde bir tavsiye bulunmuştum hatırlarsanız. ( https://www.haberturk.com/yazarlar/sevilay-yilman-2383/2096410-tuzuk-kurultayi-olunca-ne-olacak-chpde )
Ama tabii bu kararın alınması muhalifleri de ikiye böldü.
Muharrem İnce’nin başını çektiği grup; “Parti bizim evimiz, kapısını, penceresini kırmamamız lazım! Şu anda memlekette olağanüstü bir durum söz konusu. İnsanlar gelecek kaygısı taşıyorken bu mücadeleye devam etmemiz bizim yanlış anlaşılmamıza yol açar!” diyerek her şeyi durdurma kararı aldı ama bazıları muhalif tavra aynı sertlikle devam edilmesi konusunda ısrar ediyorlar.
Tabii bu ısrarcı ekibin içerisinden; “Yeni bir parti kuralım ya da başka bir partiye geçelim” şeklinde öneriler sunanlar da var.
Bugün bu kadar. Ama yarın yeni bir parti mi, başka bir partiye geçiş mi, yoksa yerel seçim sonuna kadar susup beklemek mi doğrusu onu yorumlayacağım…
Yarın görüşelim tekrar…
- Hoşçakalın…1 yıl önce
- Depremzede seçmenle ilgili tuhaf bir durum var1 yıl önce
- İnce'nin cevaplamasını istediğim soru şu!1 yıl önce
- Seccade…1 yıl önce
- Akşener ne yapsaydı?1 yıl önce
- Bu seçim ertelenmeliydi!!!1 yıl önce
- Hayat devam ediyor rezilliği!1 yıl önce
- Salgın tehdidi1 yıl önce
- Hatay ve gerçekler…1 yıl önce
- Size bir maliyet hesabı çıkardım1 yıl önce